instruction
stringclasses
1 value
input
stringlengths
321
47.5k
output
stringlengths
52
530
inst_no
int64
0
0
system
stringclasses
1 value
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Eliz Sakuçoğlu kimdir, kaç yaşında ve Eliz Sakuçoğlu-Murat Boz tekrar mı görüşüyor soruları magazin basınının yine gündeminde. 2.5 yıldır Aslı Enver ile birlikte olan Murat Boz ilişkilerini noklamamış ve ayrıldıklarını açık açık söylemişti. Peki eski sevgilileri Eliz Sakuçoğlu ve Murat Boz tekrar mı birlikte, yurtdışında aşk mı yaşıyorlar? İşte Eliz Sakuçoğlu çılgına çeviren iddia. Eliz Sakuçoğlu kimdir, aslen nereli, kaç yaşında ve Eliz Sakuçoğlu'nın hayatı merak edilenler arasına girdi. Aslı Enver ile dolu dizgin bir ilişki yaşayan Murat Boz 2.5 yıllık ilişkisini bitirmiş ve bunu açık açık söylemişti. Aslı Enver cephesinden ayrılık hakkında hala net bir açıklama gelmezken tüm gözler bu kez Murat Boz'un eski sevgilisi Eliz Sakuçoğlu'na çevrildi. İddiaya göre Eliz Sakuçoğlu ve Murat Boz tekrar birlikte ve yurtdışında birlikte tatil yapıyor. Aslı Enver ile de Murat Boz bu nedenle ayrıldı. Bu iddialar gündeme bomba gibi düşerken olay açıklamalar bugün Eliz Sakuçoğlu'ndan geldi. Eliz Sakuçoğlu instagram'dan o iddialara şöyle tepki gösterdi. Peki Eliz Sakuçoğlu'nun sevgilileri kimler oldu, Murat Boz ile evlendi mi? Neden Murat Boz ile ayrıldı? MURAT BOZ İLE EVLİLİĞİ: 1984 doğumlu ve aslen Antakyalı olan Eliz Sakuçoğlu'nu bir çoğumuz Murat Boz ile yaşadığı dolu dizgin aşkla tanıdık. 2008 yılında Almanya‘nın Passau kentinde Murat Boz ile sessiz sedasız evlenmiş, 2012 yılında yine sessizce Diyarbakır'da boşanmışlardı. VERDİĞİ RÖPORTAJ OLAY OLMUŞTU: Eliz Sakuçoğlu Bir röportajında ' aldatılmayı her türlü kabul ederim. Ettim de. Ben her ilişkimde aldatıldım.' demiş ve olay olmuştu. İşte açıklamalarından en dikkat çekici bölümler şöyleydi... - Antakya'da doğdum. 6 yaşında annemle babam boşandı, velayetimi babam aldı. Almanya'ya gittik. Uzun yıllar orada yaşadım. El bebek, gül bebek büyütülmedim. Hayatın zorluklarını iyi bilirim. 13 yaşında tezgahtarlık yaparak iş hayatına başladım. 18 yaşında kendi evime taşındım. büyük paralarım falan da yok benim. Bazen cebimde sadece 50-100 lira olabiliyor. - Günübirlik ilişki yaşamadım ama yaşayabilirim. Ruhuma dokunabilen, benim frekansıma girebilen ve enerjime bir şeyler katabilen biri çıkarsa tabii ki yaşarım. - Tek eşliliği savunurum ama tek eşliliğe inanmıyorum. Doğamıza aykırı. Dolayısıyla ben yaşamış biri de olarak aldatılmayı her türlü kabul ederim. Ettim de. Ben her ilişkimde aldatıldım. - Ben aldatmadığım için 'insan neden aldatır' bilemem. Aldatmanın, sevgi eksikliğiyle de alakası yoktur. İçgüdüdür benim gözümde. Özgüven eksikliğidir. O an onu yaşamak ister... - Aşk için yapmayacağım şey yok. Kendi hayallerimden, benliğimden vazgeçebilirim. Gözüm kördür. Diyelim ki, hayalimde evlenmek ve anne olmak var. Ama öyle bir erkek girdi ki hayatıma, evlilik ve çocuk istemiyor. Evlenmekten de, çocuk sahibi olmaktan da vazgeçerim. Roma'yı da yakarım, adını dağlara da yazarım! ELİZ SAKUÇUĞLU KİMDİR: Eliz Sakuçoğlu, 1984 yılında Antakya‘da doğmuştur. Bir kardeşi vardır. Altı yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya‘ya taşınmış ve Bremen’de yaşamaya başlamış, eğitimini bu şehirde almıştır. 14 yaşındayken Bremen’de harçlığını çıkartmak amacı ile bir mağazada çalışmaya başladı. Bremen’de ünlü isimlerin alışveriş yaptığı bir mağazanın atölyesinde tasarımcı olarak çalıştı. Eliz Sakuçoğlu, annesiyle babasının 1992 yılında boşanmasının ardından 2005 yılında İstanbul’a taşınmış, Gaye Sökmen Ajans ile anlaşarak fotomodellik yapmaya başlamıştır. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde sekiz ay kadar eğitim aldıktan sonra; Hülya Koçyiğit, Ediz Hun gibi ünlü isimlerin oynadığı Asla Unutma dizisinde 2005 yılında 3 bölüm rol aldı. Eliz Sakuçoğlu, 2006 yılında Acun Ilıcalı‘nın sunuculuğunu yaptığı ve çekimleri Arjantin‘de yapılan Fear Factor yarışmasına katılarak birinci oldu ve büyük ödül 50 bin TL kazandı. İmaj danışmanlığı, oyunculuk, moda tasarımcılığı ve fotomodellik gibi kimlikleri bulunan Sakuçoğlu, birçok ünlü isme kliplerinde giyecekleri kıyafetleri hazırladı. Eliz Sakuçoğlu iyi derecede İngilizce, Fransızca ve Almanca bilmektedir. Eliz Sakuçoğlu, 10 Ekim 2008‘de Almanya‘nın Passau kentinde şarkıcı Murat Boz ile evlendi. 14 Ağustos 2012 tarihinde Diyarbakır‘ın ilçesi Hazro’da Asliye Hukuk Mahkemesi’nde anlaşmalı olarak boşandı. Eliz Sakuçoğlu, 2015 yılından beri birlikte olduğu Beran Benan‘dan Temmuz 2017 tarihinde ayrıldı.
Eliz Sakuçoğlu kimdir, kaç yaşında ve Eliz Sakuçoğlu-Murat Boz tekrar mı görüşüyor soruları magazin basınının yine gündeminde. 2.5 yıldır Aslı Enver ile birlikte olan Murat Boz ilişkilerini noklamamış ve ayrıldıklarını açık açık söylemişti. Peki eski sevgilileri Eliz Sakuçoğlu ve Murat Boz tekrar mı birlikte, yurtdışında aşk mı yaşıyorlar? İşte Eliz Sakuçoğlu çılgına çeviren iddia.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, 5 Kasım Pazar günü 23 mahallede referandumla halkın tercihine sunulacak ve 149 milyon Euro’ya mal olması beklenen 3. Etap Raylı Sistem Projesi ile ilgili Meltem-Bayındır Mahalle Toplantısı gerçekleştirdi. Antalya’nın yönetimine 2004 senesinde talip olduğunda “Dünyadaki bütün çağdaş ve modern şehirlerde ne varsa daha fazlası Antalya’da olacak” dediğini hatırlatan Başkan Türel, “İşte o günden bugüne geldiğimiz nokta ortada. 2004-2009 yılları arasında Antalya’yı ilk kez 11 km’lik Kepezaltı Santral mahallemizden Meydan’a kadar uzanan raylı sistem hattı ile tanıştırdık. Bu dönemde de yine Meydan’dan Havaalanı ile birlikte Aksu’ya uzanan 18 km’lik bir hattı 5 buçuk ay gibi bir sürede adeta dünya rekoru kırarak tamamladık. Antalya’yı çevreleyen, mevcut hatları tamamlayıcı 3’üncü Etap Raylı Sistem Hattı’na kentimizin ihtiyacı olduğu kaçınılmaz. Bu noktada çalışmalarımızı yürüttük. 3 buçuk senede gerekli hukuki, kanuni izinleri almak suretiyle inşaat aşamasına getirmeyi başardık” diye konuştu. EN ÇOK HALK OYLAMASI YAPAN BELEDİYE BAŞKANI İlk etap raylı sistem hattını yapıyorken halkın biraz mustarip olduğunu ancak kullanmaya başlayıp nimetlerini görünce fikrinin değiştiğini belirten Türel, “ 2. Etap raylı sistemimizi buna benzer bir referandumla güzergah üzerindeki 22 mahallemizde sorduğumuzda, büyük katılım sağlayan halkımızın yüzde 98.42 si evet biz bu raylı sistemi istiyoruz dedi. Bizde kolları sıvadık beş buçuk ayda bir dünya rekoruna imza atarak o güzergahı tamamladık” dedi. 2014 seçimlerinden önce “Büyük projeleri halka soracağım, halk yap derse yaparım yapma derse de o projede ısrar etmem farklı projelerle huzuruna çıkarım” dediğini hatırlatan Türel, şunları söyledi: “Bugün Türkiye’de özellikle büyük projelerin halka sorulması hususunda en çok halk oylaması yapan belediye başkanı herhalde benim. Şarampol, Ali Çetinkaya cadde düzenlemelerini halka sorduk. 2. Etap Raylı Sistemi halka sorduk. Çallı Kavşağı Projesi’ni ve Atatürk heykelinin taşınmasını halka sorduk. Şimdi de tüm izinlerini aldığımız 3. Etap Raylı Sistemle ilgili halkımızın huzuruna geliyoruz. Ve diyoruz ki sevgili Antalyalılar istiyorsanız 3. Etabı da Antalya’ya kazandırırız. Siz hazırsanız biz de hazırız.” NORMAL BİR SEÇİM DİSİPLİNİNDE GERÇEKLEŞECEK Meltem ve Bayındır’ın da aralarında olduğu 23 mahallede 5 Kasım Pazar günü 08.00- 17 saatleri arasında halk oylaması yapacaklarını kaydeden Başkan Türel, “Normal bir seçim disiplininde gerçekleşecek referandumla ilgili broşürler, evlerinize dağıtılacak. Genel bir seçimde nasıl oy atıyorsanız aynen o disiplin içerisinde oylarınızı kullanmaya sizi davet ediyorum. Seçmen listelerinizi seçim kurullarından temin ediyoruz. Meltem ve Bayındır’da seçmen listelerinde kimlerin isimleri varsa geçerli kimliklerini, nüfus cüzdanı, ehliyet gibi. Sandık kurulu eşliğinde oy kullanma işi bittikten sonra herkesin gözü önünde oylar sayılıyor” ifadelerini kullandı. EN UZUN HATTA SAHİP DÖRDÜNCÜ KENT Vatandaşlar “evet diyoruz, raylı sistemi yapabilirsiniz’ derse projeyi süratle hayata geçireceklerini belirten Türel, şöyle devam etti: “Böylelikle, İstanbul, Ankara, İzmir’den sonda en uzun raylı sistem ağına sahip kent olacağız. Varsak’tan, Kepezaltı’ndan, Meltem’den bindiğinizde ister Kalekapısı, ister Işıklar, ister Havaalanı, ister Eğitim Araştırma Hastanesi, ister adliye, ister üniversite, ister Atatürk Hastanesi (SSK), isterseniz de Aksu. Nereye isterseniz bir aktarmayla raylı sistemle rahatlıkla ulaşabilir hale geleceksiniz. 3. Etap Raylı Sistem Hattı toplamda 23 km. Nostalji tramvayı dediğimiz Işıklar’dan Müze’ye kadar gelen hattı da yenileyip, bir gidiş bir geliş hatta dönüştürüyoruz. O tarihi vagonlardan kurtarıp modern çağdaş araçlara kavuşturuyoruz.” BÜYÜK BÖLÜMÜ 2019 MART’INA YETİŞECEK Başkan Menderes Türel projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Bu çalışmalar belirli bir zaman planlaması ile olacak. Varsak’tan başlayıp üniversite kampüsünün girişine kadar hattımızı 2019’a Mart’ına kadar tamamlamayı planlıyoruz. Üniversite- Antalya Müzesi arasını da bu süreçte yetiştirmeye gayret edeceğiz. Peki 2019 Mart’ına kadar bu ara yetişmezse ne yapacağız. Nostalji hattına kadar arada ücretsiz lastik tekerlekli minibüs- otobüslerle bir bağlantı sağlamak suretiyle gerekirse Işıklara kadar da vatandaşlarımızın ulaşımını sağlamış olacağız. Antalya’da diğer etaplarla birlikte toplamda 60 km’ye yakın bir güzergah uzunluğu olacak. Üç büyükşehirden sonra en uzun hat Antalya’da olacak. 3. Etap güzergahımız ile ilgili yatırımlar tamamen Büyükşehir Belediyesi imkanları ile gerçekleşecek.” SIRA METROYA GELECEK 3’üncü etabın ardından sıranın metroya geleceğini ifade eden Başkan Türel, şöyle konuştu: “O da Büyük Liman’dan başlayacak. Üniversiteyi hemen teğet geçecek ve Lara Kundu’ya kadar bir kolu da Y çizerek Varsak’a kadar yer altı metrosu 2019’dan sonra inşallah Antalyalıların hizmetine sunulacak. Metro hattı ile ilgili de Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Genel Müdürlüğü izinlerini almış durumdayız. Hemen kolları sıvayacağız. Ama tabi ki şunu da takdirlerinize bırakıyorum. Biz 2009’da görevi bıraktıktan sonra maalesef Antalya’da yaptığımız 11 kavşağın üzerine bir tane yenisini ekleyemediler. Yaprak kımıldamadı. Raylı sistem deseniz o da maalesef hep hayallerde kaldı. İşte şimdi biz o hayalleri gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu eserlerin hepsinin gerçek sahibi sizlersiniz. Antalyalıların desteği olmasaydı, bizi seçip göreve getirmeseydi belki hala bu hizmetleri bekliyor olacaktınız.” 700 MİLYONLUK DEV YATIRIM 23 kilometrelik 3’üncü Etap Raylı Sistem Projesi’nin 149 milyon Euro’ya mal olacağını söyleyen Türel, “700 milyon lira civarında bir yatırım. Neredeyse bir milyar liralık bir yatırım. Hamdolsun artık bu büyük eserleri Antalya’ya kazandırıyor olmanın onurunu sizlerle birlikte yaşıyoruz. Şu anda 32 raylı sistem aracımız yaptığımız iki etapta çalışıyor. 3’üncü hattımız da bittiğinde toplamda raylı sistem vagon sayısı 52’ye çıkacak. Biz bütün hazırlıklarımızı yaptık. Hazırız. Siz de tamam diyorsanız, inşallah bu senenin sonuna doğru en fazla Ocak ayı diyelim, temelleri atarız ve inşaatı başlatırız. 5 Kasım Pazar günü bu proje ile ilgili kanaatinizi belirtmek için sizleri sandık başına davet ediyorum. Sadece burada ikamet eden seçmenler değil, bu bölgede iş yeri olan esnafımız da bu bölgede ticaret yaptığını bildiren esnaf odası, ticaret odası belgesiyle ve kimlikleri ile oylarını rahatlıkla kullanabilecekler. Söz de karar da milletin. Hayırlı olsun” şeklinde sözlerini tamamladı.
5 Kasım’da halk oylamasına sunulacak olan 23 kilometrelik 3’ncü Etap Raylı Sistem Hattı Projesi’ne Antalyalıların evet demesi halinde yılbaşında kazmayı vuracaklarını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “Söz de karar da milletin” dedi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Tarih, 5 Haziran 1983. Yer, İzmir Buca Cezaevi bahçesi. Henüz güneş doğmamış; ama projektörler var, ortalık gündüz gibi. İdam sehpaları kurulmuş, yağlı urgan parlıyor. Bu ürpertici manzara az sonra iki gencin dünyasını değiştirecek. Kara Eylül’ün üstlerine çöktüğü bu gençlerden biri 22’sinde, diğeri 21’indeydi: Selçuk Duracık ve Halil Esendağ… İkişer rekât namaz kıldıktan sonra tekbir getirerek sırayla idam sehpasının altındaki tabureye çıktılar. İkisi de boyunlarına urganı geçiren celladın kulağına bir şeyler fısıldadı. Cellat, başta pek dikkat etmediği yüzlere şaşkın şaşkın bir daha baktı. Belli ki bir cellattan helallik istenmesi garibine gitmişti.
- 12 eylül darbesi’nin acılarını hep sol kesim yazdı. sinema ve televizyon dizilerine yansıtanlar yine aynı kesimdi. oysa madalyonun bir de öbür yüzü vardı: ülkücüler. nazif tunç, onların dramını ilk kez sinemaya taşıyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Terör örgütü "Siz ekin, biz burada oldukça devlet buraya gelmez." diyor. Uyuşturucu yetiştiricileri de PKK'ya hem lojistik destek, hem de gelirden pay veriyor. Bu bölgedeki 80 köy ve mezrada yaklaşık 500 ton esrar yetiştiriliyor. UÇSUZ BUCAKSIZ KENEVİR TARLALARI / FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN Türkiye'nin 30 yıldır yaşadığı, 50 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan terör sorunu, yıllarca sadece güvenlik boyutuyla ele alındı. Terörün, kendini besleyen 'yan alanlar' oluşturduğu fark edilemedi. Tedbir alınmadığı için PKK'yı beslemeye devam eden en önemli damar uyuşturucu. Terörün yoğun olduğu bölgeler, uyuşturucu ve kara para için adeta 'güvenli bölge' olarak görülüyor. Diyarbakır ile Bingöl arasındaki kırsal alan bunun en bariz örneklerinden biri. Diyarbakır'ın kuzeyinde yer alan Lice, Hani, Hazro ve Kulp ilçeleri ile Bingöl'ün Genç ilçesi kırsalında uçsuz bucaksız uyuşturucu tarlaları bulunuyor. Devletin 'terör' gerekçesiyle uğramadığı, PKK'nın ise kamp kurduğu bu bölgedeki 80 köy ve mezrada Hint keneviri ekiliyor, esrar üretiliyor. Bu yıl, bölgede yetiştirilen esrar miktarı yaklaşık 500 ton. Üretimin tamamı terör örgütünün kontrolünde gerçekleşiyor. Zira örgüte 'komisyon' vermeden kenevir ekmek mümkün değil. Kendi başına hareket edenlerin tarlası yakılıyor. Terör örgütünün geçen yıl bu bölgedeki uyuşturucudan yaklaşık 50 milyon dolar gelir elde ettiği hesaplanıyor. PKK'nın 'eyalet' olarak tanımladığı 5 bölge içinde, kendi masraflarını karşılayıp şehirdeki milisleri finanse ve diğer eyaletlere yardım edebilen Amed, Kandil'e de para aktarabilen tek yer. Uyuşturucu üretim merkezlerine dönüşen Diyarbakır-Bingöl kırsalında terör örgütü PKK'nın kampları bulunuyor. 12 yıl aradan sonra asker ve polisin birlikte Görese Dağı'na düzenlediği operasyonda, PKK'nın, 'Amed' dediği eyaleti buradan yönettiği ortaya çıktı. Diyarbakır kırsalında Görese gibi 4 yer daha var. Bunlardan ikisi Lice'nin en kuzeyinde, birisi Lice'nin kuzeydoğusunda diğeri ise Genç ilçesi kırsalında. Güvenlik güçlerinin 'terör bölgesi' diyerek gitmediği; ancak PKK'lıların çok rahat hareket ettiği bu bölge tamamıyla esrar tarlalarıyla kaplı. Lice ile Genç arasındaki Akçabudak gibi onlarca köy ve mezranın hemen yanında kenevir tarlaları görmek mümkün. Zehir tarlalarının su ihtiyacını karşılamak için özel kuyular ve havuzlar yapılmış. Esrar tarlasına sulama sistemi kuranlar bile görülüyor. Bu bölgede evi olmayanlar tarlaların başına yaptıkları kulübelerde kalıyor, hasat sonrası şehre dönüyor. PKK, bölgede uyuşturucuyu kendi kontrolünde tutuyor. Esrarın gelirinden yüzde 20 pay alıyor. Kırsalda yılda ortalama 500 ton esrar yetiştiriliyor. Polis ve jandarmanın ele geçirdiği esrar en fazla 15-20 ton oluyor. Geriye kalan uyuşturucu İstanbul gibi büyük şehirlerde gençleri zehirliyor. Bu rant çarkının içinde bölgedeki bazı devlet görevlileri ile köy korucuları da yer alıyor. Doğu ve Güneydoğu'da OHAL kapsamında köylerin boşaltılması en çok terör örgütü ve uyuşturucu tacirlerine yaradı. Diyarbakır'ın Lice, Hani, Hazro, Kulp ile Bingöl'ün Genç ilçesi kırsalında büyük bir boşluk meydana geldi. Askerin kırsala çıkmaması üzerine kenevir ekim alanı her geçen yıl genişledi. PKK'lılar, kenevir ekenlere, "Siz ekin, biz burada oldukça devlet buraya gelmez." garantisi verdi. 2008 yılına gelindiğinde PKK, kenevir ekimini tamamen kontrolü altına alırken, 2010 yılında izne tabi tuttu. Köyleri tek tek gezen örgüt üyeleri, kimin kaç dönümde ne kadar kenevir yetiştirdiğini kayıt altına alırken, örgüte verilecek payı belirledi. Uyuşturucu tacirleri, PKK'ya hem yüzde vermeye hem de lojistik ihtiyaçlarını gidermeye başladı. Militanların yaşam malzemeleri büyük oranda kenevir ekenler tarafından karşılandı. Örgüte rağmen kenevir ekenlere iki farklı 'ceza' kesildi. Birincisi ürettiği bütün esrarı elinden almak, ikincisi ise esrarı ve sevkiyatta kullandığı aracı yakmak. Komisyon vermeyenlerin araçlarını yakan PKK, kendisine yakın basın organlarında ise, 'uyuşturucuya karşı olduğu için araçları yaktığı' yönünde propaganda yaptı. Güvenlik güçleri, bu yıl Diyarbakır kırsalında kenevir ekiminin adeta patladığına dikkat çekiyor. Yaklaşık 3 katlık bir artış söz konusu. Narkoterör uzmanları, 2011 yılında Avrupa'da baş gösteren kriz sebebiyle örgütün özellikle Hollanda, Danimarka, Almanya ve İspanya'daki 'haraç' gelirinin ciddi oranda azaldığını belirtiyor. Bunu telafi etmek için PKK'nın uyuşturucuya ağırlık verdiği üzerinde duruluyor. 'KENEVİR EKENLER ÖRGÜTÜN KURYESİ OLUYOR' Peki, binlerce asker bu bölgede konuşlu olmasına rağmen Hani, Lice, Kulp, Genç kırsalında terör örgütü nasıl bu kadar etkin olabiliyor? Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı bir köyde kendisi de kenevir eken C.K., uyuşturucuya bulaşanların hem bazı jandarma görevlileriyle hem de PKK ile irtibatlı olduğunu söylüyor. Bölgede koruculuk yapan bazı isimlerin de Hint keneviri ektiği biliniyor. Bu kişilerin hem bazı devlet görevlileriyle hem de örgütle bağlantıları olduğu vurgulanıyor. Terör örgütüne yönelik operasyonların, uyuşturucu işi yapan korucular tarafından bölgedeki PKK'lılara iletildiği ileri sürülüyor. Bazı korucuların köyde kenevir ekenlerden adam başına para toplayarak karakoldaki başçavuşa verdiğini ileri sürüyor. C.K., örgütün de köylüleri meydanda topladığını ve kenevir ekimi yapacak olanlara 'herkes parasını ayarlasın' dediğini belirtiyor. C.K., yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Yolçatı köyüne geçen yıl il jandarma tarafından operasyon yapıldı. Bunun üzerine köylüler aracılık yapan korucuya kızdı. O da, 'Biz ilçeyi bağlamıştık ama il jandarma beni aştı, zaten gelirken haberimiz olmadı.' dedi. Hatta il jandarma operasyonu yaptıktan sonra tahkikatı ilçe jandarma yaptı. Esrarların gerçek sahiplerini yakalamadılar, sadece 80 yaşında yaşlı adamın üzerine her şeyi yıktılar." [PAGE] Lice'nin kuzeyindeki köylerde esrar işi yapanların örgütün taşıma ve lojistik ihtiyacını da karşıladığını kaydeden C.K., "Bazı aileler var ki örgütün sorumlusu sadece onlarla görüşür. Bu aileler kendi araçlarıyla örgütün Lice'deki her türlü işlerini hallederler. Yol kesme, erzak nakli ve adam sevki gibi işler bu araçlarla yapılır." diyor. Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde ikamet eden N.A.'nın anlattıkları da farklı değil. Lice şehir merkezinde ikamet eden bir ailenin iki köye kenevir ektiğini belirten N.A., "Bu kişilerin, jandarma karakolunda bir rütbeli ile işbirliği var. Esrar ekimi ile ilgili olarak köylülerden hem örgüt hem de jandarma adına para topluyorlar. Örgütün parasını 'Rêber' kod adlı Kulplu Mehmet Şah İldeniz ismindeki teröriste veriyorlar. Jandarmaya ayrılan parayı ise bir korucu alıyor." diyor. DİYARBAKIR KIRSALI PKK'NIN DARPHANESİ GİBİ Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün temmuz ayında düzenlediği Lice'deki operasyonda ilginç bir durum ortaya çıkmıştı. Örgütün Lice ilçesinde esrardan elde ettiği 5 milyon TL'nin bir militan tarafından toprağa gömülerek saklandığı; ancak bu şahıs operasyonda öldürülünce paraların kaybolduğu belirlenmişti. Diyarbakır'da bu yıl en çok kenevir ekilen köyler şunlar: Hedik, Saydamlı, Tepe, Kilimli, Bayırlı, Sağlık, Mehmetdil, Baharlar, Hamzabey Akçabudak, Ulucak, Yorulmaz, Yünlüce, Konaklı, Yolçatı, Koruca mahallesi, Dibek, Mehmeddin, Dokuzkanat ve Bilgin. UYUŞTURUCUnun olduğu yerde terör VAR Diyarbakır'ın güneyindeki Bismil, Çınar ilçelerinde hiçbir şekilde kenevir yetiştirilmediği gibi teröristlerin varlığı da neredeyse yok. Ancak dağlık olan kuzey tarafında kenevir tarlaları mevcut ve örgütün hâkimiyeti söz konusu. Bu bölgede aynı zamanda sürekli terör eylemleri yaşanıyor. Son iki yılda kenevir ekim bölgesinde onlarca kez yol kesen teröristler, propaganda yaptı. Geçen yıl yine aynı yerlerde yol kesen teröristler bir kaymakam adayı ile 2 asker kaçırmışlardı. Aynı yerde bu yıl 7 asker şehit oldu. SOKAK OLAYLARINDA ESRAR İZİ Terör örgütünün kırsalda yetiştirilmesini teşvik ettiği esrar genelde büyük şehirlerin varoşlarında satılıyor. OHAL yıllarında köylerden göç edenler Diyarbakır, Bursa, Kocaeli, Antalya, Adana, Mersin gibi büyük şehirlere yerleşti. Diyarbakır'da yapılan bir çalışmada ilginç sonuçlar elde edildi. Başkanlığını AK Parti Diyarbakır İl Yönetim Kurulu üyesi avukat Cevdet Nasıranlı'nın yaptığı ve Prof. Dr. Nilay Çabukkaya ile Doç. Dr. Mehmet Çakıcı'nın katkı sağladığı 'Uyuşturucu Madde ile Mücadele Komisyonu'nun yaptığı çalışmada, nerede uyuşturucu kullanımı varsa orada olayların olduğuna dikkat çekilmişti. Raporda, terör örgütü faaliyetlerinin yoğun olduğu Bağlar ilçesi Kaynartepe Mahallesi, 5 Nisan Mahallesi, Muradiye Mahallesi, Seyrantepe, Dicle Mahallesi civarı, Ferit Köşk Mahallesi, Saray Kapı, Fiskaya, Hançepek ve Suriçi bölgelerinde uyuşturucu madde kullanımı ve satıcılığının had safhada olduğu vurgulanmıştı. KCK eylemler öncesi gençlere esrar içiriyor Terör örgütü KCK'nın Sur ilçesi gençlik yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda yakalanan 17 kişi hakkında hazırlanan iddianamede terör örgütü KCK'nın sokak eylemleri öncesinde gençlere esrar içirttiği belirtiliyor. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, eylemci gençlerin telefon görüşme kayıtları da yer alıyor. Gençleri örgüt adına yönlendiren bazı kişilerin, alt birimdeki kişilerle yaptıkları konuşmalarda, "Üçlü sarın, kalitelisinden olsun. Size yeni gençler gönderiyorum, memnun kalsınlar." dediği vurgulanıyor. İddianamede, son süreçte PKK/KCK terör örgütünün gerçekleştirmiş oldukları eylemlerde yakalanan şahısların birçoğunun madde bağımlısı şahıslardan oluştuğu tespiti yapılıyor. Bir dönümden 500 kilo esrar çıkıyor Diyarbakır'da bu yıl fazla ekimden dolayı esrarın fiyatında düşüş yaşandı. Bir dönüm tarlada yaklaşık 800 bin dişi Hint keneviri kökü elde ediliyor. Bu da 450-500 kilogram esrara tekabül ediyor. Kenevirin kilosu tarlada 75 TL, kurutulmuş hali ise 300 TL'ye satılıyor. Diyarbakır şehir merkezinde ise kilogram fiyatı 500 TL'ye kadar çıkıyor. Esrarın İstanbul'daki fiyatı ise 2.500 ile 4000 TL arasında değişiyor. Bir dönüm tarlada ortalama yarım ton esrar üretiliyor. Bunun piyasa değeri 150 bin TL civarında. Bir dönüm arazide ekilecek buğdayın geliri ise sadece yarım kilogram esrarın getirisi kadar; yani 150 TL. Hiçbir engelle karşılaşmayan zehir tacirleri, tarlalarına buğday, pamuk yerine kenevir ekiyor. Üstelik ekim yapanların alıcı bulma gibi sıkıntısı da olmuyor. Esrar çoğunlukla köyde alıcısına teslim ediliyor. Keneviri eken kişi, hiç riske girmeden bulunduğu yerde malını satıp parasını alıyor. Zehir tacirleri, köylerde kurutulan esrarı yükleyip şehre götürüyor. Sevkiyatta ise genelde kırsal yollar kullanılıyor. Lice'den sonra çok sayıda tali yolun olması esrarın sevkiyatını kolaylaştırıyor.
Diyarbakır ile Bingöl arasındaki kırsal bölge uçsuz bucaksız kenevir tarlalarıyla dolu.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Savcılık, karısını 4 kez kurşunlayarak öldüren kocanın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istediği iddianamesinde "Cinayet planlı işlendi, çünkü silah sesinin duyulmaması için televizyonun sesini yüksek açtı" dedi. Kağıthane'de boşanma davası açan eşini 4 kez kurşunlayarak öldürdükten sonra teslim olan Recep İnçke'nin ağılaştırılmış müebbet hapsi istendi. İddianamede Recep İnçke'nin (35) konuşmak için çağırdığı eşi Nisa Ece İnçke'yi (25), dışarıdan silah sesinin duyulmaması için televizyonun sesini sonuna kadar açtıktan sonra kurşunladığı, eşini tasarlayarak öldürdüğü yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre, Recep İnçke ile Nisa Ece İnçke'nin 2,5 yıldır evli oldukları belirtildi. Kağıthane'de yaşayan çift arasında yaşanan problemler nedeniyle Nisa Ece İnçke'nin zaman zaman evi terk ederek babasına gittiği, en son kocasının darp etmesi üzerine babasına giderek geçen yıl boşanma davası açtığı anlatıldı. Boşanma davası sürerken 7 Aralık 2016'da Recep İnçke'nin Nisa Ece İnçke'yi arayarak konuşmak istediğini söylediği, tanık anlatımlarına göre Nisa'nın da eşi ile buluşmak için çıktığı ve birlikte yaşadıkları Talatpaşa Mahallesi'ndeki eve geldiği ifade edildi. 4 KEZ KURŞUNLADI İddianamede, Recep İnçke'nin konuşmak için çağırdığı eşini, dışarıdan silah sesinin duyulmaması için televizyonun sesini sonuna kadar açtıktan sonra 4 kez kurşunlayarak öldürdüğü belirtildi. Cinayet sonrası Recep İnçke'nin Pendik'te bir polis merkezine giderek eşini öldürdüğünü söyleyip, silahıyla birlikte teslim olduğu belirtildi. Polis memurlarının olay yerine gittiklerinde televizyon sesinin duyulduğu, kapının kapının çilingir vasıtasıyla açıldığı, Nisa Ece İnçke'nin cesedinin evin giriş koridorundaki holde yerde yatar vaziyette bulunduğu ifade edildi. TASARLAYARAK ÖLDÜRDÜ İddianamede şüpheli Recep İnçke'nin Nisa Ece İnçke'yi yakın mesafeden, televizyonun sesini yüksek açarak planlı bir şekilde tasarlayarak öldürdüğü kaydedildi. Recep İnçke'nin "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi ve "Ruhsatsız silah taşıma"dan da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis talep edildi. Recep İnçke, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak.
Eşini kurşunlayarak öldüren ve sonrasında polislere teslim olan Recep İnçke için ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. İddianamede yer alan detay ise şoke etti.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, son günlerde kamuoyuna yansıyan ve yoğun tartışmalara konu olan gelişmelerin, ekonomide elini taşın altında tutan özel sektör tarafından kaygıyla ve şaşkınlıkla izlendiğini belirtti. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, açıklamasında şunları kaydetti: “Ülkemiz sergilediği ekonomik başarıyla dünyanın dikkatini çekmiş, küresel krize bile boyun eğmemişken, birden bire kendimizi içinde bulduğumuz bu sürecin kime ve kimlere yaradığını herkesin düşünmesi gerekir. Biz Türkiye reel sektörünün en büyük temsilcisi, 350 bin üyenin sesi olarak buradayız. Ülkemiz bugünkü konumuna kolay gelmedi. Bu yolda hepimiz büyük bedeller ödedik. Çok şeylere katlandık. Bunca emeğimizin boşa harcanmasına razı olamayız. Milletçe büyük fedakârlıklarla, pek çok kriz ve badireleri aşarak elde ettiğimiz ekonomik, sosyal ve demokratik kazanımları, sebebini hâlâ tam olarak anlayamadığımız krizlerle heba etmemeliyiz. Şurası kesin ki, oluşan bu son tabloda kazanan Türkiye değildir. İş dünyası ve ekonomi hiç değildir. Yaşanan sürecin Türkiye’nin bölgesel güç olmasını istemeyenlere hizmet ettiği açıktır. BU ÜLKENİN HAYRINA DEĞİL Tamamıyla adli ve hukuksal bir mecrada çözümlenmesi gereken konuların siyasi ve farklı hesaplara konu edilmesi bu ülkenin hayrına değildir. Herkesin yarınları düşünerek ve sorumlulukla hareket etmesi gereken günlerden geçiyoruz. Hal böyleyken sosyal ve diğer medya ortamlarında yoğun bir öfke ve bilgi kirliliğinin yaşandığını, demeç ve açıklamalarla tansiyonun daha da yükseldiğini, kullanılan dil ve üslupların giderek sertleştiğini görmekteyiz. Ülkemizin istikbalini farklı beklentilerimize ve öfkemize esir edemeyiz. Ekonomiyi sırtlayan ve yaşanan gelişmelerden en önce ve en ağır şekilde etkilenen kesim olarak sorumluluk makamındaki herkesi aklıselime ve dikkatli olmaya çağırıyoruz. Çünkü yıkmak kolay, yapmak çok zordur. Elbette ki, birbirimize yönelik eleştirilerimiz ve farklı düşüncelerimiz olabilir. Lakin bunları birbirimizle paylaşacağımız daha sağlıklı yol ve yöntemler bulmak, eleştirileri de hüsnü zan içinde değerlendirmek en uygun yaklaşım olacaktır. Ekonomimizin daha şimdiden borsa, faiz, döviz ve yatırım iklimi bakımından risk sinyalleri verdiği bir ortamda, hepimizin aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Biz İstanbul Ticaret Odası olarak her zaman olduğu gibi, bu ülkede taş üstüne taş koyan, yerli ve yabancı tüm yatırımcıların yanında olmaya devam edeceğiz. Beklentimiz, daha iyi bir Türkiye’de birlikte yaşamak isteyen herkesin, hukukun ve millet egemenliğinin üstün olduğu, daha demokratik, daha özgür ve daha güçlü bir Türkiye etrafında kenetlenmesidir. Böyle günlerde ülkemizin birlik ve dirliği, huzur ve selameti için uyanık olmak zorundayız. Türkiye’yi seven herkesin, bu sürecin olumlu neticelenmesi için yapıcı katkı vermesini beklemekteyiz”. (İHA)
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, son günlerde kamuoyuna yansıyan ve yoğun tartışmalara konu olan gelişmel...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin, terör örgütü DAEŞ ile mücadele kapsamında Suriye ve Irak'ta hava saldırıları düzenlediği bildirildi. Doğal Kararlılık Operasyonları Birleşik Ortak Görev Gücü'nden yapılan açıklamaya göre, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerince dün Suriye'de belirlenen hedeflere savaş uçaklarıyla 10 hava saldırısı gerçekleştirildi. Haseke ve Al-Hawl kenti yakınlarında düzenlenen üçer saldırıda DAEŞ’in taktiksel birimleri, keskin nişancı mevzileri ve muharebe pozisyonları yok edildi. Halep ve Kobani civarındaki ikişer saldırıda ise yine örgütün taktiksel üniteleri ve ağır silahları hedef alındı. Açıklamada ayrıca, Irak'taki hedeflere de 23 hava saldırısı yapıldığı kaydedildi.
ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, Irak ve Suriye'deki IŞİD mevzilerine bomba yağdırdı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Mina'da dün meydana gelen ve yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği izdihama Suudi Arabistan Kralı Salman'ın oğlunun neden olduğu iddia edildi. Mina’da dün meydana gelen ve yüzlerce kişinin hayatını kaybedip yaralandığı izdiham faciasıyla ilgili çarpıcı bir iddia ortaya atıldı. SEBEP KRALIN OĞLU MU? İzdihama, Suudi Arabistan Kralı Salman’ın oğlu Prens Muhammed bin Salman’ın neden olduğu öne sürüldü. O SAATLERDE ORDAYMIŞ Lübnan merkezli el-Diyar gazetesi, şeytan taşlamaya katılmak isteyen Prens Muhammed bin Salman’ın Perşembe günü erken saatlerde alana geldiğini ve kralın oğlunun aracına 200 ordu personeli ve 150 polis yetkilisinin eşlik ettiğini aktardı. PRENSİN KONVOYU KALABALIĞIN ORTASINDAYMIŞ Gazete, prensin konvoyunun kalabalığın ortasında bulunmasının, hacı adaylarının hareket planını değiştirdiğini ve izdihama yol açtığını belirtti. KONVOYU HIZLA UZAKLAŞTI El-Diyar’a göre, Prens Salman’ın konvoyu hızla alandan uzaklaşırken, Suudi yetkililerin olayın üstünü kapamak istediği vurgulandı. NEW YORK TİMES'DA O İDDİAYI YAZDI Suudi Arabistan’da önceki gün yaşanan 753 hacı adayının öldüğü facianın sebebine ilişin korkunç bir iddia ortaya atıldı. Amerikan New York Times gazesinin haberine göre bazı görgü tanıkları Suudi polisinin VIP araçların geçebilmesi için çıkışı yapatması üzerine izdihamın çıktığını anlattı. Gazeteye konuşan Suudi hükümet çalışanı Halid Salih, olay yerine gittiğinde hacıların kendisine VIP araçların geçebilmesi için çıkışların kapalı olduğunu anlattığını söyledi. İZDİHAM BÖYLE BAŞLADI
Dün Mina'da şeytan taşlama sırasında meydana gelen ve yüzlerce insanın ölümününe sebep olan faciayla ilgili inanılmaz bir iddiada bulunuluyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Başbakan Erdoğan, “yolsuzluk ve rüşvet” soruşturmasının hükümete karşı bir operasyon olduğunu belirterek, “İster yürütme, ister yargı, ister partimizin mensubu gereği neyse onu yapacağız” dedi. Ordu’ya gitmek üzere Samsun’a gelen Başbakan Erdoğan, Çarşamba Havalimanı’nda yaptığı açıklamada, “Dik duruyoruz, dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Uluslar arası boyutu olan, ulusal boyutta da maalesef yerel taşeronları olan bir operasyondur. Bu operasyon, hükümete karşı atılmış bir adımdır ama bundan öte uluslar arası ve ulusal boyutu olan bir operasyondur. Biz bundan yılmayacağız. Çünkü onlar salt AK Parti’nin güçlenmesinden değil, aynı zamanda Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız oluyorlar. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede siz milli geliri arttırabilir misiniz? Bunlar bu iktidarla oldu” dedi. Erdoğan, CHP’yi eleştirerek, “Ana muhalefetin genel müdürü çetelerden bahsediyor. Eğer çete arıyorsan sen onu kendi içinde ara. Genel müdürlük yaptığın dönemler dahil, Rahşan Affı ile kurtuldun. Bunların mazisi karanlık. Bu ülkeye bunlar zarardan başka ne yaptılar. CHP demek kirlilik demektir. CHP demek bu ülkeyi karanlıklara götürmek demektir. CHP demek, temel hak ve özgürlükleri yok etmek demektir” diye konuştu. “ŞU TERBİYESİZLİĞE BAK” Hukuka yansıyan olayın hukukta karşılık bulacağını anlatan Erdoğan, Bizim meselemiz; hukukçuların da hukuka saygılı hareket etmesi, güdümlü hareket etmesi değil. Güdümlü hareket ettikleri zaman da bizler tabii ki siyasiler olarak gerekeni yapacağız. Yasama organı niye var bu ülkede, yürütme organı niye var bu ülkede. Hepsinin anayasada nasıl çalışacağı bellidir. Hepsi eğer anayasadaki çalışma esaslarına göre çalışıyorsa problem yok. Buradan taviz veriliyor da, aykırı hareket ediliyorsa biz siyasetçiler olarak üzerimize düşeni her zaman yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Kalkıp da yargının bir mensubu, yürütmeye alışılmışın dışında, yasalara aykırı olarak emir, talimat veya baskı yapamaz. Siz kalkıp da bu insanlara karşı bu tür baskıları yapmak suretiyle eğer yargıyı yönlendirmeye çalışırsanız biz de tabii ki tedbirimizi alırız. Yürütmenin mensubu bile bir eve baskın yapacak. Baskın yaptığı evde şu terbiyesizliğe bak, bacak bacak üstüne atacak, eline tespih alacak, külhan beyi gibi bir de kendisine yemek ısmarlayacak, bu nasıl bir iş. Bunu yapan yürütme mensuplarını biz kalkıp seyir mi edeceğiz; gereği neyse onu da yapacağız. İster yürütme, ister yargı, ister partimizin mensubu gereği neyse onu yapacağız. AK Parti bozulmuş çarkları düzeltmeye geldi bu ülkede” ifadelerini kullandı. (İHA)
Başbakan Erdoğan, “yolsuzluk ve rüşvet” soruşturmasının hükümete karşı bir operasyon olduğunu belirterek, “İster yürütme, ister yargı, ister...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: ELAZIĞ'da tutuklu bulunan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, sağlık raporu için İstanbul'a götürüldü. Eksik kalan tetkikleri İstanbul'da yapılacak olan Türk'ün çıkacak raporun sonucuna göre cezaevinde kalıp kalmayacağı belli olacak. Elazığ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda terör soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Türk, sağlık raporunda eksik kalan tetkiklerin yapılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Ahmet Türk'ün avukatı Zeynep Ceren Boztoprak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk'ün sağlık raporu için bugün İstanbul Adil Tıp Kurumu'na götürüldüğünü söyledi. ÇIKACAK RAPORA GÖRE KARAR VERİLECEK Türk'ün eksik kalan tetkiklerinin İstanbul'da yapılacağını ifade eden Boztoprak, ardından çıkacak raporun sonucuna göre müvekkilinin cezaevinde kalıp kalmayacağının belli olacağını ifade etti. Boztaprak, yapılacak işlemlerin ardından Türk'ün yeniden Elazığ'a getirileceğini sözlerine ekledi. İçişleri Bakanlığınca 17 Kasım 2016'da görevden uzaklaştırılan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Türk, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen terör soruşturması çerçevesinde 21 Kasım 2016'da gözaltına alınmış ve 24 Kasım 2016'da tutuklanmıştı. Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Türk, 15 Ocak'ta Elazığ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na nakledilmişti. Türk, sağlık raporu için 25 Ocak'ta Fırat Üniversitesi Hastanesi, oradan da heyete girmek üzere Eğitim ve Araştırma Hastanesi Rızaiye binasına getirilmiş, sağlık raporu için heyete girdikten sonra yeniden cezaevine götürülmüştü.
Terör soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Ahmet Türk sağlık raporu için İstanbul'a götürüldü.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İNTERNETHABER.COM Mehmet Pişkin'in intihar videosu Twitter'ı salladı. Dünden bu yana sosyal medyada günü en çok konuşulan konusu Mehmet Pişkin'in intihar videosu oldu. Twitter'da TT (Trend Topic) olan Mehmet Pişkin'in intihar videosu çok çeşitli yorumlar yapıldı. Mehmet Pişkin'in intihar videosunun intihar vakalarını artıracağı uyarısı yapanların yanı sıra, Mehmet Pişkin'in ateist olmasına sık sık vurgu yapıldı. Birçok kişi de Mehmet Pişkin'in ardından üzüntüsünü dile getiren tweetler attı. İstanbul'da yaşayan Mehmet Pişkin adlı kişi dün sabah 'Vimeo' adlı video paylaşım sitesine veda mesajı bırakarak, intihar etti. Sosyal medya Mehmet Pişkin'in intihar videosu ile sarsılıyor! Bir yazılım şirketinde çalışan 37 yaşındaki Mehmet Pişkin, internette video paylaşım sitesi 'Vimeo'da, yayınladıktan sonra, Nişantaşı’ndaki evinde kendisini asarak, hayatına son verdi. Pişkin’in cansız bedeni, video mesajının paylaşılmasından sonra evine gelen yakınları tarafından bulundu. Sekiz ay önce kız arkadaşından ayrılmıştı Saat 09.00 sularında intihar ettiği tahmin edilen Pişkin’in sekiz ay önce kız arkadaşından ayrıldığı, bir süredir bunalımda olduğu ve çevresine intihar edeceğini anlattığı öğrenildi. Videoda neden mutsuz olduğunu anlattı Pişkin, veda videosunda, sorunlarına çözüm bulamadığını, hayata dair motivasyonunun kalmadığını, intihar fikri üzerinde bir süredir düşündüğünü kaydediyor. Öldükten sonra mezara gömülmek istemediğini kaydeden Pişkin, cenazesinin kadavra olarak kullanılmasını vasiyet ediyor. Hem Türkçe, hem İngilizce mesaj yayınlayan Pişkin, görüntünün sonunda bir şarkı paylaşıyor. Şarkıya bir kadeh şarap ve daha sonra bir sigara içerek eşlik eden Pişkin, görüntü sonunda herkese veda ediyor.
Mehmet Pişkin'in intihar videosu sosyal medyanın en çok konuşulan konusu olmaya devam ediyor. Sosyal medyada Mehmet Pişkin'in intihar videosuna birbirinden ilginç yorumlar yapıldı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İngiltere sömürgesi olan Avustralya ve Yeni Zelanda, ANZAC(Australian and New Zealand Army Corps) adındaki birlikleriyle Çanakkale’ye gelmişler, belki de hiç görmedikleri İngiltere ve onun kralı için canlarını vermişlerdi. Savaşların milletlerin değil kişilerin işi olduğunu bilen Atatürk ise, savaşta hayatını kaybeden Anzak askerlerine ve annelerine hitaben söylediği “Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim de evlatlarımız olmuşlardır.” sözleriyle dünyaya bir kere daha örnek olmuştur.
18 Mart 1915 üzerinden tam 102 yıl geçti. 18 Mart 1915 üzerinden tam 102 yıl geçti. Çanakkale Savaşları, Türkiye tarihinde önemli bir yere sahiptir. Yüzyılımızın en büyük, en kanlı savaşlarından biridir.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Bosna-Hersek'in bağımsızlığından günümüze tek sözleşmeye bağlı olarak gerçekleşecek en büyük otoyol projesini, Türk şirketi Cengiz İnşaat üstlendi. Bosna - Hersek 'i Avrupa ülkelerine bağlayacak 5C koridoru otoyolundaki üçüncü ve en yüksek tutarlı projeye ilişkin anlaşma, Cengiz İnşaat ve Bosna-Hersekli yetkilileri tarafından imzalandı. Başkent Saraybosna'daki Bosna-Hersek Federasyonu hükümet binasında düzenlenen törende 179 milyon avroluk anlaşmayı Bosna-Hersek Federasyonu Otoyol Kamu Şirketi Müdürü Ensad Kariç ve Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi Genel Müdürü Kemal Ünlüer imzaladı. Törene, Bosna-Hersek Federasyonu Başbakanı Nermin Nikşiç ve Bosna-Hersek Federasyonuİletişim ve Ulaştırma Bakanı Enver Biyediç de katıldı. Macaristan'dan başlayıp Hırvatistan'ın Ploçe Limanı'nda son bulacak olan "5C Koridoru" otoyolunun Bosna-Hersek bölümündeki en yüksek fiyatlı bu anlaşma, Saraybosna'nın güney kesiminde bulunan Vlakovo-Lepenitsa arasındaki 10 kilometrelik bölümü kapsıyor. 20 ay sürmesi planlanan projede Türk şirketinin yanı sıra yedi Bosna-Hersek şirketi de yer alacak. Bosna-Hersek şirketlerine ödenecek 102 milyon avro da aynı zamanda yerel firmaların bu otoyol projesinde alacakları en yüksek miktar olacak. Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi, halen söz konusu otoyol üzerinde iki bölgenin dahainşaatını üstlenmiş durumda. Bugün imzalanan üçüncü anlaşmayla birlikte Cengiz İnşaat'ın Bosna-Hersek'te üstlendiği işlerin toplam miktarı 370 milyon avroya ulaştı. İmza töreninin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Bosna-Hersek Federasyonu Otoyol Kamu Şirketi Müdürü Ensad Kariç, ihaleyi resmen Cengiz İnşaat Sanayi ve TicaretŞirketi'nin aldığını ve bu sefer kendisine yedi Bosna-Hersek firmasının da eşlik edeceğini söyledi. Ülkedeki ilk anlaşmayı 21 Mayıs'ta otoyolun Suhodol-Tarçin arasındaki kısmının inşası için, ikinci antlaşmayı ise 28 Ağustos'ta Lepenitsa-Suhodol arasındaki kısım için imzaladıklarını hatırlatan Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi Genel Müdürü Kemal Ünlüer de bugün Vlakovo-Lepenitsa arasındaki üçüncü kısım için antlaşma imzaladıklarını ifade etti. Ünlüer, "Her şeyden önce Bosna-Hersek Federasyonu Otoyol Kamu Şirketi'ne ve Bosna-Hersek Federasyonu İletişim ve Ulaştırma Bakanlığı'na bu kadar kısa bir süre içerisinde bu üç kısım için de ihale düzenleyebildikleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Bu, 5C koridorunun Bosna-Hersek içerisindeki en önemli kısmı" dedi.
Bosna-Hersek'in bağımsızlığından günümüze tek sözleşmeye bağlı olarak gerçekleşecek en büyük otoyol projesini, Türk şirketi Cengiz İnşaat üstlendi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Kılıç, "Kavga Türk sporuna zarar verici noktaya gelirse, milli sporcuları bu iki kulüpten çekerim" dedi. Akşam'ın haberine göre, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki 'kürekçi kavgasına sert çıktı: "Kürekte iyi bir çıkış yakalayan milli takım sporcuları arasındaki 'renk kavgası' can sıkıcı. İki kulüp (Fenerbahçe ve Galatasaray) arasında yöneticilerin de bir anlamda çanak tuttukları, ateşledikleri kavga hoş değil. Bu davranışlar sürer ve Türk sporuna zarar verecek noktaya gelirse bu kavgayı ben durdururum. Nasıl mı? Milli sporcuları bu iki kulüpten çekerek."
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında 'kürek' branşında yaşanan kavgayı bitirmeye kararlı olduğunu söyledi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: 2014 Ramazan İmsakiyesine göre bugün İstanbul'da sahur saati bugün 03.25, İzmir'de sahur vakti 03.49 ve Ankara'da sahur saati 03.15'de bitecek. Oruç tutacak olanların sabah ezanından hemen önce imsak vaktinin girdiği bu saatte sahur softasından kalkmaları ve oruçlarını niyetlemeleri gerekiyor. Peki oruca nasıl ve saat kaça kadar niyet edilir, niyet etmeyi unutursak ne yapmalıyız, sahura kalmadan ve niyet etmeden oruç tutulabilir mi? Bu soruların yanıtlarını aşağıda sizin için derledik. İFTAR SAATLERİ İmsakiyeye göre iftar saatleri bugün İstanbul, Ankara, İzmir'de değişmiyor. Adana'da sahur saati (imsak vakti) saat 03.27'de giriyor ve ilk gün oruç açma saati ise 20.11 olarak görünüyor. Konya'da sahur saati (imsak vakti) 03.39, iftar saati olan 20.25'de peki Eskişehir, Aydın ve Kocaeli'de sahur kaçta? (TIKLAYIN) İSTANBUL SAHUR VAKTİ VE ORUÇ SAATLERİ İMSAKİYE 2014 ANKARA SAHUR VAKTİ ANKARA'da sahur vakti ve oruç saatleri tüm illerle birlikte diyanet.gov.tr sitesinde yer alan 2014 yılı imsakiyesi ile belli oldu. Diyanet işleri imsakiyesine göre Ankara'da oruç saatleri her gün biraz daha kısalacak ve Ramazan Bayramı'ndan bir gün önce yani arefe günü tutulacak son oruç ise 20.16'da açılacak. ANKARA SAHUR VAKTİ VE İFTAR SAATİ DİYANET İMSAKİYESİ (2014) İZMİR İFTAR VE SAHUR SAATLERİ İzmir'de oruç saat kaçta açılacak, imsak vakti saat kaçta girecek? Diyanet imsakiyesine göre İzmir'de ilk iftar saat 20.50'de olacak. İZMİR İFTAR VE SAHUR VAKTİ RAMAZAN İMSAKİYESİ 2014 ADANA SAHUR VE İFTAR SAATLERİ Adana'da sahur saati (imsak vakti) saat 03.27'de giriyor ve ilk gün oruç açma saati ise 20.11 olarak görünüyor. KONYA SAHUR VE İFTAR SAATİ İMSAKİYE 2014 Konya'da sahur ve iftar saatleri Ramazan imsakiyesine göre ilk gün şöyle, sahur saati 03.39, iftar saati ise 20.25. SAHURDA ORUCA NASIL NİYET EDİLİR? Ramazan ayında oruca nasıl niyet edilir, saat kaçta niyet etmek gerekir, dua okunur mu ve sahura kalkmadan niyet edilebilir mi? Oruç tutarken (niyet ederken) bugünkü veya yarınki ifadelerini kullanmak şart değildir. Gece yarısından önce veya sonra oruca niyetlenen bir kimse bugünkü orucu tutmaya diye niyetlenilebilir. ORUÇ İÇİN NİYET ETMEK ŞART MI? İbâdet niyet ile olacağı için, oruç ibâdetinde de niyet şarttır. Niyet, asıl insanın kalbindedir. Yarın oruç tutacağını bilmek ve içinden geçirmektir. Dil ile söylemek ise, şart olmamakla beraber sünnettir. Gece sahura kalkmak da niyet yerine geçer. ORUCA SAAT KAÇTA NİYET ETMELİ? Ramazan orucuna akşamdan itibaren ertesi günü kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Haliyle sahura kalkmadan da yatmada önce niyet ettiğiniz takdirde ertesi günü orucunuzu tutabilirsiniz. Ancak İslam alimleri sahura kalkılarak niyet edilmesini öneriyor. ORUCA NİYET ETTİKTEN SONRA BOZARSAK NE OLUR? * Bir kimse geceleyin herhangi bir oruç için niyet ettiği halde, imsâk vaktinden önce bu niyetinden dönse, bu dönme sahihtir. * Ramazan-ı şerîfin her günü için ayrı niyet lâzımdır. Çünkü araya geceler girmekte ve her günün orucu, ayrı bir ibâdet sayılmaktadır. * Bir kadın, henüz hayız hâlinde (adet dönemi) iken geceden oruca niyet etse, imsâk vaktinden evvel de hayız hâlinden çıksa, niyeti sahih olur, oruç tutması gerekir. NİYET ETMEYİ UNUTURSANIZ ORUCUNUZ KABUL OLUR MU? Hanefi mezhebine göre gece niyet etmeyi unutan kişi öğlene kadar niyet ederse orucu kabul oluyor. Şafii mezhebine göre ise niyetin vakti oruç farz olursa gecedir; gündüze bırakılmaz. Gece niyet getirilmediği takdirde bayramdan sonra gününe gün kaza etmek gerekiyor. Maliki mezhebine göre Ramazan-ı Şerifin başında bir niyet getirilirse kafidir. Her gece niyet getirmek gerekmez. ALMANYA, FRANSA, İNGİLTERE İFTAR VE SAHUR VAKTİ Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan gurberçiler Ramazan ayında ne kadar oruç tutacak belli oldu. Almanya'da ortalama 18 saat oruçlu olacaklar. Almanya, Fransa, Belçika ve Hollanda'da yaşayan gurbetçiler, Türkiye'nin orucunu en geç açan ili Edirne'den bir saat sonra iftar yapacak. Soydaşların yaşadığı Sofya'da ilk iftar saat 21.16'da, Kırcaali'de 21.04'te, Dobruca'da 21.01'de, Filibe'de 21.08'de, Varna'da 20.59'da yapılacak. Batı Trakya'daki İskeçeli Müslümanlar, saat 21.04'te, Gümülcine'de ise 21.02'de oruçlarını açacak. EDİRNE İFTAR VAKTİ Coğrafi konum ve güneşin doğuşu ile batışı hesaplanarak belirlenen imsak ve iftar vakitlerine göre oruç en geç Edirne'de açılacak. Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesindeki Ramazan imsakiyesine göre, ramazanın ilk günü Hakkari'de imsak saat 02.50'de iftar ise 19.39'da gerçekleşecek. Edirne'de ise saat 03.29'da başlayacak ilk oruç, akşam ezanının okunacağı 21.01'de açılacak. Hakkari ile Edirne arasındaki oruç açma süresi farkı 82 dakika olacak. Bir anlamda Hakkarili teravih namazını kılmaya hazırlanırken, Edirneli iftar sofrasına oturacak. HAKKARİ, IĞDIR VE VAN İFTAR SAATİ Erken iftar açılacak illerde Hakkari'yi Iğdır, Van ve Ağrı, geç iftar açılacak illerde ise Edirne'yi Çanakkale ve İzmir takip edecek. EN UZUN SÜRE ORUÇ TUTAN ÜLKELER Coğrafi konumları nedeniyle dünyada en fazla süreyle orucu İskandinav ülkelerinde yaşayan Müslümanlar tutacak. Norveç, Danimarka, İzlanda ve İrlanda gibi ülkelerde oruç süresi neredeyse 19 saati buluyor. Saat 23.00'te orucunu dualarla açacak olan Norveç'te yaşayan bir Müslüman 03.00'da sahuru yapmış olacak. Angola'da oruç 12 saat sürecek. 2014 FIFA Dünya Kupası'nın sürdüğü Brezilya'da ilk iftar 18.26'da, Arakan'da 18.55'te, Suriye'de 20.03'te, Somali'de 18.07'de, Mısır'da 19.07'de yapılacak. RAMAZAN BAYRAMI NE ZAMAN BAYRAM TATİLİ KAÇ GÜN? Ramazan Bayramı tatili 28 Temmuz 2014 Pazartesi günü başlayacak 30 Temmuz Çarşamba günü bitecek. Ramazan Bayramı hafta içine denk geldiği için beklenti bayram tatilinin 9 güne çıkması yönünde. RAMAZAN BAYRAMI TATİLİ 9 GÜN OLURSA Ramazan Bayramı bu yıl Haziran ve Temmuz aylarına denk geldiği için yaz tatilinin de tam orta kısmını alıyor. Haliyle tatile çıkacak olan bir çok çalışan bayram tatilini de hesaplarına katıyor. Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi olacağı için en uygun tatil vakti Haziran ayı olarak görülüyor. Buna Temmuz'daki Ramazan Bayramı tatili de eklenince çalışanlar hem yıllık izinlerini hem de bayram tatilini dinlenmek için programlayacak. KADİR GECESİ NE ZAMAN? Bin aydan daha hayırlı denilen Kadir Gecesi bu yıl 23 Temmuz 2014 Çarşamba gününe denk geliyor. Bu gece Allah'ın müminlere bahşettiği çok yüce bir ikramıdır. Ramazan'ın her gecesinin dolu dolu geçirilmesi için bu gecenin zamanı gizlenmiştir. Ancak Kadir gecesinin Ramazan'ın son on günü içinde olduğuna dair güçlü işaretler vardır. 2014 yılı kutsal geceler ve günler hakkında bilmeniz gereken tarihler; Kadir Gecesi tarihi : 23 Temmuz 2014 Çarşamba günü Ramazan Bayramı arefe : 27 Temmuz 2014 Pazar günü Ramazan Bayramı : 28 Temmuz 2014 Pazartesi günü (1. Gün) Kurban Bayramı : 4 Ekim 2014 Cumartesi (1. Gün) ÜÇ AYLAR İÇİNDE YER ALAN KANDİL GECELERİ VE MANALARI REGAİB KANDİLİ : Recep ayının ilk perşembeyi cumaya bağlayan gecesi Regaib kandilidir. Regaib, "pek çok ihsan" manasına gelen "Ragibe" kelimesinin çoğuludur. Bu gecede Cenab-ı Hakk engin rahmetiyle tecelli edip sonsuz mağfiretiyle muamelede bulunduğu için geceye bu isim verilmiştir. MİRAÇ KANDİLİ : Receb ayının 27. gecesi ise Miraç Kandili'dir. Miraç, kelime manası itibariyle "merdiven", "yükselecek yer", "en yüksek makam" manalarına gelmektedir. Bu gecede Peygamberimiz bir mucize olarak Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya ve oradan da göklerin İlahi derinliklerine doğru yükselip ruhen ve bedenen Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkmıştır. ŞABAN: HAYIR AYI Üç ayların ikincisi olan Şaban, kelime manası itibariyle "dağılan", "saçılan" manalarına gelmektedir. Bir rivayete göre Peygamber Efendimiz, Şaban ayında Ramazan için pek çok hayır dağıldığı için bu aya bu ismin verildiğini ifade etmektedir. BERAT KANDİLİ : Şaban ayı içerisinde Berat kandili vardır. Berat kelimesi, "borçtan, isnat edilen suçtan, ruha azap veren sıkıntılardan kurtulmak" manalarına gelmektedir. Bu gecede Kur'an-ı Kerim bir bütün halinde dünya semasına indirilmeye başlanmıştır. Bu sebeple bu gece hürmetine pek çok günah bağışlandığı için geceye Berat gecesi denilmiştir. RAMAZAN: BEREKET AYI Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı on bir ayın sultanı ve ayların en faziletlisidir. Zira bu ayda Kur'an indirilmeye başlanmış ve ay boyunca oruç tutmak farz kılınmıştır. KADİR GECESİ BU AYDA : Kur'an'ın indirilmeye başlandığı bu ay içinde Kur'an-ı Kerim'deki ifadesiyle bin aydan daha hayırlı olan "Kadir Gecesi" vardır. Bu gece Allah'ın müminlere bahşettiği çok yüce bir ikramıdır. Ramazan'ın her gecesinin dolu dolu geçirilmesi için bu gecenin zamanı gizlenmiştir. Ancak Kadir gecesinin Ramazan'ın son on günü içinde olduğuna dair güçlü işaretler vardır.
Diyanetin yayınladığı 2014 Ramazan İmsakiyesine göre iftar ve sahur saatleri tüm iller için belli oldu.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Ünal Aysal'ın sabah saatlerinde Demirören'e destek vereceğini açıklamasına rağmen sarı kırmızılı delegeler, oylama sırasında salon dışına çıkarak oy kullanmadı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Seçimli Olağanüstü Genel Kurulu'nda Bursaspor'dan sonra Galatasaray'da son dakika sürprizi ile Başkan Yıldırım Demirören'e oy vermedi. Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal'ın sabah saatlerinde Demirören'e destek vereceğini açıklamıştı. Başkan Ünal Aysal yaptığı açıklamada "Yıldırım Demirören'in dünkü açıklamaları bizi rahatlattı. Demirören'i desteklememizde bir sakınca yok" demişti. Demirören'e desteklerinin devam ettiğini belirten sarı - kırmızılı delegeler, ancak tek adaylı seçimde oy kullanmaya gerek görmediklerini belirterek salondan ayrıldılar. Geçtiğimiz günlerde ise yönetim Demirören'e karşı oldukları yönünde sarı kırmızılı yöneticilerin beyanları spor sayfalarını süslüyordu.
Galatasaray yönetimi Demirören'e destek konusunda TFF seçimlerinde sergilediği tavırla baş döndürdü.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Gaziosmanpaşa Merkez Mahallesi meydan, spor alanları ve zeminaltı otoprak inşaatı 5 Ocak’ta ihaleye çıkıyor. 50 bin metrekare alanı kapsayan çalışmaların sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 5 gün içinde yer teslimi yapılarak başlaması ve yer tesliminden itibaren 500 günde tamamlanması planlanıyor. İBB Gaziosmanpaşa meydan düzenlemesi işinin ihalesi 5 Ocak saat 10:00’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ek hizmet binası ihale işleri genel müdürlüğü ihale salonu, M.Nezihi Özmen Mahallesi, Kasım Sokak, No:62 Merter-İstanbul adresinde yapılacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yapı işleri Müdürlüğü, Gaziosmanpaşa Meydanı’nın düzenlenmesi için düğmeye bastı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Merkez Seyhan ilçesine bağlı Hürriyet Mahallesi'nde bulunan Hürriyet Polis Karakolu'nun yakınında şiddetli bir patlama meydana geldi. Polis merkezinin çok yakınında meydana gelen ve kentin birçok bölgesinden duyulan şiddetli patlama, korku ve endişe yarattı. Adana'nın merkez Seyhan ilçesinde dün akşam saatlerinde Hürriyet Polis Merkezi'nin karşısında meydana gelen patlamanın ses bombasından kaynaklandığı ortaya çıktı. Maskeli bir kişinin sokağa girdikten kısa süre sonra patlamanın olduğu saptandı. Polis merkezinin karşısında bulunan sokak üzerindeki elektrik direğinin altına bırakılan ses bombasının patlaması sonucu yaralananın olmadığı, çevrede bulunan bazı evlerin camları kırıldığı belirtildi. EMNİYET MÜDÜRÜ: HER ŞEY KONTROL ALTINDA Patlamının hemen ardından Adana Emniyet Müdürü Selami Yıldız da olay yerine gelerek yetkililerden bilgi aldı, çalışmaları takip etti. Özel Harekat ekibinin çevrede güvenlik sağladığı bölgede olay yeri incele ekibi de geniş çaplı inceleme başlattı. Emniyet Müdürü Yıldız, endişe edilecek bir durum olmadığını belirterek, "Şu an için herşey kontrol altında. Patlama ses pombasından meydana geldi. Konuyla ilgili araştırmalarımız devam ediyor" dedi. Polis, bombayı bıraktıktan sonra kaçtığı belirtilen maskeli şüpheliyi yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Adana'da merkez Seyhan ilçesine bağlı polis karakolunun yakınında patlama meydana geldi. Şehrin birçok kesiminde duyulan patlamanın ardından ekipler bölgeye sevk edildi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Kartal Yakacık'ta meydana gelen olayda, anne köpeğe tecavüz edip boynunu kırarak öldürdüler. Büyük tepki çeken olaya en sert tepkiyi gösterenlerden biri de Leman Sam oldu. Katledilen köpeğin yavrusu annesinin yanında uzun süre bekledi. Tecavüz olayı, hayvanseverleri ayağa kaldırırken, sosyal medyada bunu yapanların yakalanması için kampanya başlatıldı. Bu vahşi olaya, hayvanseverliğiyle bilinen Leman Sam da çok sert tepki gösterdi. Konuyla ilgili tweet atan Sam, "O şerefsizi elime verseler, o tek değerli şeyini kökünden kesip, gırtlağına sokup öyle boğarım. Yeter, beni delirttiler." dedi. İşte Leman Sam'ın tweeti:
Leman Sam, İstanbul Kartal'da tecavüz edildikten sonra boynu kırılan köpeği öldürenlere sert tepki göstererek, "O şerefsizi elime verseler, o tek değerli şeyini kökünden keserim" dedi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: ELAZIĞ iftar vakti bugün saat kaçta ezan ne zaman okunuyor? Diyanetin Elazığ İmsakiye'sinde gün gün iftar saatleri ve sahur vakitleri yer alıyor. Aşağıda yer alan imsakiyeden bugünkü iftar vaktine bakabilirsiniz. Ramazan ayı yarılanırken Kadir Gecesi'nin olduğu günlere de girmiş bulunuyoruz. Dini alimler Kadir gecesi'nin son 10 günde aranması gerektiğini söylüyorlar. Diyanet ise Kadir Gecesi'nin bu sene 1 Temmuz 2016 cuma gününe denk geldiğini açıkladı. ELAZIĞ İFTAR VAKİTLERİ ELAZIĞ iftar vakti ve sahur saatleri Diyanet İşleri tarafından belirlendi. 2016 yılı imsakiyesine göre Elazığ iftar vakti ve sahur (imsak) saatleri ile birlikte ezan vakitleri de listelendi. İşte 2016 yılı Elazığ ramazan imsakiyesi; KADİR GECESİ NE ZAMAN? 2016 yılında Kadir Gecesi ne zaman ve hangi güne denk geliyor Diyanet İşleri Dini günler takvimine göre belli oldu. Ramazan ayı içinde yer alan Kadir Gecesi 1 Temmuz 2016 cuma gecesine denk geliyor. Ramazan Bayramı tatili de 9 güne çıkarken bayramın ilk günü 5 Temmuz 2016 salı günü olacak. KADİR GECESİ NE ZAMAN? Kadir Gecesi bu yıl 1 Temmuz cuma gecesine denk düşüyor. Aslında Kadir Gecesi'nin ne zaman olduğu tam olarak bilinmez. Hadislerde Kadir Gecesi 'nin Ramazan'ın son 10 gününde aranması tavsiye ediliyor. KADİR GECESİ ÖNEMİ NEDİR? Kadir Gecesi öyle mübarek bir gecedir ki melekler o gece dünyaya iner. Kuran'ı Kerim'deki Kadir Suresi 'Kadir Gecesi nedir bilir misin sen?' diyerek başlıyor ve bu gecenin önemini şöyle ortaya koyuyor; “Biz onu Kadir gecesi indirdik. Kadir gecesi nedir, bilir misin sen? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Meleklerle Ruh o gece Rabblerinin izniyle her iş için iner de iner. Tam bir esenliktir o gece, tâ tan yeri ağarıncaya kadar.” (Kadîr sûresi, 1-5) Kadir Gecesi Kur'anı Kerim'in indirildiği gecedir. Bu gece sadece İslam peygamberi Hazreti Muhammed'in ümmetine has kılınmıştır. Kadir Gecesi öyle kıymetli bir gecedir ki kılınan namazlar edilen dilek duaları asla geri çevrilmez. KADİR GECESİ ALAMETLERİ NEDİR? Kadir Gecesi'nin alemetleri sıradışıdır. Bu alametler şöyle sıralanıyor; -Kadir gecesi, açık ve sakin olur, ne sıcak, ne de soğuk olur. Kadir Gecesi 'nin ertesi sabah güneş, kızıl olup, şuasız doğar. DENİZİN SUYU TATLI OLUR Kadir Gecesi 'nde köpek sesi duyulmaz diyen âlimler de olmuştur. Ubeyd bin Ömer hazretleri anlatır: Kadir gecesi denizde idim, denizin suyunu içtim, tuzlu değildi, tatlı ve hoş idi. -İmam-ı Şa’rani hazretleri, kendi Kadir Gecesi keşfini bildirmiş ve (Ramazan, pazar günü başlarsa, Kadir gecesi 29. gecedir. Salı başlarsa 27. gece, perşembe başlarsa 25., cumartesi başlarsa 23., pazartesi başlarsa 21., çarşamba başlarsa 19., cuma başlarsa 17. gecedir) buyurmuştur. -Ebül Hasan Harkani de Kadir Gecesi alemetini şöyle anlatıyor: Büluğ çağımdan beri Kadir gecesini hiç kaçırmadım. Ramazan ayının ilk günü pazar günü başladığında, Kadir gecesi 29. gece olurdu. Pazartesi günü başladığında, 21. gece olurdu. Salı günü başladığında, 27. gece, çarşamba günü başladığında, 19. gece, perşembe günü başladığında, 25. gece, cuma günü başladığında, 17. gece, cumartesi günü başladığında, 23. gece olurdu. KADİR GECESİ VE ÖNEMİ Kadir Gecesi 'nin önemi Kur-anı Kerim'in indirildiği gece olmasından ileri gelir. Kadir Gecesi'nde melekler yeryüzüne iner. Hazreti Muhammed Kadir Gecesi 'nin fazileti ve önemi hakkında şöyle buyurmuştur: 'Kim ki, faziletine inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.' Bu geceyi değerlendirmenin birinci şartı kalkmak, yani gafletle geçirmemektir. Hazreti Muhammed Kadir Gecesi'nde namaz kılmış, Kur'an okumuş, dua ve tefekkürde bulunmuştur. Yine Allah Resulü (sas): “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan ondan nasibini almıştır.” buyurur. KADİR GECESİ HADİSİ Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resûlullah (aleyhisselâtu vesselâm), önceki ümmetlerin ömrüne nispetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenab-ı Hak bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi'ni vermiştir. Muvatta, İ'tikaf 15, (1, 321). KADİR GECESİ NAMAZI NASIL KILINIR? Kadir Gecesi Kadir Suresi ile Hacet namazı kılabilirsiniz. 4 rekatlık Kadir gecesi Hacet namazının kılınışı şöyledir: 1. rekatta: 1Fatiha, 3 kadir suresi ve İhlas suresi okunur 2. rekatta: 1 Fatiha, 3 İhlas suresi 3. rekatta : 1 Fatiha 3 Kadir suresi 4. rekatta : 1 Fatiha 3 ihlası şerif okunur. Kadir Suresi 'ni bilmeyenler onun yerine kevser suresi(inna a'tayna)okuyabilir. RAMAZAN BAYRAMI NE ZAMAN HANGİ GÜNE DENK GELİYOR? Ramazan Bayramı tatilinin süresi beklendiği gibi 9 güne çıktı. Peki bayram hangi güne denk geliyor? Dini günler takvimine göre bayram günleri şöyle; Ramazan bayramı arefesi 4 Temmuz 2016 pazartesi Ramazan bayramı 1. gün 5 Temmuz 2016 salı Ramazan Bayramı 2. gün 6 Temmuz 2016 çarşamba Ramazan Bayramı 3. gün 7 Temmuz 2016 perşembe Ramazan bayramı tatiline yarım gün olan pazartesi ve 8 Haziran cuma güne de dahil edilerek 9 güne çıkarıldı. 2016 YILINDA FİTRE MİKTARI NE KADAR? 2016 yılında fitre miktarı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlendi. Oruç tutmayanlar ise fidye ödeyecek. Peki fitre ve oruç tutmayanların verdiği fidye kimlere verilebilir kimlere verilmez? Fitre her yıl sosyo ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önüne alınarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirleniyor. Bu yıl için fitre miktarı 15 lira olarak ilan edildi. Fitre Ramazan ayı içinde arefe gününe kadar bayramdan önce verilmesi gerekiyor. FİTRE KİMLERE VERİLİR? Ana babaya, dedeye, büyük anneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire fitre verilmez. Fitre fakir olmak şartı ile geline, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa fitre verilir. Hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya fitre vermek daha çok sevap olur. İmameyne göre, borçlu ve fakir kimseye, hanımı fitre verebilir. ORUÇ TUTLAYANLAR İÇİN FİDYE MİKTARI NE KADAR? Fidye bazı ibadetlerin yapılamaması ya da yapılması sırasında birtakım kusurların işlenmesi halinde ödenen dini mali yükümlülüktür. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kişiler, daha sonra kaza etmesi mümkün olmayan kimseler oruç tutamadığı her gün için fidye öder. Bir fidye miktarı bir sadaka-i fıtır miktarı kadardır. Fidye fiyatları her yıl değişir ve bu da Diyanet yetkilileri tarafından açıklanır. Diyanet'in belirlediği sadaka-i fıtır miktarı bu yıl 15 lira olarak ilan edildiği için fidye mikta rı da bu kadar oldu. Oruç tutmayanlar her gün için 15 lira vermek durumundalar. Bu alt sınır yani bunun altında oruç fidyesi belirlenip verilemez. İsteyen üstünde bir rakam ödeyebilir. Ramazan ayının tamamında oruç tutmayanların fidye miktarı 450 lira yapıyor. ORUÇ FİDYESİ İÇİN PARASI OLMAYANLAR NE YAPACAK? Fidye vermek durumunda olan ancak maddi gücü bulunmayan kişiler ise Allah'tan af diler. Günler uzun olduğu için oruç tutamayan hasta veya yaşlılar kısa günlerde oruç tutarak kaza edebilirler. ORUÇ FİDYESİ NE ZAMAN VERİLİR? Oruç fidyeleri Ramazan ayının sonunda topluca verilebileceği gibi, Ramazan ayında günlük olarak ve ayın başında da verilebilir. ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLMEZ? Ramazan fidyesi zekat verilen kişilere verilebilir. Yani bireyin kendi torunu veya çocuğuna fidye vermesi mümkün değildir. Bunun yanında dedeye, anneye, babaya, büyük anneye, toruna, hanıma, evlada ve kafire fitre verilmez. Eğer gelin, damat, kayınvalide, kayınpeder, üvey çocuk ve kayınbirader gibi kan bağı olmayan akrabalar fakir ise onlara verilebilir. Hala, dayı, amca, teyze gibi kan bağı olan akrabalara fitre vermek daha çok sevaptır. ZEKAT - FİTRE - FİDYE KİMLERE VERİLİR KİMLERE VERİLMEZ? Bu konuda islam alimleri zekatı örnek gösteriyor. Zekat verilen herkesi fitre ve fidye de verilir. Peki Zekat kimlere verilir kimlere verilmez? İşte ayrıntılı bilgilenmek isteyenler için soru cevapla bunun yanıtı; Sual: Zekât, fitre ve oruç fidyesi kimlere verilir? CEVAP Bunları maddeler hâlinde bildirelim: 1- Zengin olana, yani kurban nisabına malik olana zekât verilmez. Ana babaya, dedeye, büyükanneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire verilmez. Fakir olmak şartıyla geline, kardeş, hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa verilir. Eğer salih iseler, yakın akrabaya vermek, daha çok sevab olur. Sâlih akraba yoksa, başka sâlihleri tercih etmelidir. 2- Kadın, dinen fakir olan kocasına İmameyn’e göre zekât verir. Kocası maddî sıkıntı içinde ise, bu kavle uymakta mahzur olmaz. 3- Hayır kurumlarına zekât verilmez. Müctehid imamların hiçbiri, (Hayır kurumlarına zekât verilir) dememiş ve bu konuda icma hâsıl olmuştur. Öğrenci yurtlarına veya vakıflara zekât verebilmek için, bu kurumların bir yetkilisi, bir fakirden vekâlet alır. Fakir, kurumdaki yetkili şahsa vekâlet verirken, (Benim adıma zekât almaya ve aldığın zekâtı dilediğin yere vermeye seni vekil ettim) der. Yahut sadece (Seni zekât almaya umumi vekil ettim) demesi de kâfidir. O zaman vekil, aldığı zekâtı, talebelerin veya kurumun ihtiyaçlarına sarf edebilir. Böylece dine uyulmuş, zekât da dine uygun olarak verilmiş olur. 4- Hadis-i şerifte, (İlim öğrenmekte olanın 40 yıllık nafakası olsa da, buna zekât vermek caizdir) buyuruldu. Din bilgilerini öğrenmekte ve öğretmekte olanlar yani işi, mesleği bu olanlar, dinen zengin olsalar da, çalışıp kazanmaya vakitleri olmadığı için zekât alabilirler. (Dürr-ül-muhtar) 5- Babası zenginse, küçük çocuğuna zekât verilmez. Babası fakirse, fakir olan küçük çocuğa zekât verilir. Deliye de, fakirse zekât verilir. Çocuğa, deliye verilecek zekât, babasına veya velisine yahut vasisine verilir. Zenginin küçük oğluna, fakir olsa da zekât verilmez, ama zenginin büyük çocuğuna, zenginin hanımına veya zenginin babasına fakirseler verilebilir. Burada büyük demek âkıl baliğ olmuş demektir. Küçük ise, henüz âkıl baliğ olmayana denir. 6– Peygamber efendimizin soyundan gelen seyyidlere ve şeriflere eskiden zekât verilmezdi. Günümüzde, bunlara da zekât verilir. (Dürr-i Yekta) Zekât alıp verirken nelere dikkat etmeli? Sual: Zekât alıp verirken nelere dikkat etmeli? CEVAP Maddeler hâlinde bildirelim: 1- Gayrimüslime zekât verilmez. [Zimmi, İslam devleti uyruğunda olan, gayrimüslim vatandaş demektir.] Zimmi varken, zimmiye zekât hariç, fitre, kefaret, nezir [adak] ve sadaka verilirdi. Bugün, dünyada zimmi yoktur. 2- Zekât verilecek kimseyi araştırmadan rastgele zekât verilmez. Zengine, ana baba, evlat gibi yakına veya Müslüman olmayana zekât vermek sahih değildir. Ancak araştırıp, zekâtını verdikten sonra, bunun zengin veya gayrimüslim olduğu anlaşılsa da verilen zekât sahihtir. Araştırdığı için, tekrar vermek gerekmez. 3- Zekâtta salih akrabayı tercih etmeli, çünkü zekâtı, salih olan fakir akrabaya vermek daha sevabdır. Hadis-i şerifte, (Fakir akrabası varken, başkalarına verilen zekâtı, Allahü teâlâ kabul etmez) buyuruldu. Yani zekât borcundan kurtulursa da, zekâttan hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz. Sâlih fakir akraba yoksa başka sâlihleri tercih etmeli. 4- Fakire verilen altın, onu zengin edecek kadar fazla olmamalı. Borçsuz fakire nisap miktarı yani 96 gram altın veya daha çok zekât vermek, mekruh olur. Fakirin 10 gr altın borcu varsa, 100 gr altını alması mekruh olmaz. Fakir çocukları da varsa, onlar adına da alabilir. 5- Zekât verirken, zekât demek gerekmez, hediye dense de caizdir. 6- Bir günlük yiyeceği olanın, zekât veya sadaka istemesi haramdır, fakat istemeden verilen sadakayı, zekâtı alması caizdir. Zekâtı mümkünse, salih olan muhtaçlara vermeli. 7- Fakire zekât için altın verip, tekrar onu ucuza satın almak mekruhtur. Kâğıt para isterse, değerinden satın alınabilir. 8- Fakirdeki alacağını zekâta saymak caiz olmaz. Fakirde alacağı olan zengin, fakire borç senedini verip, (Alacağımı zekât olarak sana verdim. Sen de borcuna karşılık kabul et) dese, fakir de kabul etse, zengin zekâtını vermiş olmaz, çünkü zekât, borç senedi vermekle, razı olmakla verilmiş olmaz. Ancak mal teslim etmekle verilmiş olur. Bu zenginin, zekâtını fakire vermesi, fakirin de, aldıktan sonra, tekrar zengine geri vererek borcunu ödemesi gerekir. 9- Fakirde alacağı olan zengin, fakirin borcunu vereceğine güvenemiyorsa, güvendiği birini fakire gösterip, (Zekâtını almak ve borcunu ödemek için, bunu vekil yap) der. Zekâtı bu vekile verir. Vekil de, zengine geri vererek, fakirin borcunu öder. Böylece hem zekât dine uygun verilmiş, hem de, fakirin borcu ödenmiş olur. (Dürr-i yekta, Mizan-ı kübra) 10- Ev kirasını ödeyemeyen fakir kiracıya, mal sahibi, kirayı almadan bağışlasa, bu para zekât yerine geçmez, sadaka olur. (Redd-ül-muhtar) Sual: Anne ve babaya zekât verilir mi? Kimlere verilmez? CEVAP Ana babaya, dedeye, büyük anneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire zekât verilmez. Fakir olmak şartı ile geline, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa zekât verilir. Hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya zekât vermek daha çok sevap olur.İmameyne göre, borçlu ve fakir kimseye, hanımı zekât verebilir.(Mevkufat) Sual: Fakir bir çocuğa zekât vermek istiyorum. Yaşı küçük olduğu için, zekâtı babasına verebilir miyim? CEVAP Evet. Zenginin ailesine zekât Sual: Bir kimse, zengin birinin fakir çocuğuna veya fakir hanımına yahut zenginin fakir babasına zekât verebilir mi? CEVAP Bir kimse, zekâtını zenginin küçük oğluna veremez; ama zenginin büyük çocuğuna, zenginin hanımına veya zenginin babasına fakirseler verebilir. (S. Ebediyye) Burada büyük demek akıl baliğ olmuş demektir. Küçükse henüz akıl baliğ olmamış demektir. Sual: Kızımın aldığı evlatlığa zekât verebilir miyim? CEVAP Kızınızın aldığı evlatlık, onun çocuğu olmadığı gibi, sizin de torununuz olmaz. Ona zekât verebilirsiniz. Hatta kızınız da ona zekât verebilir. Sual: Fakir kardeşe zekât verilir mi? CEVAP Evet. Sual: Fakir kardeşe zekât verilir mi? CEVAP Zekâtınızı, zengin değilse kız kardeşinize veya çocuklarına vermenizde mahzur yoktur. Sual: Bir fakir aldığı zekâtı herhangi bir zengine veya bizzat zekât veren zengine hediye etse, zenginin o parayı kullanması caiz olur mu? CEVAP Fakir aldığı zekâtı, zengine verebilir. Verdiği hediye olur. Zenginin bunu alması helal olur. Çünkü fakir kendi mülkünden vermiştir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Şu beş Müslüman zengin zekât alabilir: 1- Allah yolunda cihad eden, 2- Zekât toplamakla görevli olan, 3- Borçlu ve borcunu ödeyemeyen zengin, 4- Kendi memleketinde zengin olduğu halde, bulunduğu yerde parasız kalan ve çok alacağı varsa da, alamayıp muhtaç kalan. 5- Fakir, aldığı zekâtı zengine hediye ederse, zengin bunu alabilir.) [Ebu Davud] Sual: Fakir kardeşe zekât verilir mi? CEVAP Malını israf edene, haramda kullanana zekât ve fitre vermek layık değildir. Verilirse sevabı az olur. Salih olmayan fakir müslümana da, zekât vermek sahihtir. Fakat salihleri tercih etmek çok sevaptır. Fâsıka zekât vermek, kıraç yere ekin ekmeye benzer, bire 3-5 alınabilir. Salihlere vermek ise, mümbit toprağa ekin ekmeye benzer. Sulak, verimli toprağa tohum atılırsa daha çok mahsul alınır. Kâfir, her ibadet gibi zekât vermekle de mükellef değildir. Gayrı müslime zekât vermek caiz değildir. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, Muaz bin Cebel hazretlerini Yemen’e gönderirken, zekâtın, uşrun, kimlerden alınıp kimlere verileceğini bildirirken, (Müslüman zenginlerinden al, fakirlerine ver) buyurdu. (Buhari) Bu hadis-i şerifi açıklayan âlimler, zekâtın müslüman zenginlerden alınacağını ve onların [müslümanların] fakirlerine verileceğini, gayrı müslime verilmeyeceğini bildirmişlerdir. Sual: Akrabaya sadaka, zekât vermek çok sevab deniyor; ama benim akrabalarım fâsıktır. O parayla, içki içerler. Bunlara vermeyip, salihleri mi tercih etmeliyim? CEVAP Evet, salihleri tercih etmek gerekir. Salih akrabaları tercih etmekse, daha çok sevabdır. Hadis-i şerifte, (Fakir akrabası varken, başkalarına verilen zekâtı, Allahü teâlâ kabul etmez) buyuruldu. Yani, zekât borcundan kurtulursa da, zekâttan hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz. (F. Bilgiler) Gayrimüslime sadaka Sual: Gayrimüslime, sadaka veya zekât verilebilir mi? CEVAP Zimmi varken, zimmiye zekât hariç, fitre, kefaret, nezir [adak] ve sadaka verilirdi.. Bugün, dünyada zimmi yoktur. Yani, şimdi gayrimüslime, zekât da, sadaka da verilmez. [Zimmi, İslam devleti uyruğunda olan, gayrimüslim vatandaş demektir.] Sual: Salih bir Müslümana, dinen fakir olup olmadığını sordum. Hesap etti. Nisaba ulaşmadığını, fakir olduğunu söyledi. Ben de zekâtımı ona verdim. Aradan bir müddet geçtikten sonra, o kimse, ben yanlış hesap etmişim, dinen zenginmişim, verdiğin parayı da harcadım. Sen zekâtını bir fakire ver dedi. Zekâtımı tekrar bir fakire vermem gerekir mi? CEVAP Fakir mi, zengin mi diye, gerekli araştırmayı yaptığınız için, tekrar vermek gerekmez. Zekât verilebileceğini, soruşturup anlayarak, zekâtını verdikten sonra, bunun zengin olduğu anlaşılsa, zararı olmaz; yani zekât kabul olur. Fıkıh kitaplarında deniyor ki: Zekât verilecek olan kimse, fakir olduğunu, zekât alabileceğini söylemiş ise, bu kimsenin, zekât almaya hakkı olup olmadığını araştırmak gerekmez. Buna zekât verince, soruşturarak, araştırarak vermiş sayılır. (Nehr-ül-Faik) Sual: Çocuğa ve deliye zekât verilir mi? CEVAP Babası zengin ise, çocuğa zekât verilmez. Babası fakir ise, fakir olan çocuğa zekât verilir. Deliye de fakir ise zekât verilir. Çocuğa, deliye verilecek zekât, babasına veya velisi olan akrabasına veya vasisine verilir. Zenginin küçük oğluna fakir olsa da zekât verilmez; ama büluğa ermiş oğlu fakir ise verilir. (S. Ebediyye) Din ilmi talebesi Sual: Din ilmi öğrenen öğrenciye, zengin de olsa zekât verilir deniyor. Ben her gün dini kitap okuyup, dinimi öğrenmeye çalışıyorum. Zengin de olsam, zekât alabilir miyim? CEVAP Dinini öğrenmek, her Müslümanın vazifesidir. Din ilmi tahsil eden öğrenci farklıdır. Kocaya zekât Sual: Şâfiî’de kadın, fakir olan kocasına zekât verebilir mi? CEVAP Evet, verebilir. (Mizan-ül-kübra) Hanefî’de ise ihtilaflıdır, esah olan kavle göre, kadın kocasına zekât veremez. Müellefe-i kulüb Sual: Kur’an-ı kerimde, müellefe-i kulüb denilen kimselere zekât verilebileceği bildirilirken, niye şimdi bunlara zekât verilmiyor? CEVAP Kalblerine imanın yerleştirilmesi veya kötülükleri önlenmek istenilen bazı kâfirlere ve yeni iman etmiş ve iman yönünden zayıf Müslümanlara müellefe-i kulûb denirdi. Resulullah efendimiz, bunların üçüne de zekât verirdi, fakat hazret-i Ebu Bekr zamanında, beyt-ül-mal emini olan Hazret-i Ömer, bir hadis-i şerif okuyarak,(Müellefe-i kulüb olanlara zekât verilmesini Resulullah nesh etmiştir) dedi. Halife ve Eshab-ı kiramın hepsi, bunu kabul ederek, nesh edilmiş olduğunda ve artık bunlara zekât verilmemesi hususunda icma hâsıl oldu. Nesh, Resulullah hayattayken olur. İcmaise, vefatından sonra olur. Bu inceliği anlamayanlar, bunu Hazret-i Ömer’in nesh ettiğini sanıyorlar. Eshab-ı kirama ve fıkıh âlimlerine dil uzatıyorlar. Bedâyi ve diğer kitaplarda bildirildiği gibi, İslamiyet’e yardım için, düşmanın zararını önlemek için, onlara mal, para her zaman ödenir, fakat bu beyt-ül-malın zekât bölümünden değil, başka bölümünden ödenir. Görülüyor ki, müellefe-i kulüb denilen kimselere ödeme yapılması yasak edilmemiş, onlara zekât verilmesi yasak edilmiştir. (F. Bilgiler) Bakılan kişiye zekât Sual: Kocası ölmüş ve kimsesiz kalmış fakir kayınvalideme evimde bakıyorum. Zekâtımı ona verebilir miyim? CEVAP Evet, vermek iyi olur. Seyyidlere zekât Sual: Peygamber efendimizin soyundan gelen seyyidlere ve şeriflere eskiden zekât verilmezdi. Şimdi verilir mi? CEVAP Evet, bugün için bunlara zekât verilir. (Dürr-i Yekta) Zenginin çocuğu Sual: Babası veya annesi zengin olan baliğ olmamış çocuğa zekât verilebilir mi? CEVAP Babası zenginse zekât verilemez. Babası fakir, annesi zenginse, ona zekât verilebilir, çünkü baliğ olmamış bir çocuk, annesinin malıyla zengin sayılmaz. (Redd-ül-muhtar) Kime zengin denir? Sual: Dinimize göre, zengin ve fakir kime denir? CEVAP Kurban nisabına malik olana, dinen zengin denir. Bu nisaba malik olanın, zekât alması haram olur. Kurban nisabına malik olmayana ise,dinen fakir denir. Bu kimse zekât alabilir. İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar [96 gram altın veya o değerde] malı veya parası bulunan Müslüman, kurban nisabına malik demektir. Müellefe-i kulûb Sual: (Müellefe-i kulûb sınıfına zekât vermek, misyonerlerin parayla insanları Hristiyan yapmasına benziyor) denilerek konuyla ilgili âyet tenkit ediliyor. Acaba bu iddiayı misyonerler mi yapıyor? CEVAP Elbette, öyledir. Müslüman olan kimse âyet-i kerimeyi nasıl tenkit eder ki? Ya ateisttir veya misyonerdir. Müellefe-i kulübe zekât vermekteki maksat, kâfirlerin kötülüklerini önlemek, onlarla iyi geçinmek ve İslâmiyet’in güzel ahlakını her yere yaymaktır. Müellefe-i kulübe dâhil olanların bir kısmı da, kalblerinin kazanılması ve İslamiyet’e ısındırılması istenen yeni Müslüman olmuş kimselerdir. Yani sadece kâfirlere değil, yeni Müslüman olmuş kimselere de verilirdi. Bedayî ve diğer kitaplarda bildirildiği gibi, İslamiyet’e yardım etmek ve düşmanın zararını önlemek için, onlara mal, para her zaman ödenir. Ama bu, Beyt-ül-malın zekât bölümünden değil, başka bölümünden verilir. Demek ki, müellefe-i kulübe giren kimselere ödeme yapılması yasaklanmamış, onlara zekât verilmesi yasaklanmıştır. (F. Bilgiler) Üvey evlada zekât Sual: Karımın ölen kocasından olan erkek ve kız çocuğuna, yani üvey çocuklarıma, zekât vermem caiz midir? CEVAP Çocuklar fakirse caiz olur. Mecmua-i Zühdiye’de şöyle deniyor: Karısının ilk kocasından olan fakir evlâdına, üvey babası zekât verebilir. (İbni Nüceym)
ELAZIĞ için bugün iftar vakti kaçta giriyor oruç açmaya ne kadar kaldı? İmsakiye 2016 ile sahur saatlerinin yanı sıra ezan vakitlerini de göreceksiniz. İşte iftara ne kadar kaldı sorusunun yanıtı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç , “Cumhuriyet Halk Partisi, bütün Türkiye’de kendi adaylarıyla seçime girecektir” dedi. Seçim çalışmaları için Samsun’un Bafra ilçesinde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç ilçe binasında yaptığı açıklamada, basında sözlerinin çarpıtıldığını söyledi.Koç, “Dün bir gazetede BDP ile CHP sanki bir ittifak yapıyormuş gibi haber yayınladı. Söylediğim sözler çarpıtılmış sanki CHP birileriyle ittifak yapıyormuş gibi sunmaya çalışmışlar. Söylediğim çok net ve açıktır. Cumhuriyet Halk Partisi bütün Türkiye’de kendi adaylarıyla seçime girecektir. Hiç kimseyle bir birliktelik söz konusu değildir. Bunu daha önce MHP ile çıkarttılar şimdi bu şekilde oyun sahneye sürülüyor. Söylediğim şudur: Cumhuriyet Halk Partisi adayları her yerde bir parti devleti haline gelen AKP’nin karşısında en güçlü parti konumundadır. Cumhuriyet Halk Partisi adayları da AKP’nin karşısında Türkiye’nin her yerinde en güçlü adaylardır. Eğer AKP’ye dur demek istiyorsak, eğer AKP’nin bugün tek adam diktatörlüğüne giden yolda engellenmesini istiyor isek, gerçekten demokrasi ve özgürlük diyorsak o zaman ittifak falan değil Cumhuriyet Halk Partisi’nin adaylarının herkes tarafından desteklenmesini talep etmek de en doğal hakkımız. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’de kendi adaylarıyla seçime girecek demokrasi diyen, özgürlük diyen tek adam faşizmine hayır diyen herkesin Cumhuriyet Halk Partisi adaylarına destek vermesini ve bu yönde çağrımı tekrarlıyorum. Ellerinde ki güçle neyi çarpıtırsalar çarpıtsınlar neyi yanlış hale getirirlerse getirsinler biz çalışarak yolumuza devam edeceğiz. 1999’dan beri milletvekili olan bir kişi meclis başkan vekili, 99’dan beri hiç kürsüye çıkmamış kız erkek ayrılsın diyor. Siz kadını toplumdan koparırsanız, kadını eve hapsederseniz, kadını üretimden çekerseniz Türkiye uygarlık yarışında sınıfta kalır. Cumhuriyeti kurduk, bu ülkeye demokrasiyi de getirdik ama tek adam yönetiminde Türkiye demokrasisi şu anda maalesef kaybediyor. Türkiye’nin birliği, dirliği, bütünlüğü tartışılır bir ülke haline getiriliyor. Herkesle kavga , herkesle kavga bir başbakan yardımcısı var artık ben söz söylemek istemiyorum kendisine siyasi nezaketsizlik yapılmasını o kadar içine sindirmiş ki pas pas olmuş dedim. Dün de devam etti. Cumhuriyet halk partisi genel başkanına sataşıyor, ‘ağzımı açtırmayın’ diyor. Ağzını açsa halbuki çürük dişleri gözüküyor. Biz kendi işimize bakacağız. Evet demokrasi, evet özgürlükler, evet Türkiye’nin birliği bütünlüğü ,kardeşliği için hep beraber çalışacağız” diye konuştu. “MEZARLIKLARI DA MI AYIRACAKSINIZ” Kız öğrenci yurtlarından erkek görevlilerin çıkarılacağı yönündeki haberleri değerlendiren Koç, bunun arızalı sakat düşünce tarzı olduğunu söyledi. Koç, “Çağdaş bir toplum, kadınıyla erkeğiyle yan yana iş hayatında olsun, eğitimde olsun, üretimde olsun, toplumda olsun kol kola vererek çalışmasıdır. Bu dönemde kadın erkek ayrımı olabilir mi? Mezarlıkları da mı ayıracaksınız. Bu sakat bir zihniyettir. Bilhassa Türkiye’de ki kadınların bunu görmesi lazım. Bu bizim inancımıza da, yaşantımıza da gelenek göreneklerimize de ters” ifadelerini kullandı. “Sağlıklı bir sistemde tabi ki dershanelerin olmaması lazım” diyen Koç, “Öğretmen açığını kapatabildin mi, Türkiye’nin her yerinde eğitimi eşit ulaşılabilir nitelikli kılabildin mi kılamadınız; onun için dershaneler bugün bir sonuç. Başbakan başka kavgalar arıyor, o kendi kavgası kendisini ilgilendirir baktığımız zaman bütün eğitim sistemini yeni baştan ele almak lazım” şeklinde konuştu. (İHA)
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç , “Cumhuriyet Halk Partisi, bütün Türkiye’de kendi adaylarıyla seçime girecektir” ded...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Hakkari'den gelen haber yüreğimizi yaktı. Kırıkdağ köyünde yola döşenen mayın patladı, ilk belirlemelere göre 3 özel harekat polisi şehit oldu. Terör örgütü mensuplarınca Ortakapı köyündeki askeri birliğe düzenlenen saldırıda 3 geçici köy korucusu şehit oldu, 1 asker ile 3 korucu yaralandı. Hakkari-Van karayolunda devriye görevi yapan Hakkari Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Polisi'ne Hakkari'ye 20 kilometre uzaklıktaki Kırıkdağ Köyü yakınlarında mayınlı saldırı düzenlendi. Daha önce PKK'lılar tarafından yola döşenen patlayıcılar zırhlı aracın geçişi sırasında uzaktan kumanda ile infilak ettirildi. Meydana gelen patlamada ilk belirlemelere göre 3 özel harekat polisi şehit olurken, yaralıların da olduğu belirtildi. Patlama sonrası bölgeye çok sayıda özel harekat polisi sevk edilirken, PKK'lıların etkisiz hale getirilmesi için operasyon başlatıldı. KİMLİKLERİ BELİRLENDİ 3 polisten ikisinin isimlerinin Yalçın Dizdaroğlu ve Okan Koç olduğu öğrenildi. Yalçın Dizdaroğlu'nun Giresun, Okan Koç'un Ankara nüfusuna kayıtlı oldukları belirtildi. Okan Koç'un daha önce Edirne'nin Keşan ilçesinde görev yaptığı, burada dünya evine girdiği ve Nehir İrem adlı 11 aylık bir kız çocuğu babası olduğu öğrenildi. Şehidin Hakkari'ye tayin olmayı kendisinin istediği öğrenildi. Patlamanın ardından özel harekat polisinin yoğun bir şekilde havaya ateş açtığı belirtildi. Yaralıların da ambulanslarla Hakkari Devlet Hastanesi'ne götürülüp tedaviye alındı. VAN'DA ASKERİ ARACA SALDIRI Van'da bir askeri konvoya seyir halindeyken taşlı saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 asker hafif yaralanırken, taşlı saldırının olduğu bölgeye çok sayıda polis sevkedildi. TUNCELİ'DE K NOKTASINA SALDIRI Tunceli'de polis özel harekat koruma noktasına (K noktası) PKK'lılar tarafından taciz ateşi açıldı. Tunceli'de, şehir merkezinin hakim tepelerine konuşlanmış olan K 2 ve K 3 noktalarına akşam saatlerinde bir grup PKK'lı tarafından uzun namlulu silahlarla taciz ateşinde bulunuldu. Taciz ateşine Polis Özel Harekat timlerin anında karşılık vermesi üzerine PKK'lılar ormanlık alana kaçtı. Polis özel harekat timleri, PKK'lıların yakalanması amacıyla bölgede operasyon başlattı. BİTLİS'TE TACİZ ATEŞİ Terör Örgütü PKK'lı bir grup terörist Bitlis – Diyarbakır karayolunun 20. kilometresinde bulunan Buzlupınar mevkiinde askeri araca taciz ateşi açması sonucu 1'asker ve 4 korucu yaralandı. Alınan bilgilere göre askeri araçların geçişi sırasında PKK'lı bir grup terörist tarafından askeri araçlara taciz ateşi açıldı. Çıkan çatışmada 4 köy korucusu ve 1 asker yaralandı. Yaralılar Bitlis Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Öte yandan bölgeye çok sayıda güvenlik gücü sevkedildi. Çatışmaların devam ettiği öğrenildi. Van'dan Hakkari yönüne gitmekte olan 10 araçlık askeri konvoya, Van'a 5 kilometre uzaklıkta bulunan Kurubaş Köyü yakınlarında saat 20.00 sıralarında bir düğünde bulunanlar tarafından taşlı saldırı yapıldı. Saldırıda konvoyun güvenliğini sağlayan araçta bulunan 3 asker hafif şekilde yaralandı. Yaralılar olay yerine çağrılan ambulansta tedavi edilirken, çok sayıda polis olay yerine sevk edildi. Yaralıların tedavisinin ardından konvoy yoluna devam ederken, polis taşlı saldırıyı yapan şüphelileri arıyor.Terör örgütü mensuplarınca Ortakapı köyündeki askeri birliğe düzenlenen saldırıda 3 geçici köy korucusu şehit oldu, 1 asker ile 3 korucu yaralandı.Bitlis Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Bitlis-Diyarbakır karayolu üzerindeki Ortakapı köyü yakınlarında konuşlu bulunan askeri birliğe terör örgütü mensuplarınca akşam saatlerinde saldırıda bulunulduğu belirtildi. Açıklamada, saldırıda geçici köy korucularından Mehmetcan Yeşildağ, Mehmet Reşit Aysal ve İzzetin Bal'ın şehit olduğu, Hatay nüfusuna kayıtlı er Ali Güreşçi ile korucular Vahdettin Kırmızızambak, Ücret Kırmızızambak ve Hilmi Özgen'in yaralandığı kaydedildi. Bitlis Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralıların tedavi altına alındığı ifade edilen açıklamada, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin yakalanması için bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldığı belirtildi. Bu arada, köy korucularının saldırıda yaralandığını haber alan ve Bitlis Devlet Hastanesi önüne gelen yakınları, yaralıları görmek için hastaneye girmek isteyince güvenlik görevlileri ile aralarında kısa süreli gerginlik yaşandı.
Hakkari'de teröristlerin yola döşediği mayın patladı, 3 polis şehit oldu. Bitlis'de ise karakola saldırıda 3 korucu şehit düştü.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: 11 bin 512 seçmenin 55 sandıkta oy kullandığı Sincik ilçesinde kesin olmayan sonuçlara göre oyların yüzde 94,50'sini Recep Tayyip Erdoğan aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, Sincik Belediye Başkanı Mehmet Korkut'u telefonla arayarak seçim sonuçları hakkında bilgi alarak, halka selamlarını iletti. Korkut, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kendisini telefonla aradığını ve Sincik halkına teşekkür ettiğini sosyal medya hesabından duyurdu.
Adıyaman'ın Sincik İlçesinde, kesin olmayan sonuçlara göre cumhurbaşkanlığı oylarının yüzde 94,5'ini Recep Tayyip Erdoğan aldı. Sincik Belediye Başkanı Mehmet Korkut, sosyal medya hesabından Erdoğan'ın kendisini telefonla arayarak sonuçtan dolayı ilçe sakinlerine teşekkür ettiği paylaşımını yaptı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: 'Yılın en başarılı yöneticisi' ödülüne layık görülen Serdal Adalı, Adanaspor'dan kiraladıkları Ersan Gülüm hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Adanaspor Başkanı Bayram Akgul'ün 40 yıllık arkadaşı olduğunu belirten Adalı, 'Ancak ne yapsam bir türlü olmuyor, ikna edemiyorum. Çünkü biz ne versek rakiplerimiz Adana'ya bizim verdiğimizden 1 milyon euro fazlasını teklif ediyor' diye serzenişte bulundu. Beşiktaş'ın başarılı stoper için ezeli rakibi F.Bahçe ile çekiştiği biliniyor. CUMARTESİ GÜNÜ DÖNÜYOR Ziraat Türkiye Kupası'nda Trabzonspor ile yapılan maçta sakatlanan ve tedavisine Avustralya'da devam eden Ersan Adem Gülüm'ün 26 Mart Cumartesi günü İstanbul'a döneceği açıklandı. Sakatlığı nedeniyle Avustralya'da ameliyat olan, geçirdiği operasyonun ardından tedavisine bu ülkede devam edilen siyah-beyazlı futbolcunun, cumartesi günü Türkiye'ye dönerek, tedavi ve çalışmalarını İstanbul'da sürdüreceği bildirildi. ZÜLFİKAROĞLU İÇİN Salondaki taraftarların 'Transferin kralı Serdal Adalı' diye tezahüratta bulunduğu Asbaşkan, 'Bu benim aldığım ilk ödül. Başta başkanım olmak üzere bu ödülü yönetim kurulumuz ve transfer komitesindeki arkadaşım Zülfikaroğlu adına alıyorum' dedi. Öğrenciler, daha sonra Adalı'ya 'Adalı bize Messi'yi al' diye de tezahüratta bulundu.
Fenerbahçe ve Beşiktaş sezon bitmeden Ersan Güllüm için kapıştı. Beşiktaşlı yönetici Serdal Adalı rakiplerine üstü kapalı çıkıştı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: AÖF vize sınav sonuçları sonuc.anadolu.edur. tr adresinden açıklanacak. Sınav sonuçlarının önümüzdeki hafta açıklanması bekleniyor. Öğrenciler sınav sonuçlarını T.C numaraları ile sonuç sorgulama ekranından öğrenebilecek. AÖF final sınavı ise seçimler dolayısıyla 23-24 mayıs tarihlerinde yapılacak. AÖF ÖĞRENCİLERİNE E-BÜLTEN HİZMETİ Prof. Dr. Güney, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi öğrencilerine yönelik e-bülten uygulaması başlattıklarını da kaydetti. "Bu bültende, açıköğretim sistemindeki yeniliklerden yapılan çalışmalara kadar birçok haber yer alıyor" diyen Güney, şöyle devam etti: "9 sayfalık bültenimizi öğrencilerimize e-mail yoluyla gönderiyoruz ve ilk bültenimizi gönderdik. Açıköğretim sisteminden haberdar olmak isteyen öğrencilerimiz buradan merak ettikleri haberlere kolaylıkla ulaşabilirler. Öğrencilerimiz lütfen e-mail'lerindeki e-bültenleri okusunlar." Güney, e-bülten'in öğrencilere şuan için 1 ayda bir, ilerleyen zamanlarda ise 15 günde bir gönderileceğini de aktararak, öğrencilerden "@anadolu.edu.tr" uzantılı mail adreslerini aktif kullanmalarını istedi. AÖF SINAV TARİHLERİNE YENİ AYAR 7 Haziran'da yapılacak genel seçimler AÖF sınav tarihlerini etkiledi. Yeniden AÖF sınav tarihlerine göre final sınavları Haziran ayından Mayıs ayına alındı. Finaller 23-24 Mayıs'ta gerçekleştirilecek. AÖF Bahar dönemi sınavlarında değişikliğe gidildi. AÖF sitesinden yapılan resmi duyuruya göre 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri nedeniyle Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakültelerinin akademik takviminde değişiklik yapıldı. Yeni sınav takvimine göre Bahar Dönemi Ara sınavları 25-26 Nisan'dan 18-19 Nisan'a çekildi. Bahar Dönemi finalleri ise 6-7 Haziran'dan 23-24 Mayıs tarihine alındı. Seçim nedeniyle kayıt yenileme tarihlerinde de değişikliğe gidildi. Anadolu Üniversitesi (AÜ) Açıköğretim Fakültesi (AÖF) Bahar Dönemi Akademik Takviminde, 7 Haziran'da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi dolayısıyla değişiklik yapıldı. Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada, seçimler nedeniyle İktisat ve İşletme Fakültelerinin akademik takviminde değişikliğe gidildiği bildirildi. Bahar dönemi kayıt yenileme, ekle-sil internet başvuru ve kayıt tarihlerinin 23 Şubat-4 Mart, mazeretli kayıt süresinin ise 3-4 Mart olarak belirlendiği duyurulan açıklamada, "Af kapsamında kayıt 23 Şubat-1 Mart, mazeretli kayıt 28 Şubat-1 Mart, af ders ekleme 3-4 Mart, af ders ekleme mazeretli kayıtlar 4 Mart'a yapılacak. Bahar dönemi ara sınavı 18-19 Nisan, dönem sonu sınavı 23-24 Mayıs, tek ders sınavı ise 27 Haziran'da gerçekleştirilecek" ifadesi kullanıldı. SINAVA GİRMEK İÇİN BUNLAR ŞART Sınav Giriş Belgesi Öğrenci Kimlik/Tanıtım Kartı veya Sınavda Geçerli Öğrenci Kimlik Belgesi (Öğrenci kimlik/tanıtım kartını kaybeden öğrencilere kimlik veya tanıtım kartları hazırlanıncaya kadar sadece sınavlarda kullanılmak üzere fotoğraflı Sınavda Geçerli Öğrenci Kimlik Belgesi verilmektedir. Kimlik/tanıtım kartı başvurusu yapmayan öğrencilere bu belge verilmeyecektir.) Fotoğraflı ve Onaylı Özel Kimlik Belgesi (Nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesi (muvazzaf askerler hariç), Türk vatandaşlığından izin ile ayrılanlar ve bunların kanuni mirasçılarına ait pembe/mavi kartlar) Sınava giriş için gerekli bu üç belgeden biri bile eksik olsa öğrenci sınava alınmaz! Öğrenciler, Sınav Giriş Belgesini http://aof.anadolu.edu.tr adresinin Öğrenci Girişi bölümüne TCKN ve şifreleri ile giriş yaptıkları öğrenci sayfalarından veya AÖF Bürolarından alabilirler. AÖF'nin resmi sistesinden çok önemli bir duyuru yayınlandı. Af başvurusu ve kayıt duyurusuna göre aftan yararlanmak isteyen öğrenciler için yol haritası verildi. İşte o duyurunun detayları: AÇIKÖĞRETİM , İKTİSAT, İŞLETME FAKÜLTELERİ 6569 SAYILI KANUN KAPSAMINDA AF BAŞVURU VE KAYIT DUYURUSU 26 Kasım 2014 tarih ve 29187 sayılı Resmi gazete’de yayımlanan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 2547 Sayılı Kanuna, 6569 Sayılı Kanunun 32. Maddesi ile eklenen Geçici 68. Maddesinde “Yükseköğretim kurumlarından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ilişiği kesilen öğrenciler, ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde başvuruda bulunmaları halinde geçici 58 inci maddede yer alan esaslara göre, ilgili yükseköğretim kurumunda açılmış program ve ders var ise takip eden eğitim-öğretim yarıyılında, yoksa takip eden eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler.” denilmektedir. AÖF 2015 SINAV TARİHLERİ: Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı 24 - 25 Ocak 2015 Bahar Dönemi Ara Sınavı 25 - 26 Nisan 2015 Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı 23-24 Mayıs 2015 2014-2015 Tek Ders Sınavı 12 Temmuz 2015 SINAV GEÇME NOTLARI 84 – 100 AA 4,00 Geçti 77 – 83 AB 3,70 Geçti 71 – 76 BA 3,30 Geçti 66 – 70 BB 3,00 Geçti 61 – 65 BC 2,70 Geçti 56 – 60 CB 2,30 Geçti 50 – 55 CC 2,00 Geçti 46 – 49 CD 1,70 Ortalamaya Bazlı Geçti 40 – 45 DC 1,30 Ortalamaya Bazlı Geçti 33 – 39 DD 1,00 Ortalamaya Bazlı Geçti 0 – 32 FF 0,00 Kaldı AÖF SORU VE CEVAPLARI 2001 yılından bu yana AÖF sınav soru ve cevaplarını e-Kitap formatında öğrencilere paylaşıyor. Bu yıl da önceki yıllarda olduğu gibi AÖF soru ve cevapları Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sınav Yayınlama Sistemi üzerinden öğrencilerle paylaşıldı. Öğrenciler T.C. Kimlik Numaraları ve şifrelerini kullanarak sisteme girip hem bu yıl ki, hem de geçmiş yıllardaki sorulara erişebiliyorlar. AÖF SINAV SORU VE CEVAPLARINA NASIL ULAŞILIR? Anadolu Üniversitesi İktisat, İşletme ve Açıköğretim Fakülteleri 2001 yılından bu yana sınav soruları ve cevap anahtarları e-Kitap biçiminde yayınlanmaktadır. Öğrenciler TC kimlik numarasıyla oturum açarak (Açıköğretim Fakültesi oturum açma sayfası: için tıklayınız) "Fakülte" başlığından "Sınav Soruları" seçeneğine, "Bölüm" başlığından öğretim yılını, "Ders" başlığından istenen sınavı seçerek sınav sorularına erişebilirler. Eğer Açıköğretim sistemiyle öğrenim gören Açıköğretim Fakültesi, İşletme Fakültesi ve İktisat Fakültesi öğrencisi iseniz, "T.C. Kimlik Numaranız" ile e-Öğrenme Portalına oturum açabilirsiniz. ŞİFRE EZİYETİ BİTTİ Öğrencilerden gelen talepler doğrultusunda harekete geçen üniversite yönetimi, öğrencilerin unuttukları şifrelerini saniyeler içinde alabilmesinin çözümünü buldu. AÖF'lü öğrenciler, şifrelerini almak için; "ogrenci.anadolu.edu.tr" adresinden "şifremi unuttum" linkine tıklıyor. Bu linke tıklayan öğrenciler, önlerine gelen sayfaya TC kimlik numaralarını giriyor ve şifreleri, sistemde kayıtlı olan cep telefonu numaralarına veya e-mail adreslerine saniyeler içinde geliyor. Yaklaşık 1,5 milyon öğrenci tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanan uygulama hakkında açıklamalarda bulunan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi'nden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yücel Güney, yeni uygulamayla birlikte öğrencilerin unuttukları şifrelerini kolaylıkla alabildiğini bildirdi. "Çağrı merkezlerindeki yoğunluğun nedenini araştırdığımız da şöyle bir sonuca ulaştık" diyen Güney, "Öğrencilerimiz şifrelerini unutuyorlar. Şifreleri unuttuklarında da şifreleri çağrı merkezlerinden almaya çalışıyorlar. Böyle olunca da çağrı merkezleri önemli sorulara cevap veremeyip şifre veren bir yere doğru gitmeye başlamış ve yoğunluğun en önemli nedeni "şifre vermek" olmuş. Biz de bunun üzerine bir çalışma başlattık. Arkadaşlarımız bu çalışmayı bitirdiler ve uygulamaya da koydular" dedi. AÖF bahar dönemi final sınav tarihleri değişti. AÖF bahar dönemi vize sınavı 18-19 Nisan 2015 tarihleri arasında yapılacak. Bahar dönemi final sınavı 7 Haziran seçimleri sebebiyle tarihinden 23-24 Mayıs tarihlerine alındı. AÖF sınav giriş belgesi için anadolu.edu.tr adresine girip sınav giriş belgesini indirebilirsiniz. "ÖĞRENCİLERİMİZ HEM SMS HEM DE MAİL YOLUYLA ŞİFRELERİNE ULAŞABİLİYOR" Öğrencilerin artık hem SMS hem de mail yoluyla şifrelerini elde edebildiklerini de anlatan Prof. Dr. Güney, şöyle devam etti: "Bizim web sayfamızda şifre için bir linkimiz var. Öğrenciler buraya TC kimlik numaralarını girdiklerinde kendilerinin sistemde kayıtlı cep telefon numaralarına veya kayıt esnasında verdilerse ikinci mail adreslerine şifreleri geliyor. Ayrıca öğrencilerimiz, bu sene cep telefonları ve tablet bilgisayarlar için uygulamaya konulan "Anadolu Mobil" uygulamasından da bu işlemi gerçekleştirebilirler. Yani öğrencilerimiz artık hem SMS hem de mail yoluyla şifrelerine geliştirilen bu sistem sayesinde çağrı merkezlerini aramadan, bürolara gitmeden kolaylıkla ulaşabiliyorlar." Prof. Dr. Güney, cep telefon numaraları ve mail adresleri sistemde kayıtlı olmayan öğrencilerin bürolara giderek kısa bir süre içinde bu sorunu halledebileceklerini de sözlerine ekledi. MOBİL KOLAYLIĞI Anadolu Üniversitesi (AÜ) Açıköğretim Fakültesi (AÖF), hayata geçirdiği "Anadolu Mobil" adlı projesiyle yaklaşık 1,5 milyon öğrencisine evde, işte, otobüste hatta yürürken bile ders çalışma imkanı sunuyor. Yeni akademik yılla beraber hayata geçirilen "Anadolu Mobil" projesi kapsamında kayıt esnasında verilecek kartların üzerindeki karekodu telefonlarına veya tablet bilgisayarlarına tanıtan öğrenciler, Açıköğretim Sistemi'nde bulunan ders kitaplarına, sesli kitaplara, deneme sınavlarına, sınav sorumluluk ünitelerine, sınav giriş belgelerine ve tüm sınav sonuçlarına ulaşabilecekler. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi'nden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yücel Güney, yeni kayıt dönemiyle yeni bir uygulama başlattıklarını belirterek, öğrencilerin artık smart telefonlarda ve tablet bilgisayarda bütün açıköğretim sisteminden yararlanabileceği bir ortam, bir ara yüz oluşturulduğunu söyledi. Projeyle beraber açıköğretim sisteminin mobil bir duruma geldiğini anlatan Güney, "Kayıtlarda öğrencilerimize bir kitap ayraç kartı verilecek. O kartın üzerinde bir karekod var. O karekodu kendi smart telefonlarına, tabletlerine aktardıklarında ders çalışabilecekler, sınav notlarını görebilecekler, sınav yerlerine ulaşabilecekler, e-ders malzemelerine de ulaşabilecekler. Öğrencilerimiz için artık çalışma mekanı bilgisayar başları değil. Yolda, otobüste internetin bulunduğu her ortamda ders çalışma başta olmak üzere açıköğretim sisteminin tüm imkanlarından faydalanabilecekler. Açıköğretim sistemi böylece mobil bir duruma da gelmiş olacak. Kayıt döneminde bütün arkadaşlarımıza bu kartları vereceğiz ve onlardan bu uygulamayı kullanmalarını bekliyoruz" dedi. Prof. Dr. Güney, yeni hayata geçirilen "Anadolu Mobil" projesinin içerisinde bulunan uygulamalardan deneme sınavları hariç diğerlerinin tam anlamıyla faal olduğunu, deneme sınavları uygulamasının da 1 aya kadar tamamen hazır hale geleceğini de kaydetti. "ÖĞRENCİLERİMİZ BİZE SOSYAL MEDYADAN ULAŞSINLAR" "Öğrencilerimizden sosyal medyayı kullanmalarını çok istiyoruz" diyen Prof. Dr. Güney, şöyle devam etti: "Yani bize çağrı merkezleri vasıtasıyla ulaşabilirler ama biz öğrencilerimizden daha çok bize sosyal medyayı kullanarak ulaşmalarını istiyoruz. Lütfen öğrencilerimiz sorularını bize sosyal medya üzerinden sorsunlar çünkü burada bir ekip onların cevaplarını verecek. Dışarıdan, farklı yerlerden, farklı kanallardan bilgiye ulaşmasınlar. Çağrı merkezlerinden önce facebook ve twitter adreslerimizden bize ulaşırlarsa en doğru bilgiye çok hızlı bir şekilde ulaşacaklarının garantisini verebiliriz." AÖF bahar dönemi final sınav tarihleri değişti. AÖF bahar dönemi vize sınavı 18-19 Nisan 2015 tarihleri arasında yapılacak. Bahar dönemi final sınavı 7 Haziran seçimleri sebebiyle tarihinden 23-24 Mayıs tarihlerine alındı. AÖF sınav giriş belgesi için anadolu.edu.tr adresine girip sınav giriş belgesini indirebilirsiniz.
AÖF sınav sonuçları ne zaman açıklanacak? aöf vize sınavına gören öğrenciler sınav sonuçlarını anadolu.edu.tr'den T.C numaraları ile sorgulayabilecek.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Ankara'nın Beypazarı ilçesinde cinnet getiren yaşlı adam, eşini bıçaklayarak öldürdükten sonra intihar etti. Olay, öğle saatlerinde 3 çocuk sahibi Kaya çiftinin evinde meydana geldi. Çiftçi emeklisi Hüseyin Kaya ile eşi Feride Kaya arasında bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Hüseyin Kaya, tartışma sırasında eşini bıçaklayarak öldürdü. Hüseyin Kaya daha sonra kendini samanlıkta iple tavana asarak, yaşamına son verdi. İhbar üzerine köye jandarma ekipleri sevk edildi. Kaya çiftinin cansız bedenleri savcının incelemesinin ardından Beypazarı Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Cesetlerin otopsi için Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderileceği öğrenildi.
ANKARA'nın Beypazarı ilçesine bağlı Duday köyünde Hüseyin Kaya (75), 54 yıllık eşi Feride Kaya'yı (73) bıçaklayarak öldürdükten sonra yaşamına son verdi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: ''Tahşiyeciler'' grubuna yönelik kumpas soruşturması kapsamında, hakkında gözaltı kararı alınan 20 polisten 11'i yakalandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen ''Tahşiyeciler'' grubuna yönelik kumpas soruşturmasının ikinci dalgasında, ''suç ve delil uydurdukları'', ''şüphelilere kumpas kurdukları'' iddiasıyla haklarında gözaltı kararı alınan 20 polisin yakalanması için polis ekipleri sabah saatlerinde operasyon düzenledi. İstanbul merkezli 15 ilde yapılan operasyonlarda, aralarında rütbelilerin de bulunduğu 11 polis yakalandı. Hakkında gözaltı kararı bulunan diğer polislerin yakalanması için çalışmaların sürdüğü bildirildi. SORUŞTURMANIN GEÇMİŞİ Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mehmet Nuri Turan'ın şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca başlatılan soruşturma kapsamında 2014'ün aralık ayında operasyon düzenlenmişti. Bu kapsamda, 2009 yılında ''Tahşiyeciler'' grubuna yönelik düzenlenen operasyonda, ''suç ve delil uydurdukları'', "şüphelilere kumpas kurdukları" iddia edilen 31 kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, gazeteci Nuh Gönültaş, Sungurlar dizisinin yapımcısı Salih Asan, Sungurlar dizisinin yönetmeni Engin Koç, Tek Türkiye dizisinin senaristi Ali Kara, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Tufan Ergüder'in de arasında bulunduğu 31 kişi yakalanmış, şüphelilerden Karaca'nın da aralarında yer aldığı 4 kişi tutuklanmıştı. Soruşturma kapsamında, Fetullah Gülen hakkında da tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştı. Daha sonra bu soruşturma kapsamında, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ile dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in de aralarında bulunduğu 5 kişi daha tutuklanmıştı. ''Tahşiyeciler'' grubuna yönelik kumpas soruşturmasının ikinci dalgasında, ''suç ve delil uydurdukları'', ''kumpas kurdukları'' iddia edilen 20 polis hakkında bu sabah gözaltı kararı alınmıştı.
Tahşiyeciler soruşturmasından son dakika kararı... İstanbul dahil 15 ilde 20 polis hakkında gözaltı kararı verildi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Cina köyündeki sivil savunma yetkililerinden Yahya Cevad, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Rus uçağı olduğunu tahmin ettiğimiz bir savaş uçağı Halep'in Etarib ilçesi yakınlarındaki Cina köyünde namaz esansında bir camiyi bombaladı.'' dedi. Cevad, saldırı sonucu onlarca kişinin yaralandığını, enkaz altından çıkartılan ölü sayısının 24'ten 58'e yükseldiğini belirterek, ''Sivil savunma ekipleri saldırıya maruz kalan caminin enkazı altında kalanlara ulaşmaya çalışıyor. Camide 200 ila 300 arasında kişi vardı.'' diye konuştu.
Suriye'nin Halep kentinin batısındaki Etarib ilçesine bağlı Cina köyünde bir camiye yatsı namazı vakti düzenlenen hava saldırısı sonucu ölen sivillerin sayısı artıyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Milli Eğitim Bakanlığı 2012 yılında yapılan Özürlü Memur Seçme Sınav'na (ÖMSS) katılan adaylar arasından puan üstünlüğüne göre, 200 engelli öğretmen alımı yapılacağını duyurdu. Başvurular ise 3-07 Mart tarihleri arasında http://mebbis.meb.gov.tr adresinden yapılacak. Adaylardan diploma veya öğrenim durumu, pedagojik formasyon ve 2012 yılı ÖMSS sonuç belgesi ile özürlü sağlık kurulu raporu istenecek. Ayrıca herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunda devlet memuru olarak çalışıp çalışmadığına yönelik beyanları alınacak. Çalışanlar ise görev yaptıkları kurumdan muvafakat belgesine sahip olacaklar. Bakanlığın internet sitesinde yer alan duyuruya göre, adaylardan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde belirtilen genel şartlar yanında 6 Mayıs 2010 tarihli ve 27573 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nde belirtilen özel şartlar aranacak. BAŞVURULARDA NASIL BİR YOL İZLENECEK? Başvurular http://mebbis.meb.gov.tr veya http://ikgm.meb.gov.tr adreslerinde yer alan elektronik başvuru formunu doldurularak yapılacak. Formun çıktısını, istenilen belgeler ile birlikte il milli eğitim müdürlüklerine onaylattırılacak. Geçerli başvuru sahibi adaylar, ÖMSS puanı üstünlüğüne göre sıralanacak, alanlar itibariyle belirlenen kontenjanlara yerleştirmeler ÖMSS puanı üstünlüğüne göre yapılacak.
Milli Eğitim Bakanlığı, 200 engelli öğretmen alımı yapacak. Başvurular için takvim ise belli oldu. İşte engelli öğretmen alımının detayları...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: "Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra önceki gün başladı. Duruşmanın 3. gününde savunma yapan Ahmet Şık, savunmasını "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" diyerek bitirdi. İşte Ahmet Şık'ın savunmasının tam metni: Sözlerime 3 yıl önce, 2014’te yayımlanan ‘Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda’ isimli kitabımın önsözünden bir alıntıyla başlayacağım. AKP ve Gülen Cemaati arasındaki mafyatik iktidar ortaklığının nasıl dağıldığını anlatan bu inceleme-araştırma kitabımın önsözü şöyle başlıyor: “Türkiye’yi siyasal ve toplumsal olarak beraber dönüştüren iki güç olan AKP ile Gülen Cemaati’nin birlikteliği ve yancı desteğiyle sürdürülen, adına iktidar denilen kanalizasyon patladı. ‘Yeni Türkiye’ denilen garabeti inşa eden, amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu Makyavelist bir anlayışın hakim olduğu iki güç; AKP ve Cemaat ayrıştı. Her ikisi de sistemin ve toplumun demokratikleşmesini değil, kendi otoritesini hakim güç kılmak üzerinden, içinde örgütlenmeye çalıştıkları devleti ele geçirmek isteyen güç odakları. Uzun vadede söz sahibi tek güç olacaklarını düşündükleri devletin otoritesine bağlılığı sarsılmaz kılmaya çalışan bir anlayışa sahip bu iki odak, gördük ki bir yandan ortak düşmanlarla mücadele ederlerken öte yandan birbirlerini yok etmeye dönük hamleler için malzeme biriktirmişler. Bu malzemelerin kullanılacağı günün yaklaştığı, kanalizasyondaki pis kokunun uzun süredir dışarıya yayılmasından belliydi. Medya köşelerinden yapılan tehditler, el altından yapılan tasfiyeler, zaman zaman sızdırılan telefon konuşmaları, hukuksuzluk üzerine kurulu polis-yargı operasyonlarının, ortak düşmanlardan sonra iktidar bileşenlerini hedef alması yaşanacakların işaretiydi. "SADECE DEVLETİN SAHİBİ KİM OLACAK DİYE SAVAŞILIYOR" Ortalıkta yok edilecek düşman kalmadığına kanaat getirince, devletin sahibinin kim olacağı kavgasına tutuşarak birbirlerini hedef aldılar. Evet ortalığı pislik götürdü, götürüyor. Görünen o ki bir süre daha böyle olacak. Dinin, etik değerlerin alet edildiği bu savaşta tarafların ihtiyaçlarını karşılayan yalanlar, tarafları nezdinde gerçeklerden daha itibarlı. Bu yüzden yapılan savunmalara kimse aldanmasın. Bu savaş, ne demokrasi ve temiz toplum ne de birilerinin iddia ettiği gibi barış ya da sivilleşme için yaşanıyor. Sadece devletin sahibi kim olacak diye savaşılıyor.” Bu satırlar yayımlandıktan sonra, AKP ve Gülen Cemaati arasındaki savaş daha da şiddetlendi. 2007’deki Ergenekon soruşturmalarıyla başlayan sahte bir tarih yazımı sürecinin iktidar ve suç ortaklarının devletin ve ülkenin yağmalanmasında kimin daha çok pay alacağıyla ilgili savaş bir darbe kalkışmasına kadar uzandı. 15 Temmuz 2016’da 250 insanın katledildiği kanlı bir kalkışma yaşandı. Tek failinin Gülen Cemaati olduğuna inanmamız istenen bu kalkışmanın hükümet tarafından önceden bilindiğine yönelik ciddi kuşkular var. Üzerinden bir yıl geçtiği ve çok sayıda soruşturma açılmasına rağmen kuşkular azalmak yerine giderek arttı. İhtiyaç duyulan ‘Kontrollü Kaos’ için yol verildiği zannına kapılmamıza neden olan birçok emaresiyle karanlıkta kalması istenen 15 Temmuz Darbesi son 10 yıla yayılan sahte tarih yazımının da en önemli kilometre taşı oldu. İçinde sıklıkla geçen “demokratikleşme-sivilleşme” sözcükleriyle, yalanlarla kurgulanmış bu sahteliğin tek gerçeği ise darbecilerin katlettiği insanlar oldu. "KONTROLLÜ KAOS" DEMEMİZ BOŞA DEĞİL Darbenin karanlıkta bırakılmak istenen yanlarına dair sorular sormamız, ‘Kontrollü Kaos’ dememiz boşa değil. Kalkışmanın hedefindeki kişi Recep Tayyip Erdoğan henüz ülke kan gölünün ortasındayken niyetini açık eden cümleyi ağzından kaçırmış, “Bu darbe bize Allah’ın bir lütfudur” demişti. Lütuf denilerek kastedilenin ne olduğunu hep birlikte gördük, yaşadık, yaşıyoruz. Hakikati dile getirenlerin, suç düzenine itiraz edenlerin, gasp edilen haklarını talep edenlerin seslerinin kısılıp boğulmaya çalışıldığı ve giderek koyulaşan karanlık günlerden geçiyoruz. Kısaca özetlemekte fayda var. Darbe engellenmesine engellendi ama ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile temel hak ve özgürlüklerin tümü askıya alındı. Onbinlerce insan ‘Darbecilik-FETÖ’cülük’ suçlamasıyla gözaltına alındı, 50 binden fazlası tutuklandı. İşkencelerden geçirilenler oldu. Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) devletin ve toplumun Türk-İslamcı bir biçimde dizaynına hız verildi. ‘Bizden olanlar - olmayanlar’ ayrımının tek ölçüt kabul edildiği kuşkularını haklı çıkaran uygulamalarla kamudan tasfiyeler başlatıldı. 110 binden fazla kamu görevlisi ihraç edildi. Güvenlik, yargı, eğitim gibi devletin temel organları başta olmak üzere kamuda doğan boşluk liyakatin değil biat etmenin temel alınmasıyla AKP kadrolarınca dolduruldu. Yıllarca öğrenci yetiştirmiş bilim insanları, öğretmenler bir anda ‘terörist’ olduklarına hükmedilerek işsiz bırakıldılar. Hakkı olanı geri almak için mücadelesini açlık greviyle sürdürenlere dahi yanıt hapishane oldu. Fiili olarak ortadan kalkmış olan güçler ayrılığı prensibini resmi olarak da ortadan kaldıracak düzenlemelerin yolu OHAL koşullarında, sandık güvenliği olmadan yapılan şaibeli bir referandumla açıldı. Türkiye’de her zaman sorunlu olan, istisnai örneklerle varlığını kanıtlamaya çalışan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, kendilerini iktidarın menfaatlerine memur tayin eden hakim-savcılar eliyle tamamen ortadan kalktı. Tutuklama terörüyle gasp edilen kişi özgürlüğünün ihlali, geçerli 6 milyon oy sahibinin iradesini temsil eden Meclis’in üçüncü büyük partisine de uzandı. HDP’nin eş genel başkanları, milletvekilleri ve yine seçilerek göreve gelmiş birçok belediye başkanı esir edildi. Ve hatta bu tutuklamaların yolunu açan düzenlenmeyi “teröristleri koruyorlar” tezviratı yapılacak korkusuyla onaylayan ana muhalefet partisi CHP’nin bir vekiline kadar vardı tutuklamalar. Bir çok sivil toplum örgütü kapatıldı. Hak savunucuları tutuklandı. Onlarca şirkete el konuldu. Darbenin engellenip demokrasinin taçlandırıldığı söylenen ülkede yazılı, görsel, işitsel yayın yapan onlarca medya organı kapatıldı. Soruşturma, dava, tutuklama tehditleri ve ekonomik baskılara rağmen hâlâ direnmeye çalışan birkaç gazete ve bir avuç gazeteciyi saymazsak hakikati perdelemeden yayın yapan tek bir medya organı ve gazeteci kalmadı. 150’den fazla gazeteci de hapislere tıkılınca Türkiye yeniden ‘dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi’ ünvanına kavuştu. Öyle ki; Türkiye tek başına, diğer bütün ülkelerin hapishanelerinde tutulan gazetecilerin toplamından daha fazla esire sahip konumunda. HAPİSTE OLMADIĞI HALDE TUTUKLU OLAN GAZETECİLER Hapiste olmadığı halde tutuklu bulunan, yani sansür ve otosansür kıskacındaki gazetecileri de listeye eklediğimizde tablo daha da karamsar bir hal alıyor. Sansürün koyu gölgesi nedeniyle farklı sermaye gruplarının sahipliğinde yayın yapan çok sayıda medya organı bulunmasına rağmen tek sesli yayıncılık anlayışı tüm ülkeye hakim olmuş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan uykusunda konuşsa canlı yayın yapmak zorunda olan televizyon kanallarında, iktidar komiserleri olmadan siyasal program yapmak da yasak. Medyanın durumu böyle olunca, siyasal eleştiri mecrası olarak sadece sosyal medya araçları kalmış oldu. Eğer erişim engellenmemişse, eğer internet devlet sansürüyle kesilmemişse, eğer AKP’nin kadrolu internet trolleri ve muhbir vatandaşlarının ve savcılarının hoşuna gitmeyecek şeyler yazmamışsanız eleştiri hakkınızı kullanmanın önünde bir engel yok. Ancak, bu hakkınızı kullandığınızı için tutuklanmayacağınızın garantisi de yok. "15 TEMMUZ'DA DARBE ENGELENDİ AMA CUNTA İKTİDAR OLDU" Engellenmiş bir darbe kalkışması sonrasında memleketin içerisinde bulunduğu karamsar tablonun kısa özeti böyle. Aslında bu kadar laf kalabalığını tek bir cümleye sığdırmak da mümkün: 15 Temmuz’da darbe engellendi ama cunta iktidar oldu. Darbe kalkışmasından sonra hazırlanan iddianamelerde Gülen Cemaati’nin amacı şöyle anlatılıyor: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm Anayasal kurumları olan Yasama, Yürütme ve Yargı erklerini ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ’nün ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek; oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasi gücü yönetmek.” Bir lütuf olarak görülen kanlı bir kalkışmadan bugüne uzanan süreçte ortaya çıkan, biraz önce özetlediğimiz tabloya baktığımızda, iddianamelerde anlatılan bu amacın gerçekleşmediğini kim söyleyebilir? Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm Anayasal kurumları olan Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri ele geçirilmedi mi? OHAL ve KHK’ler aracılığıyla devleti, toplumu ve fertleri kendi ideolojileri ve menfaatleri doğrultusunda dizayn etmeye çalışmıyorlar mı? Devleti ve ülkenin kaynaklarını talan etme niyet ve kararlılığında, oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasi gücü yönetmeye çalışmıyorlar mı? İşte bu nedenlerle Gülen Cemaati’nin en büyük yenilgisi olan 15 Temmuz Kalkışması, aynı zamanda en büyük zaferidir. Çünkü, Fethullah Gülen’in idealize ettiği devlet, toplum ve fert modeli 15 Temmuz kalkışması sonrasında hayata geçirilmiş oldu. İnşa süreci hızla devam eden ve demokrasinin yanında yer alan herkesin karşı çıkması gereken sistem kimin elinde olursa olsun, patenti Fethullah Gülen’dedir. Tam da bu nedenle Fethullah Gülen ve cemaati ne istediyse, Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti vermiştir. Şimdiyse, kanlı bir kalkışmanın ardındaki güçlerden birisi olduğu kuşku götürmez bir gerçek olan Gülen Cemaati’nin, FETÖ diye anılan bir canavara dönüşmesinde hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi davranıyorlar. Suçlu olduklarını söylemeyelim, gerçekleri anlatmayalım istiyorlar. Darbecilerce katledilenlerin kanlarını ucuz ve sığ bir siyasetin demagoji malzemesi yapıyorlar. Çünkü gücü elinde tutanların tek bir amacı var: Totaliter iktidarlarını her ne olursa olsun sürdürmek. Ve bunun için her türlü kötülüğü yapacak, herkesten vazgeçebilecek bir ruh halinde olacaklar. Uzun iktidar yolculukları, birlikte yola çıktıklarından birer birer vazgeçtiklerinin örnekleriyle dolu bir tarihi barındırıyor. İşlerinin bittiğini düşündüklerini, kullanım süresi dolanları, ihtiyaç kalmayanları geride bırakıp yollarına devam ettiler. Destekçilerinden, işbirlikçilerinden, suç ortaklarından ve hatta dava arkadaşlarından vazgeçtiler. Elbette kalanlara da, saflarına ekledikleri yeni kullanışlılara da sıra gelecek. KORKACAĞIMIZI, SUSACAĞIMIZI SANIYORLAR Medyanın neredeyse tamamını iktidarlarının borazanı haline getirenler, suçlarını ve kötü niyetlerini ortaya koymakta diretenleri ise hapsederek susturmaya çalışıyorlar. Korkacağımızı, susacağımızı sanıyorlar. Bir kez daha yanıldıklarını göstermek için anlatmaya devam edelim… 45 yıllık geçmişi bulunan Gülen Cemaati’nin, ilk 30 yılda tamamladığı devlet içindeki yatay örgütlenmesinin dikey bir gelişim seyri izlemesi ise son 15 yılda tamamlandı. İktidarına gayrı resmi ortak olduğu AKP hükümetinin sağladığı olanaklarla Gülen Cemaati’nin, adeta devleti kendisine paralel hale getirmek için önünde engel kalmadı. Cemaat, polis ve yargı teşkilatları ile ordudaki operasyonel birimlerde hayli güç biriktirmişti. AKP iktidarıyla birlikte stratejik mevki ve makamlara yerleşmek de zor olmadı. Sonrasında ise, ele geçirilmesi planlanan resmi ya da sivil tüm alanlardaki alternatif ve rakip olabilecek aktör, kişi ve kurumlar tasfiye edilerek, kendilerinin önceliklerini belirleyen bir nüfuz alanına kavuşmuş oldular. Doğru ifadesiyle söylersek, Gülen Cemaati’nin devlet ve toplum için en tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, “Ne istedilerse veren” ve “yaptığı yardımlar için af dileyerek” suçunu da itiraf eden Recep Tayyip Erdoğan ve 15 yıldır tek başına iktidar olan AKP’dir. Dolayısıyla 15 Temmuz kalkışmasının da sorumluları arasındadırlar. Birkaç somut örnekle açıklayacağım ancak öncesinde bir anımsatmada bulunmakta yarar var. Ergenekon ile başlayıp Balyoz, Askeri Casusluk ve başka birkaç soruşturma ile sürdürülen bir dizi kumpas davasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinden Gülen Cemaati mensubu olmayan çok sayıda subay tasfiye edildi. Tutuklanmaktan kurtulanların terfileri bile çeşitli haysiyet cellatlıklarıyla engellendi. O dönemde başbakan olan Erdoğan, kendisini bu davaların savcısı olarak ilan etmişti. AKP hükümeti de siyasal onay makamı olarak bir yandan hukuksuzluklara suç ortaklığı yaparken, öte yandan kumpasların faillerine yönelik eleştiri ve suçlamalara karşı da kendini siper etmişti. Şimdiyse, o dönemin suç ve günahlarının tüm yükünü Gülen Cemaati’nin sırtına yükleyerek kendi rollerini ve suçlarını gizlemeye çalışıyorlar. O dönemde cemaatin komplolarıyla hapsedilen, AKP-Cemaat ortaklığının medyadaki tetikçileri tarafından infaz edilmeye çalışılan çok sayıda kişi vardı. Bu kişilerden, aralarında gazetecilerin de olduğu bazılarının, AKP’nin suçlarının gizlenmesinin kolaylaştırıcısı/ortağı haline geldiğini, hatta bu dönemin haysiyet celladı olarak sahnede bulunduklarını da belirtmeden geçmeyelim. Konumuza dönersek, Gülen Cemaati söz konusu kumpas davalarıyla TSK’deki terfi listesi ve sırasını menfaatleri ve amaçları doğrultusunda şekillendirerek kendi mensuplarının önünü açmış oldu. TSK'DEKİ TASFİYEDE CEMAATİN YARDIMINA KOŞAN YİNE AKP OLDU, HEM DE ARALARINDAKİ SAVAŞ SÜRERKEN TSK’de Cemaat mensubu olmayan subaylar elbette bu davalarla saf dışı bırakılanlardan ibaret değildi. Kalanların saf dışı edilmesi için Cemaat’in yardımına koşan yine AKP hükümeti oldu. Hem de aralarındaki savaş sürerken. Bakalım neler olmuş… 2012 Mayıs’ında yapılan yasal değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirilmişti. Cemaat böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu. Kumpas davalarıyla yaratılan korku iklimi ve TSK’nin yaşadığı itibar kaybı nedeniyle istifalar yaşandı. Bu ilk yasal değişiklikten sonra gerçekleşen önemli bazı düzenlemeler ise ilginç bir şekilde AKP ve Cemaat arasındaki savaş başladıktan sonra yapılmıştı. AKP ve Gülen Cemaati arasındaki savaşı bir meydan muharebesine çeviren ve aralarındaki ilişkiyi onarılamaz biçimde koparan 17/25 Aralık 2013’teki yolsuzluk soruşturmalarıydı. Suriye iç savaşında rejim karşıtı olarak çarpışan bazı selefi cihatçı gruplara silah ve mühimmat yardımı yapıldığını kanıtlayan MİT TIR’ları operasyonları da bu süreçte gerçekleştirilmişti. İşte ilişkilerin böylesine kopuk olduğu bir dönemde bazı AKP milletvekillerinin talep, öneri ve oylarıyla gerçekleşen yasal değişiklerle TBMM’de askerlikle ilgili bazı düzenlemeler yapıldı. İlkin 11 Şubat 2014’te Meclis’in çoğunluk gücü olan AKP’nin benimsemesiyle yapılan düzenleme ile TSK’de terfiler 1 yıl öne çekildi. Böylece aralarında çok sayıda Cemaat mensubu olan 4 yıllık albaylar ve 3 yıllık generaller de terfi kapsamında Yüksek Askeri Şura’ya (YAŞ) dâhil edilmiş oldu. Düzenlemeyle aynı zamanda, Cemaat mensubu olmayan ve YAŞ kararlarında terfi alamayan generaller de bu şekilde emekli edilerek TSK dışına çıkarılmış olacaktı. İkinci değişiklik 2 ay sonra gerçekleşti. 12 Nisan 2014’te yürürlüğe giren TSK Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği’yle ordudan ihraçları değerlendirmek üzere yeni Yüksek Disiplin Kurulları oluşturuldu. Bu kurulların çalışma esaslarını belirleyen Subay Sicil Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik, irticai faaliyetler nedeniyle TSK’den ihraçların önünü kesiyordu. Bir diğer değişiklik 37 AKP’li vekil tarafından 30 Aralık 2015’te Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Bu kanun değişikliğiyle, albaylıktan generalliğe terfi için bekleme süresi 4 yıla indirilmiş oluyordu. Bu şekilde, Cemaat mensubu olan ancak terfi sırası gelmemiş albayların general olmasının da yolu açılmış oldu. Son değişiklik 6722 sayılı TSK Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’du. 1988 ve daha önceki yıllarda Harp Okullarından mezun olmuş subaylar, Gülen Cemaati’nin örgütlüğünün en zayıf olduğu gruplardı. Sözkonusu yasa değişikliği de, orduda hizmet süresini 28 yıla indiren düzenlemeler öngörüyordu. Böylece Cemaat, kendisinden olmayan subayları en çok syıda bulunduğu üç devreyi birden topluca emekli ederek TSK dışına çıkarmış olacaktı. 15 Temmuz darbesi girişiminin en önemli aktörleri oldukları öne sürülen generaller Mehmet Dişli ve Mehmet Partigöç’ün hazırladığı bu tasarının, bir madde hariç tümünün, yasa kabul edilir edilmez yürürlüğe girmesi öngörülüyordu. 2016 Ağustos Şurası’ndan sonra yürürlüğe girmesi öngörülen ise, Cemaat’in en az örgütlü olduğu 1988 ve önceki yıllardaki mezunları kapsayan üç devrenin birden toplu olarak emekli edilmesiyle ilgili maddeydi. 23 Haziran 2016 gecesi, tasarının Meclis’teki görüşmeleri sırasında AKP Grubu’nun verdiği bir önergeyle, o maddenin de kanun çıktığı anda yürürlüğe girmesi sağlandı. 1985-2003 ARASI 400 PERSONEL TSK'DEN İHRAÇ EDİLDİ, AKP DÖNEMİNDE TEK BİR İHRAÇ OLMADI AKP hükümetinin sınırsız desteğiyle yürütülen kumpas davaları ve yine hükümet eliyle yapılan yasal düzenlemelerle Gülen Cemaati’nin TSK içinde hedeflediği tasfiyeler büyük oranda gerçekleşmiş oldu. Bunların ne anlama geldiğini de 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan tablo gösterdi. CHP’nin hazırladığı, “Öngörülen, Önlenmeyen ve Sonuçları Kullanılan Kontrollü Darbe” başlığını taşıyan, TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu’nun raporuna yönelik muhalefet şerhini içeren raporundan yapacağım alıntı söylemeye çalıştığımı daha anlamlı kılacak. Raporda yer alan bilgilere göre, kumpas davalarından sonraya rastgelen 2011, 2012 ve 2013 yıllarındaki YAŞ kararlarıyla terfi eden generallerin neredeyse tamamı FETÖ üyesi olmakla suçlanıyorlar. Biraz önce anlattığım AKP hükümetinin yaptığı yasal düzenleme ve değişikliklerden sonraki döneme rastgelen 2014 ve 2015 yıllarındaki YAŞ kararlarıyla albaylıktan generalliğe terfi edenlerin de yüzde 80’ine aynı suçlama yöneltilmiş. Bu arada 1985’ten AKP’nin iktidara geldiği 2003’e kadar Gülen Cemaati mensubu oldukları iddiasıyla toplamda 400 personelin TSK’den ihraç edildiğini, ancak 2003’ten darbe kalkışmasının yaşandığı tarihe kadar ise herhangi bir ihraç yaşanmadığını vurgulamakta yarar var. Uygulanmayan 2004 Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarından da bahsettikten sonra Gülen Cemaati’nin darbe kalkışmasına girişecek kadar TSK içinde böylesine etkili bir güce ulaşmasında AKP hükümetinin azımsanmayacak katkılarını anlatmaya çalıştığım bu bölümü bitireceğim. 25 Ağustos 2004’deki MGK toplantısı yapıldığında AKP iktidardaki ikinci yılını doldurmak üzereydi. Bildiğiniz gibi MGK, en üst düzeyde asker ve sivil yöneticilerin bir araya gelerek, kurula adını veren milli güvenlik konularının görüşüldüğü, tavsiye niteliğinde kararların alındığı bir toplantıdır. Kararları da mutlaka gizli tutulur. Ancak 2004 MGK kararları birkaç yıldır biliniyor. Bugünkü Türkiye’nin inşası sürecine yaptığı katkılarla maruf Taraf gazetesinde 28 Kasım 2013’de manşetten yayımlandı. AKP-Cemaat savaşının ilk dönemlerinde yayımlanan ve çatışmaların daha da şiddetleneceğinin işaret fişeği olan bu haberle birlikte öğrendik MGK toplantısının kararlarını. 15 Temmuz darbe girişiminden 12 yıl önce yapılan bu MGK toplantısının konusu, Gülen Cemaati’nin gelecekte yaratacağı tehlikeye işaret ediyormuş. Bu nedenle toplantıda, “Fethullah Gülen Grubunun Faaliyetlerine Karşı Alınması Gereken Tedbirler” başlığıyla, Cemaat’e karşı bir eylem planı hazırlanması tavsiye kararı olarak dönemin TSK yönetimi tarafından AKP hükümetine bildirilmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve 5 ayrı bakanın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve MGK’nin diğer asker üyeleri olan kuvvet komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur tavsiye kararının altındaki imzaların sahipleriydi. GÜLEN CEMAATİ BİZZAT AKP TARAFINDAN TEHDİT LİSTESİNDEN ÇIKARILDI Önerinin sahibi olan TSK, karar uyarınca oluşturulacak eylem planı çerçevesinde Gülen Cemaati’nin yurt içi ve dışındaki faaliyetlerinin hassasiyetle takip edilerek, ileride yaratabileceği tehlikelere karşı radikal tedbirler alınmasını öneriyordu. Bu tavsiye kararlarında imzası bulunan komutanlardan üçünün kumpas davalarında tutuklandığını anımsatıp hükümetin neler yaptığını anlatarak devam edelim. Haberin Taraf Gazetesi’nde yayımlanmasından sonra AKP’nin de seçmen tabanını oluşturan muhafazakar kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine hükümetten peş peşe açıklamalar yapıldı. Açıklamaların ortak noktası; kararların tavsiye niteliğinde olduğu ve hükümetçe yok sayılarak hiçbir zaman uygulanmadığıydı. Dönemin Başbakan Başdanışmanı olan Yalçın Akdoğan twitter hesabından, “2004’teki MGK kararı hükümet tarafınan yok hükmünde kabul edilmiş, hiçbir bakanlar kurulu kararı alınmamış, hiçbir işlem yapılmamıştır” açıklamasını yapmıştı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da “10 yılda MGK’de kabul edilen hiçbir şey hayata geçirilmediği gibi biz; dindarları, dini grupları mağdur edecek hiçbir şeyi hayata geçirmedik. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin işlevselliğini biz ortadan kaldırdık” demişti. Arınç’ın açıklamasında, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne vurgu yapılması da önemli. Zira, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, devletin iç ve dış tehdit olarak belirlediği grupları tanımlar. Gülen Cemaati de 2010 yılına dek bu belgede, devlet güvenliğine yönelik iç tehdit grupları arasında sayılıyordu. Ancak, Arınç’ın da vurguladığı üzere Gülen Cemaati, bizzat AKP hükümeti tarafından tehdit listesinden çıkarıldı. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, 2004 MGK kararlarının uygulanmaması üzerine bakın nasıl bir tespitte bulunmuş: “İfade edilen çeşitli saiklere rağmen 2004 MGK kararının, siyasi ve hukuki yönlerden zamanın iktidarınca tedbirler yönünden değerlendirilmeyişi, Gülen Cemaati’nin sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ni değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve kurumlarını da işgal etme sürecine ivme kazandırmıştır.” "HAYIR KANDIRILMADINIZ, AKSİNE BİZİ KANDIRAMYA ÇALIŞTINIZ" MİT’te üst düzey yöneticilik yapmış olan Öneş’in devletin dinci bir örgüt tarafından işgal edilmesi sürecinin önemli sorumlularından biri olarak AKP hükümetini işaret ettiği açıklaması böyle. AKP hükümetinin konuyla ilgili yaptığı ve bir suç itirafı olan açıklamaları da ortada. Cemaat kendilerini hedef alana dek uyarı ve eleştirileri dinlemeyip, devleti tüm kurumlarıyla birlikte bu çeteye teslim eden, suçlarına ortaklık yapanlar şimdi “kandırıldıklarına” inanmamızı istiyorlar. Hayır kandırılmadınız. Aksine, birlikte kandırmaya çalıştınız. Yıllardır bunu söylememize rağmen,Cumhuriyet Gazetesi’nden örgüt, bizlerden FETÖ’cü çıkarmak için beyhude bir çabaya girişen Türkiye yargısının “kandırıldık” açıklamasını yeterli görerek şüpheliler hakkında herhangi bir soruşturma açmadığını da belirtelim. Şimdi yargının AKP eliyle Cemaat’e nasıl teslim edildiğine bir göz atalım. CHP’nin 15 Temmuz kalkışmasıyla ilgili hazırladığı raporundan yine bir alıntı yapacağım. Darbe girişimi sonrasında, Gülen Cemaati’nin hatırı sayılır bir ağırlığı olan yargı teşkilatından birkaç bin hakim-savcı “FETÖ’cü oldukları” gerekçesiyle ihraç edildi. Birçoğu tutuklandı. CHP’nin raporu, ihraç edilen yargı mensuplarının kadrolaşmalarına dair çarpıcı tespitler içeriyor. Raporda darbe sonrasında KHK’lerle ihraç edilen yargı mensupları arasında kıdemi en eski olanın 1980’de mesleğe girdiği belirtiliyor. 1980’den AKP’nin iktidara geldiği 2002’ye kadar, farklı hükümetler tarafından toplamda 7 bin 672 hakim ve savcının ataması yapılmış. Bunlar arasından darbe kalkışması sonrasında ihraç edilenlerin sayısı bin 210 kişi. Oransal olarak ifade edersek, 23 yıllık bir süreç içinde göreve başlayan yargı mensupları arasında FETÖ bağlantısı olduğu iddiasıyla ihraç edilenlerin oranı yaklaşık yüzde 16. Şimdi bir de AKP’nin iktidar olmasından sonraki dönemlere bakalım. Raporda 2003-2010 yılları arası ilk AKP Dönemi olarak adlandırılmış. Bu dönemde ataması yapılan 3 bin 637 hakim-savcıdan ihraç edilenlerin sayısı bin 255 kişi. Oransal ifadeyle, toplam atamalar içinde ihraç edilenlerin payı yaklaşık yüzde 35 olan bu dönemin adalet bakanları ise Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin ve Sadullah Ergin. Yargıdaki vesayete son verdiği demogojisi yapılan 2010 Anayasa Referandumu sonrası ile AKP’ye yönelik yolsuzluk soruşturmalarının yapıldığı 17/25 Aralık 2013 tarihleri arası ise raporda ikinci AKP Dönemi olarak incelenmiş. Bu dönemin adalet bakanları ise yine Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ. Bu iki bakanın döneminde ataması yapılan 2 bin 876 hakim/savcıdan bin 192 kişi ihraç listelerine girmiş. İhraçların toplam atamalar içindeki payı ise yaklaşık yüzde 42. AKP’nin Cemaat’le ortaklığının sona ermesinden sonraki , 2014’den 15 Temmuz 2016 darbesine kadar geçen süre ise üçüncü AKP Dönemi başlığı ile ele alınmış. Adalet Bakanı ise yine Bekir Bozdağ. AKP – Cemaat savaşının şiddetlenmesi nedeniyle bu dönemdeki yargı atamalarında Cemaat payında belli bir düşüş göze çarpıyor. Atanan 2 bin 281 Hakim-savcıdan 582’si ihraç edilmiş. Yani yaklaşık yüzde 26’sı. AKP’nin bu üç dönemine dair toplam sayıları kıyaslamalı olarak verirsek; 1980-2002 arasındaki 23 yılda yargıdaki Cemaat kadrolaşması yaklaşık yüzde 16’iken, AKP’nin kesintisiz olarak hükümet olduğu 2003-2016 arasındaki 14 yılda ise bu oran yüzde 35 olmuş. Bu 14 yılda ataması AKP tarafından yapılan 8 bin 794 hakim-savcıdan 3 bin 29’u ihraç edilmiş. Oransal ifadesiyle toplam atamalar içinde FETÖ bağlantısı nedeniyle ihraç edilen yargı mensubu yüzde 35 olmuş. AKP hükümetinin kendisini suçtan muaf tutmak için sığ bir kurnazlık örneğiyle, FETÖ adına yürütülen soruşturmalarda milat olarak kabul ettiği 17/25 Aralık 2013 sonrasındaki döneme ilişkin ihraç oranları bile 1980-2002 arasındaki dönem ortalamasının üzerindedir. Geçen haftaya kadar Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ’a ayrıca bir parantez açarak bu konuya nokta koyalım. Bekir Bozdağ, AKP hükümetinin 14 yıllık iktidarında Adalet Bakanı olarak görev yapan 4 isimden biri. 24 Mart 2011’de Meclis’te yaptığı konuşmada Fethullah Gülen’den “Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymet, bilge bir insandır. Herşeyi açıktır” diye bahseden Bozdağ, 9 Haziran 2012’de de “Muhterem Hoca Efendiye Antalya’dan selamlarımı iletiyorum” mesajını kişisel twitter hesabından paylaşan kişidir. 15 Şubat 2012’de de CNNTURK televizyon kanalında katıldığı bir programda, “Yargıda cemaat örgütlenmesi var mı?” sorusunu “böyle bir şey mümkün olmaz” diyerek yanıtlayan da Bekir Bozdağ’dır. Cemaat ile aralarındaki savaşın başlangıç zamanlarında, 15 Ağustos 2013’te, “Cemaat’le AKP arasında bir fitne ateşi yakmayı başaramayacaklardır” şeklindeki twitter mesajının sahibi de Bekir Bozdağ’dır. Yargıda Cemaat’in örgütlenmesi olduğuna yönelik iddialara “mümkün değil” yanıtını vermiş olan Bekir Bozdağ’ın 2013’ten günümüze kadar uzanan bir Adalet Bakanlığı serüveni var. Bu 4 yılda 15 Temmuz darbesine gelene kadar Bozdağ, toplam 3 bin 614 hakim-savcı ataması yapmış. Yani AKP’nin 14 yıllık iktidarında gerçekleştirilen toplam 8 bin 794 atamanın yüzde 41’ini Bakan Bozdağ 4 yılda yapmış. Yargıda Cemaat örgütlenmesini mümkün görmeyen Bozdağ’ın atamasını yaptığı hakim-savcılardan bin 228’i, yani yaklaşık yüzde 34’ü FETÖ’cü oldukları iddiasıyla ihraç edilmiş. Bu sayı ve oranların bize söylediği şudur: Bekir Bozdağ, yargının Cemaat’e teslim edilmesinin baş sorumlularından birisidir. Ancak bizler FETÖ’cü suçlamasıyla hapsedilmişken, Bekir Bozdağ görevinin değiştirilesine karar verildiği geçen haftaya kadar Adalet Bakanı sıfatıyla Hakim-Savcılar Kurulu’nun başındaki kişi olarak, kendisi tarafından ataması yapılan yargı mensuplarının teşkilattan ihraçlarını yönetiyordu. MİT'E SIZDILAR 15 Temmuz darbesini saatler önce haber aldığı halde kanlı kalkışmayı engelle(ye)meyen Hakan Fidan’ın müsteşarı olduğu Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) durum ne imiş ona da bakalım. Meclis 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu’na ifade veren isimlerden birisi de bir önceki MİT Müsteşarı olan Emre Taner’di. İfadesinde, görev yaptığı 2005-2010 yılları arasındaki dönemi kast ederek şunları söyledi emekli Müsteşar Taner: “Benim çalıştığım dönemde MİT’e FETÖ’nün sızması sıfıra yakındır. İstemezseniz almazsınız. İyi incelersiniz almazsınız. Ondan sonrasını bilemem. Daha sonraki yönetim cevaplayacaktır. Şimdi, ‘70-80 kişi MİT’ten FETÖ bağlantılı diye ayrıldı’ dendiği zaman dahi yadırgamamak mümkün değildir. Geçmiş döneme ait değildir. Belki 2,3,5 kişi olabilir. Ona bir itirazımız yok. Ama son dönemde bu girmelerin daha rahat ve net olduğuna dair bir izlenim vardır. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. MİT, devlet kurumları içerisinde FETÖ anlamında ve diğer yıkıcı örgütler anlamında en temiz kalmış örgüttür.” Cemaat’in MİT’e sızmaları konusunda açık bir biçimde Hakan Fidan’ı suçlayan eski müsteşar Taner’in, MİT’in FETÖ bağlamında “en temiz kalmış örgüt” olduğu düşüncesi ne kadar doğruyu yansıtıyor bakalım. Meclis 15 Temmuz Komisyonu’na ifade vermeye dahi gitmeyen ya da gitmesine izin verilmeyen MİT Müsteşarı Hakan Fidan, talep üzerine, MİT’teki FETÖ bağlantılı personelle ilgili bir rapor gönderdi. Cemaat kumpasıyla, Ergenekoncu olduğumuz yalanıyla tutuklanıp birlikte hapsedildiğim “eski örgüt arkadaşım” gazeteci Müyesser Yıldız, Oda TV isimli haber portalında bu raporun içeriğini anlatmış. MİT’in raporuna göre; 17 Aralık 2013’ten 15 Temmuz 2016’ya kadar olan 2,5 yıllık dönemde 181, darbe kalkışmasından sonraysa 377 personel hakkında işlem yapılmış. Yani, “devletin temiz kaldığı” iddia edilen kurumunda toplam 558 personelin FETÖ bağlantısı tespit edilmiş. Bunlardan 167’si kamu görevinden çıkarılmış. Sözleşme feshi ya da istifa gibi nedenlerle de 70’inin teşkilatla ilişiği kesilmiş. TSK/Emniyet personeli olan 272’sinin geçici görevlendirilmesi de sonlandırılmış. Toplamda 509 MİT personelinin teşkilatla ilişiği kesilmiş, kalan 49 personelle ilgili çeşitli işlemler sürerken, 5 kişinin de göreve iade edildiği belirtilmiş. Bahsedilen 558 personelden kaçının, Hakan Fidan’ın müsteşar olarak atandığı 2010’dan sonra MİT’te göreve başlayıp başlamadığına ilişkin bir bilgi yok. Ancak, eski müsteşar Emre Taner’in, Cemaat’in MİT’e yönelik sızmalarıyla ilgili halefi, müsteşar Hakan Fidan’ı suçladığını bir kez daha anımsatalım. Hakan Fidan’a yönelik suçlama ya da kuşkularını dile getiren sadece eski müsteşar da değil. Başbakan Binali Yıldırım da kuşkularını dile getirenlerden biri. Anlatalım... İhbarcı Binbaşı O.K.’nin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada verdiği ifadesinde, 15 Temmuz 2016 günü saat 14:00’de MİT’e giderek darbe yapılacağını söylediğini artık hepimiz biliyoruz. Ancak MİT Müsteşarı Hakan Fidan, yapılan ihbarın darbe kalkışması olmadığını ısrarla söylemeye devam ediyor. Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar da, Müsteşar’ın karargaha gelerek, MİT’e bir hava operasyonu yapılarak kendisinin kaçırılmasına yönelik bir plandan bahsettiğini söyleyerek Hakan Fidan’ı doğrulayan bir ifade vermişti. Orgeneral Akar, her ne kadar “Daha büyük bir planın parçası olduğunu değerlendirdik” dese de, MİT’e ihbar yapılmasından yaklaşık 7 saat sonra tanklar sokağa indi. Savaş jetleri Meclis’i bombaladı. Her ne kadar başarısız kılınmış olsa da 250 kişi darbecilerce katledildi. Çünkü, savaş helikopterleriyle MİT’e askeri operasyon düzenlenip Müsteşar Hakan Fidan’ın kaçırılmak istendiği planın, bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlamamışlar. Ya da bizi inandırmak istedikleri bu. Şimdi biz bunları, kuşkularımızı söyleyip, yazdığımız için hapisteyiz. Ama böyle bir planı, bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT’i yönetmeye devam ediyor. Darbe kalkışması başladıktan sonra birkaç saat süreyle, Hakan Fidan’a kimsenin ulaşamadığını biliyoruz. Üstelik, Müsteşar Fidan’ın ne Başbakan Binali Yıldırım’ı ne de kendisine “Sır Küpüm” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı darbe ihtimaline karşı neden bilgilendirmediği de sırrını koruyor. 2 Ağustos 2016 gecesi, CNNTürk ve Kanal-D televizyon kanallarının ortak yayınına konuk olan Başbakan Binali Yıldırım, “MİT Müsteşarına bana neden haber vermediğini sordum. ‘Başbakanın, Cumhurbaşkanının haberi yok. Nasıl olur? dedim.’ Genelkurmay Başkanına söylemeniz doğal ama Başbakana da söylemeniz gerekirdi’ dedim. Cevap veremedi” demişti. Yani Başbakan da darbe kalkışmasında MİT’in sadece istihbarat zaafiyeti yaşamadığının altını çiziyordu. Başbakan da Yıldırım, kalkışmadan 1 yıl sonra, kendisiyle yapılan söyleşide kuşkularımızı arttıran bir bilgiyi satır aralarına sıkıştırıyordu. Hürriyet gazetesinin “15 Temmuz Yıldönümü” ekinde Fikret Bila’nın Başbakan Yıldırım’la yapılmış bir söyleşisi yayımlandı. Söyleşide Yıldırım, Ankara ve İstanbul emniyetiyle yapmış olduğu görüşmeler sonunda 15 Temmuz’da bir darbe kalkışmasıyla karşı karşıya oldukları kanaatine ulaştığını anlatıyor. MİT Müsteşarı Fidan’la kalkışma başladıktan 2 saat sonra 22.30 – 23.00 arasında iletişim kurabildiğini belirten Yıldırım şöyle devam ediyor: “Bilgiler bize intikal etmedi, ne bana ne de Cumhurbaşkanına. Müsteşar da (Hakan Fidan) o anda söylemedi. O anda darbeyle ilgili de bir şey söylemedi. Ben kendisine sordum, ‘Darbe oluyor, ne yapıyorsun?’ dedim. ‘Yok’ dedi. ‘Bir şey yok, normal. Biz çalışıyoruz’ dedi bana. Oradaki iş farklı bir şey” MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Başbakan Yıldırım’a “Bir şey yok, Normal” dediği saatlerde neler olmuş ya da neler oluyormuş bir anımsayalım. Saat 21:00: Darbeciler Genelkurmay Karargahını ele geçirerek komutanları esir almışlar. Kendilerine direnenlerle de çatışmaya başladıkları için silah sesleri duyulmaya başlamış. Saat 22:00: Genelkurmay karargahında silah sesleri duyuldu ve helikopter dışarıda bulunanların üzerine ateş açtı. Saat 22:05: Genelkurmay başkanının uçuş yasağı emrine rağmen, Ankara’da savaş jetleri ses duvarını aşarak uçuş yapmaya başlamışlar. Saat 22:28: İstanbul’da tanklar, Boğaz Köprülerini kapatmış. Saat 22:35: İstanbul Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları darbeciler tarafından işgal edilmiş. Tüm bu gelişmeler ilk önce sosyal medyadan, kısa süre sonra da ulusal yayın yapan televizyon kanalları tarafından duyurulmaya başlanmış. Başbakan Yıldırım’ın, Müsteşar Fidan’la konuştuğunu söylediği saatlerden kısa bir süre sonra da, 23:00’de MİT’in Ankara Yenimahalle’de bulunan genel merkezine savaş helikopterleriyle saldırı düzenlendiğini de belirtelim. Ama Hakan Fidan’ın, Başbakana söylediğine göre ise “bir şey yok, normal” EMNİYETTEKİ FETÖ'CÜ POLİS SAYISI İHRAÇ EDİLENLERİN ÇOK ÜZERİNDE Başbakanın da dediği gibi “Oradaki iş farklı bir şey” gerçekten de. Ve o farklı şeyin ne olduğu sorusunun yanıtını aramaya devam edeceğiz. Çünkü, canlarını ortaya koyarak bir darbeyi engellemeye çalışanların yaslı aileleri başta olmak üzere herkesin gerçekleri bilmeye hakkı var. Gülen Cemaati’nin devlet içindeki kalelerinden biri de, kuşku yok ki polis teşkilatı. Cemaat mensubu polislerin Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, KCK, Şike, Oda TV ve benzer bir çok kumpas soruşturma ve davalarındaki ortaya çıkan rolleri bu iddiamızın tek başına kanıtı. 15 Temmuz sonrasında 13 binden fazla polis FETÖ bağlantısı iddiasıyla meslekten atıldı. Büyük çoğunluğu tutuklandı. Ancak, Emniyet Teşkilatı’ndaki cemaat mensubu polis sayısının, bu rakamın çok daha üzerinde olduğunu belirtmek gerek. Cemaat’in Polis teşkilatındaki örgütlenmesi 1980’li yılların başına kadar uzanıyor. Dolayısıyla bundan sadece AKP iktidarı sorumlu değil. Ancak AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan, polis adaylarının girdiği sınavlarda kopya çekilmesi ya da soruların sınavdan önce Cemaat’in dershanelerine sızdırılması olaylarına yönelik etkin soruşturma yapmamaları, eleştirileri kulak arkası etmeleri kendilerini tek başına sorumlu kılıyor. Birkaç örnekle açıklayalım: -26 Ağustos 2007’de yapılan ve Türkiye genelinde 71 binden fazla adayın katıldığı polislik sınavı sorularının önceden çalındığı ortaya çıktı. Konunun medyaya yansımasından sonra sınavda kopya çekildiği, Cemaat kast edilerek, soruların önceden belli gruplara verildiği iddiaları ortaya atıldı. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay, sınav sorularının önceden bazı kişilerce bilinmesi veya sınava giren adaylara verilmesinin mümkün olmadığını iddia etti. -Beşir Atalay’ın iddialı açıklaması 8 ay sonra çürüdü. 13 Eylül 2009’da yapılan Polis Meslek Yüksek Okulu sınavı soruları, sınavdan birkaç gün önce Cemaat’e ait FEM Dershaneleri’ne sızdırılmış ve bazı öğrencilere yanıtlarıyla birlikte dağıtılmıştı. Konu medyaya yansıyınca 60 binden fazla adayın girdiği sınav iptal edildi. -Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ara kademe amir açığını kapatmak için 5 Mart 2012’de yaptığı ve 50 binden fazla polisin katıldığı sınavda kopya çekildiği belirlendi. Kazanan adayların 68’inin akraba olduğu belirlenen sınavda Cemaat’in teşkilat içinde en güçlü olduğu personel, istihbarat ve kaçakçılık birimleri ile Başbakanlık Koruma Müdürlüğü ve Bakanlık Özel Kalem Müdürlüklerinde çalışan 485 kişinin 85-90 aralığında puan aldıkları belirlendi. 2011’de yapılan aynı sınavda da kazanan adayların tümünün hatalı olduğu mahkeme kararıyla tescillenen 19 soruya doğru yanıt verdikleri ortaya çıktı. 1980’lerde polis okullarına girenler arasında örgütlerine eleman devşiren Cemaat, AKP iktidarı dönemindeyse önceden çaldıkları sınav sorularıyla kendi elemanlarını doğrudan Emniyet Teşkilatı’na sokuyordu. Sınavların yapıldığı dönemde şikayet konusu olan, medyada haberleştirilen bu olaylarla ilgili AKP hükümeti eleştirileri kulak arkası etmeyi tercih etti. Cemaat’in kendilerini hedaf aldığı 17/25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarından sonraysa bu sınavlarla ilgili adli ve idari soruşturmalar açıldı. Darbe kalkışmasına girişip kendi halkına silah sıkan ordu ile yargı, Polis Teşkilatı ve MİT’teki durum ve AKP hükümetlerinin sorumluluğuna dair buzdağının görünen yüzünde var olanların özeti böyle. Şurası kesin ki, Gülen Cemaati AKP iktidarda bulunduğu 14 yıl boyunca herhangi bir engelle karşılaşmadan nihai hedefine doğru yol almaya devam etmiştir. Hatta AKP’ye dönük niyetlerini de açık eden 7 Şubat 2012’deki MİT soruşturması ve 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına rağmen caydırıcı bir engelle karşılaşmak bir yana, sistem içindeki kazanımlarını koruyup, büyütmeye devam etmiştir. Büyüyen tehlikeyi görerek AKP’yi eleştiren ve uyaranlara hükümetin verdiği yanıtların toplamını tek bir alıntıyla özetlemek mümkün. Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 20 Şubat 2012’de NTV kanalındaki mülakatında, Cemaatin devlet içindeki örgütlü gücüne yönelik eleştirilere şöyle yanıt vermişti: “Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış diyorlar. Bunlar kargaları güldürür. Bu paranoyaları bir yana bırakalım.” "HERKESİN CEMAATE BİAT ETTİĞİ DÖNEMDE KİTABIMIN ADI 'İMAMIN ORDUSU' İDİ" Anımsatmadan geçmek istemediğim bir anekdot daha var. 2011 yılı Gülen Cemaati’nin gücünün doruğunda olduğu zamanlardı. AKP iktidarı mensuplarının, medyanın büyük çoğunluğunun, şimdilerde en cevval FETÖ düşmanı olduğunu kanıtlama çabasıyla herkesi tutuklayan yargı mensuplarının ezici çoğunluğu, ne Fethullah Gülen’den ne de Cemaat’inden adıyla dahi bahsedemiyorlardı. Korkuyorlardı. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’ye yaptıkları gibi o dönemde de devletin kudretli gücü Cemaat’e menfaatleri gereği biat ediyorlardı. O zaman da, Cemaat kumpasıyla tutuklananlar arasındaydım. Nedeni ise bugün olduğu gibi yine bir mesleki faaliyetti. Cemaat’in polis ve yargıdaki örgütlü çetesinin, Ergenekon sürecindeki soruşturma ve davalardaki rolünü irdelemek niyetinde olan bir kitap çalışması yapıyordum. Herkesin Cemaat’ten korktuğu, biat ettiği, adını bile anamadığı o dönemde kitabımın adı “İmamın Ordusu” idi. Recep Tayyip Erdoğan ise dönemin başbakanıydı. Ve “Bazı kitaplar bombadan tehlikelidir” diyordu. Hapiste tutulan gazeteciler için, şimdi de sıkça yaptığı gibi o zaman da, “Gazeteci değil, Teröristler” diyordu. Elbette böyle bir beklentimiz yok ama Erdoğan kitaplarla, yazarlarıyla, gazetecilerle arasındaki ilişkiyi kriminal düzeyde tutmak yerine okuyup, dinleyip, anlamaya çalışsaydı, kuvvetle muhtemel bugün hiçbirimiz burada olmayacaktık. Dahası Erdoğan okuyan birisi olsaydı, Salvador Allende’nin Şili’nin Faşist cuntacılarına söylediği; “Tarih bizden yana ve tarihi haklılar yazar” sözünden de haberdar olacaktı. "SÖYLEDİKLERİM SAVUNMA DEĞİL, AKSİNE İTHAMDIR" Evet, tarih bir kez daha bizden yana. Dolayısıyla ne Cumhuriyet Gazetesi’nden bir illegal örgüt ne de bizlerden terörist çıkaramayacaksınız. Buraya kadar anlattıklarımdan anlamışsınızdır. Söylediklerim savunma veya ifade değil. Aksine ithamdır. Çünkü; Bu siyasi operasyonun kanuni kılıfını hazırlayan metnin başında “iddianame” yazması, çöp muamelesi yapılması gereken bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Tıpkı, öncesi ve sonrasıyla bu siyasi operasyonda görev ve rol üstlenen kimi kişilerin adlarının önünde hâkim – savcı yazmasının kendilerini hukukçu kılmadığı gibi. Bizlere yönelik bu operasyon; düşünce ve ifade hürriyetini, basın özgürlüğünü hedef alan bir pogromdan başka bir şey değildir. Ve kimi yargı mensupları da bu pogromun linççileri olma görevini üstlenmişlerdir. Gelişmiş demokrasilerde yargı, hukukun evrensel normlarıyla hareket eder. Adaleti sağlamakla görevli denetleyici bir güçtür. Ancak Türkiye’de yargının kimi mensupları, bizatihi adaletin mezar kazıcıları olmuşlardır. Demokrasinin denetleyici bağlarından koparılmış bir sistem inşa etme peşindeki diktatörlük heveslilerinin iktidarda olduğu bir ülkede, siyasi ve entellektüel bir sefalet içinde kıvranan yargının bu hali elbette şaşırtıcı değil. Hukuktan; hak, adalet, vicdan ve liyakati çıkardığınızda geriye kalan ne ise, Türkiye yargısı şu an odur. Yaşadığımız tecrübelerden yola çıkarak gayet iyi biliyoruz ki hak, adalet, hukuk, insanlık çağrıları size ulaşmıyor. Dolayısıyla, hiç bir talebim de olmayacak. Ancak, sizi bir zırh gibi kuşatan üzerlerinizdeki cüppelerin, insan hayatından ve özgürlüğünden yapılmış olduğunu söylemekle yetineceğim. "CUMHURİYET GAZETESİ'NDE ARADIĞINIZ ÖRGÜT, SİYASİ PARTİ KILIĞINDA ÜLKEYİ YÖNETİYOR" Cumhuriyet Gazetesi’nde aradığınız örgüt, siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor. Sahibinin sesi olmuş medyası da bu organize kötülük örgütünün yalanlarını gerçekmiş gibi sunuyor. Suçlarını perdeleyip, kötülüğün yaygınlaşıp sıradanlaşması görevini yerine getiriyor. Yani örgüt propagandası yapıyor. Çünkü en bilinen hakikat tüm çarpıklığıyla bir kez daha karşımızda duruyor: Suç dünyanın en güçlü zamkıdır. Siyasi iktidar, bürokrasi, yargı, talancı sermaye ve sahibinin sesi olmuş medyayı birbirine yapıştıran da bu zamktır. Bu kirli düzen, bu suç hanedanlığı hep sürecek zannedenler yanılıyorlar. Tarihin sayfalarını karartan tüm diktatörlüklerde olduğu gibi, kinlerinin ve hırslarının doymak bilmez açlığıyla yol almaya çalışanlar her zaman kendi sonunu hazırlar. Taşlarını kendi döşedikleri cehennemlerine vardıklarındaysa o görkemli küstahlıktan, akılları kör eden kibirden eser kalmaz. Kimsenin kuşkusu olmasın, tüm kişi ve kurumlarıyla organize kötülük örgütünün bu ablukası da dağıtılacak. Çünkü bu ülkede; - Demokrasi düşmanlarına inat, kalıcı ve yaygın bir demokrasi için mücadele edenler var. - Hukuku katledenlere inat, hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edenler var. - Menfaat düzenlerini sürdürmek için savaşı ve ölümü kutsayanlara inat, barışı ve yaşamı esas kılmaya çalışanlar var. - Çocukları katledenlere, pedofilleri koruyanlara inat çocukların düşlerini gerçek kılmak için çabalayanlar var. - Ve hakikati boğmak isteyenlere inat gazetecilik yapmaya devam edenler var. Gazetecilik faaliyetlerimin suç olarak gösterilmeye çalışıldığı bir operasyona karşı söyleyeceklerim bundan ibarettir. Ve hiçbir şekilde savunma değildir. Ki bunu gazeteciliğe ve mesleğimin etik değerlerine hakaret sayarım. Çünkü gazetecilik suç değildir. KIZIMA BIRAKACAĞIM BU MİRASTAN GURUR DUYUYORUM Gazetecilik faaliyetlerini suçlama konusu yapmak, totaliter rejimlerin ortak özelliğidir. Tecrübemle biliyorum ki mesleki faaliyetlerim nedeniyle her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının “kötüsü – suçlusu” olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum. Biliyorum, bu iktidarın da, yargısının da benimle ilgili sorunları var. Çünkü gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Bugün, Türkiye’de yaygın bir şekilde olduğu gibi siyasal iktidara, çeşitli güç odaklarına değil hakikatin gücüne sırtımı dayayarak gazetecilik yapıyorum. Çünkü, Türkiye gibi demokrasiyle sıkı bağlar kuramamış ve giderek daha da totaliterleşen rejimlerde gazetecilik yapmak demenin çizgiyi aşmak demektir. Ve gazetecilik hizaya gelerek yapılmaz. Hizaya gelerek yapılanın adına da gazetecilik denmez. Eğer icazetle yazıp söylersen, onursuzluğun acizliğiyle ezilirsin. Bu yüzden söyleyeceğim o ki, dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim. Yani hakikati boğmak isteyenlerle aramızdaki bu uzlaşmaz çelişki hiç bitmeyecek. KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET Bu karanlık günlerde ihtiyacımız olan daha fazla hakikat kaybı değil. Her şeyden çok ve daha fazla gerçeklere ihtiyacımız var. Bu yüzden hakikate kendimden daha fazla saygı duymaya da, inkarcı biat kadrolarına dahil olmayı reddetmeye de devam edeceğim. Bunun için bir bedel ödemek gerektiği ortada. Ama sanmayın ki bu bizi korkutuyor. Ne ben, ne de dostları olmaktan onur duyduğum “Dışarıdaki Gazeteciler”, her kim olursanız olun hiç birinizden korkmuyoruz. Çünkü zorbaları en çok korkutanın cesaret olduğunu biliyoruz. Ve zorbalar da şunu bilsin ki, hiçbir zalimlik, tarihin akışını engelleyemez. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!
Cumhuriyet gazetesi davasında dün Ahmet Şık ifade verdi. Ahmet Şık'ın Cumhuriyet gazetesi davasında verdiği ifadenin tam metni haberimizde.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Son günlerde artan terör olayları ve şehit haberlerine isyan eden pop müzik sanatçısı Demet Akalın, durumu sessiz bir şekilde takip eden ünlülere isyan etti. Dağlıca ve Iğdır’da verilen şehitlerden sonra kendisi de bir asker kızı olan Akalın, sosyal medya hesaplarından Mehmetçik Vakfı için, “Herkes üstüne düşeni yapacak, yapmalı! Ben asker kızıyım, babam trafik kazasında öldü. Devletin bağladığı maaşla büyütüldüm. O bize emanet kalan şehit çocuklarını düşünüyorum. O güzel yürekli sanatçı arkadaşlarıma o programlarını kesmeyen büyüklere sesleniyorum, bir program bedelinizi Mehmetçik Vakfı’na bağışlayın” diye yazarak, 50 bin TL bağışladığını açıklamıştı. ‘Övgü dolu sözler beklemeyin’ Twitter hesabından sessiz kalan ünlülere sert tepki veren Akalın, “Dört gün sonra uyanan popçular var. Hiçbir şey olmamış gibi. Ay iğreniyorum sizi takip ettiğim için, gördüğümde selam da vermeyeceğim, artık övgü dolu sözler de beklemeyin, ne mal olduğunuz ortaya çıktı” cümleleriyle dile getirdi.
Demet Akalın terör olaylarına sessiz kalan meslektaşlarına ateş püskürdü. Akalın tepkisini sosyal medya hesabından ağır sözler söyleyerek paylaştı
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: MHP Genel Başkan Yardımcısı Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, akil adamların içinde bulunan 20 üyenin PKK, Abdullah Öcalan tarafından belirlendiğini belirterek, akil adamların mayın eşeği olarak toplumun önüne atıldığını öne sürdü. Erzurum’da basın mensuplarıyla düzenlenen sohbet toplantısında konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, akil adamların içerisinde 20 üyenin Abdullah Öcalan tarafından belirlendiğini öne süren MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, “20 kontenjan PKK’nın. Aponun verdiği isimler. Artistleri matrisleri bu heyetlere koydular. Toplumumuzun bunlara karşı bir sempatisi var. Onlar bu sempati ile kapıyı açacak ötekileri zehirlerini kusacaklar. Efendim bunlar halkın ne düşündüğünü toplayıp bize rapor edecekler diyorlar. Arkadaşlar bu zekamızla alay etmek değil midir? Devletin MİT’i var, Emniyet istihbaratı var Genelkurmay istihbaratı var. Var oğlu var. Hükümet istese toplumun bu konularda ne istediğini 24 saat içerisinde alamaz mı? Nedir bunların görevi? Bu aşamada tartışmaları önlemek için akil adamları toplumumuzun önüne attılar mayın eşeği olarak sürdüler, Evet mayın eşeği bunlar. Cambaz bunlar. Bizi cambaza baktırıyorlar. Kendileri bu melanetliklerini işlemeye devam ediyorlar” şeklinde konuştu. (İHA)
MHP Genel Başkan Yardımcısı Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, akil adamların içinde bulunan 20 üyenin PKK, Abdullah Öcalan tarafından belir...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Baba George H.W. Bush ve George W. Bush'un ardından Jeb Bush Cumhuriyetçi Parti'den ABD Başkanlığı'na adaylığını ilan etti. Jeb iş dünyasının sevdiği bir isim, Cumhuriyetçi kanadın adayı olması muhtemel. Ama önce Irak ve Afganistan'ı yakıp yıkan kardeşi Bush'un kötü şöhretini silmesi gerekecek. 1988’de babası George H.W. Bush’un seçim kampanyası için Amerika’yı baştan sona dolaştı. Florida valisi olarak kardeşi George Bush’un kazandığı iki seçimde sandık sonuçlarındaki mührün altında imzası vardı. Cumhuriyetçi Jeb Bush, bu kez kendisi Beyaz Saray’a giden yolu açmaya çalışıyor. Eğer 2016’daki Başkanlık Seçimleri’nin kazanırsa Beyaz Saray’a çıkacak üçüncü Bush olacak. Bu da Bush ailesini Amerikan tarihinin en güçlü hanedan olacak. İş dünyasıyla sıkı fıkı, kürtaj karşıtı 62 yaşındaki Jeb Bush, kendisini ‘mutlu savaşçı’ olarak tanımlıyor. Partideki aşırı sağ oylarını ürkütme pahasına için Obama’nın milyonlarca göçmen işçiye yasal statü veren reformuna destek verip bütçe açığını kapatacak vergi artışını destekler görünüyor. Bu yüzden Cumhuriyetçiler arasında kendisine ‘dönek’ diyenler de var. Anadili gibi İspanyolca konuşuyor, kardeşi W gibi hisleriyle hareket etmek yerine daha çok mantığıyla kararlar veriyor. George W. Bush, ABD’yi Irak’ta savaş batağına sokarken Jeb Bush kendisini destekliyordu. Şimdi Bush soyadının kötü şöhretinden kurtulmak için kardeşinin döneminde ‘bazı hataların yapıldığını’ itiraf eder gibi görünüyor. 'Hikayem farklı' Pazar günü Estonya’dan CNN’e bağlandığında “Jeb George’dan farklı, benim hayat hikayem farklı” diyerek bu algıyı pekiştirmeye çalıştı. Flordia'daki seçim sonuçlarında şaibe iddiası dergilere 'Çirkin seçim' başlığıyla yansımıştı. John Ellis Bush (Jeb), 11 Şubat 1953’te Midland, Teksas’ta doğdu. Babası ve kardeşi gibi o da Massachusetts’te seçkinlerin gittiği Phillips Academy’yi bitirdi. Okuldayken esrar içip, alkol kullandığını Huffington Post’a itiraf eden Jeb, siyasetle ilgilenmeyen, akranlarını ‘itip kakan’ bir öğrenciydi. 1970’de Meksikalı Columba Garnica Gallo ile tanıştı. Ardından çift Teksas Üniversitesi’nde evlendi. İlk uluslararası diplomasi deneyimini 1977’de o zamanlar Amerika’nın arka bahçesi olan Venezüella’da yaptı. Orada Texas Commerce Bank’ta çalıştı. 'Florida kabusu' 1980’de döndüğü Amerika’da Florida eyaletinin Ticaret Bakanı oldu. 1999’da seçildiği Florida Valiliği’nde 8 yıl geçirdi. Vergileri 19 milyar dolar düşürdü. Birçok devlet kurumunu özelleştirip büyük şirketlerin ‘takdirini kazandı’. ‘Yerini bil’ olarak Türkçe’ye çevirilebilecek bir yasayla insanların kendilerini tehdit altında hissettiklerinde silah kullanmalarının yolunu açtı. Bahçelerinde hareket eden her canlıyı vuran silah düşkünü Cumhuriyetçilerden bol bol alkış aldı. 2000’deki ABD Başkanlık Seçimleri’nde sonucu belirleyen Florida oylarının sayımında adı hileye karıştı. Kardeşi George W. Bush’un kazandığı seçimler daha sona ABD Sivil Haklar Komisyonu tarafından hatalı bulundu. Demokrat aday Al Gore ulusal düzeyde en çok oyu aldığı halde Florida’daki hatalı sayım nedeniyle başkanlığı George W. Bush’a kaptırdı. Bu durum Amerikan demokrasisinin ‘Florida Kâbusu’ olarak kazındı. Jeb, 8 yıldır valilikten uzak. Valiliği bırakır bırakmaz iş dünyasına atıldı. Servetine servet kattı. Özelleştirdiği devlet kurumlarıyla gönüllerinde taht kurduğu iş dünyası onu hemen benimsedi. 2008’de batıp küresel krizin fitlini ateşleyen Lehman Brothers’a danışmanlık yaptı.
Baba George H.W. Bush ve George W. Bush'un ardından Bush ailesinden yeni bir ABD Başkan adayı çıktı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: KMH faizleri, yarından itibaren kredi kartını geçemeyecek. Bankaların müşterilerine destek hesap adı altında sunduğu Kredili Mevduat Hesapları'na (KMH) faiz ayarı geldi. Hesabında para olmayanların acil nakite ihtiyacı olduğunda kullandığı KMH'ların faizine üst sınır gelecek. Buna göre aylık azami akdi faiz oranı, TL için yüzde 2.22, dolar için yüzde 1.70, euro için yüzde 1.64, aylık azami gecikme faizi oranı da sırasıyla 2.72, 2.20 ve 2.14'ü aşamayacak. Merkez Bankası'nın düzenlemesi yarından itibaren yürürlüğe girecek. 10 MİLYAR LİRAYI BULUYOR Merkez'den yapılan açıklamada, nitelik olarak kredi kartları ile benzerlik taşıyan ve bankacılık sistemindeki hacmi yakın zamanda artarak bakiyesi yaklaşık 10 milyar TL seviyesine ulaşan KMH'lara uygulanan faiz oranlarının yüksekliğine dikkat çekildi. PİYASAYI RAHATLATIR Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, indirimlere rağmen bankaların hâlâ yüksek faiz uyguladığını belirterek, "Aylık yüzde 5'e yakın faiz uygulayan bankalar var. KMH'lar sadece tüketicilere ait değil, pek çok şirketin de bu tür hesabı var. Bu karar, sorunu tam olarak çözmese de önemli bir adım ve piyasayı rahatlatacak. Ancak ben ticari kredi ve masraflarda yapılacak çalışmaları bekliyorum. Faizdeki düşüş adım adım vatandaşa yansıtılıyor, arkası gelecek" diye konuştu. İHTİYAÇ KREDİSİNDEN 4 KAT DAHA YÜKSEK KMH'lara ayar getirilmesi 2010'dan bu yana tartışılıyor. O dönemde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) bankaları, Merkez'in de tüketicileri uyardığı ek hesaplar bilinçsiz kullanıldıkça can yakıyor. "Nasıl olsa bir dahaki aya kapatırım" diyen tüketiciler, ihtiyaç kredisi almak yerine kredili mevduat hesabına yükleniyor. İhtiyaç kredisi faizleri yüzde 1.30'lar düzeyindeyken bankalar KMH'lardan yüzde 5 faiz alıyor.
Merkez Bankası, bankaların müşterilere 'destek hesap' adı altında kullandırdığı, faizi ihtiyaç kredisinin 4 katına ulaşan KMH'lara nihayet ayar verdi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Türkiye'de geçen yıl 2 bin ton civarında gümrük kaçağı çay yakalandığını ancak yakalanamayan miktarın bundan çok daha fazla olduğunu belirterek, "Bizim çayımızda yabancı madde kesinlikle yok ancak kaçak çayların hepsinde haşere zehiri, yani pestisit var. Bu da kanserojendir" dedi. Sütlüoğlu yaptığı açıklamada, kaçak çayın engellenmesi için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından etkin önlemler alındığını, bu kapsamda gümrük kapılarında detektör köpekler kullanılmaya başlandığını anımsattı. "KAÇAK ÇAYLARDA HAŞERE ZEHİRİ VAR" Çaykur olarak daha önce 3 detektör köpek alarak Gümrük ve Muhafaza Genel Müdürlüğüne verdiklerini, ileride 3 detektör köpek daha almayı planladıklarını anlatan Sütlüoğlu, böylece kaçak çayla mücadeleye destek vermeye çalıştıklarını ifade etti. Detektör köpeklerin, araçların gizli bölmelerine ya da yükler arasına saklanan kaçak çayları yakalayarak kaçak çayla mücadeleye önemli katkı sağladığını vurgulayan Sütlüoğlu, "Kaçak çaya öncelikle halkın sağlığı için dikkat etmek gerekiyor. Çünkü kaçak çay ile hem sağlığımızdan hem paramızdan oluyoruz" dedi. Sütlüoğlu, geçen yıl 2 bin ton civarında kaçak çay yakalandığını ancak yakalanamayanın çok daha fazla olduğunu ileri sürerek, şunları söyledi: "KENDİLERİNİ DÜŞÜNMÜYORLARSA ÇOCUKLARINI DÜŞÜNSÜNLER" "Kaçak çay genelde damak tadı alışkanlığından dolayı tercih ediliyor ama içinde nelerin olduğu belli değil. Aslında bunların satılması yasak ancak bir şekilde piyasaya sunuluyor. Vatandaşların ne aldığına dikkat etmesi, bilenen, tanınan markaları tercih etmeleri gerekiyor. Bizim çayımızda yabancı madde kesinlikle yok ancak kaçak çayların hepsinde haşere zehiri, yani pestisit var. Bu da kanserojendir. Pestisitin pek çok zararı var, hastalıklara neden oluyor. Kaçak çayı içen vatandaşlarımız belki kendilerini düşünmüyor ama çocuklarını, torunlarını düşünmeleri lazım. Bu bir nesli tehdit eden önemli bir olay. Vatandaşlarımızın dikkat etmesi lazım." Doğal ve sağlıklı olduğundan dolayı tüketicinin Türk çayının tercih etmesi gerektiğini söyleyen Sütlüoğlu, kaçak çayın yoğun olarak satıldığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde damak tadına uygun çay üretimi yapmak için de çalıştıklarını ifade etti. "KAÇAK ÇAYIN YURDA GİRİŞİNİ ENGELLEMEK" Rize Ticaret Borsası (RTB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan da sektörü tehdit eden en önemli sorunlardan birinin kaçak çay olduğunu anlatarak, "Bugüne kadar kaçak çayla yurt içinde dağıtım sırasında mücadele edildiğini ancak en önemli konu kaçak çayın yurda girişini engellemek" dedi. Kaçak çayın yurda girdikten sonra bir şekilde dağıldığını söyleyen Erdoğan, "Yapacağımız çalışmayla kaçak çayın hem yurda girişi hem de dağıtımını engellemeye çalışacağız. Mücadelenin bu şekilde devam etmesi halinde belki kaçak çay girişi tamamen bitmeyecek ancak yılda 10-15 bin tona inmesi bile sektöre büyük katkı sağlayacak. Türkiye'ye yılda 50 bin ton civarında kaçak çay girdiğini tahmin ediyoruz." Erdoğan, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik çay üretme konusunda çalışma yapılması gerektiğini de ifade ederek, bu nedenle yörenin damak tadına uygun yeni ürünler geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Çaykur Genel Müdürü'nün kaçak çaylarla ilgili yaptığı bu açıklama çay tiryakilerinin canını sıkacak gibi görünüyor...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Trafik polisleri, camları filmli olan, yüksek ses çıkartan egzozları bulunan ve trafiği tehlikeye düşüren otomobillere ceza yağdırdı. Parça değiştirip, otomobillerini 'modifiye' eden genç sürücüler, cezalara tepki gösterdi. Uşak Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, bugün kent merkezinde tehlikeli araç kullanan sürücüler üzerinde Dörtyol Mevkii'nde uygulama yaptı. Vatandaşlar tarafından telefonla yapılan ihbar üzerine Uşak- İzmir karayolundan Uşak yönüne konvoy halinde gelen 12 otomobili takibe alan polis, araçları kontrollü bir şekilde Dörtyol'daki Şehit Asteğmen Mehmet Bozkuş Köprüsü'nün altında bulunan eski otopark alanına çekti. Uşak Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nde görevli 8 trafik polisi, araçların evrakında ve araçların camlarındaki filmle egzozlarında inceleme yaptı. Araç sürücülerine camlardaki filmleri söktürerek, egzozları orijinal hale getirmeleri konusunda uyarıda bulunan polisler, 12 araç sürücüsüne, Karayolları Trafik Kanunu'na göre cezai işlem uyguladı. Sürücüler kesilen cezalara tepki gösterirken, polis kendilerini 'Doğancılar' diye nitelendiren bu grupla ilgili uzun zamandır ihbar aldıklarını ifade edip, uygulamaların aralıksız devam edeceğini kaydetti.
Vatadaşların en çok şikayet ettikleri sürücü tipi olan modifiye araç kullananlara ceza yağdı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İstanbul Aydın Üniversitesi'nde 'Turgut Özal'ı Anmak ve Anlamak' konulu panele katılan Ahmet Özal, gazetecilerin sorularını cevapladı. Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili soruşturmayı değerlendiren Özal, Devlet Denetleme Kurulu (DDK)'nın araştırmalarına devam ettiğini anlattı. Savcılığın da çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden Özal, "Zamanı gelip rapor açıklandığında hep beraber göreceğiz. Futbolda 'faul' tabiri vardır. Burada da bir faul olduğu kesin. Bu raporda kimin kime faul yaptığı kesin belli olacak." dedi. Türkiye'de bir çok sırrın aydınlanacağını belirten Özal, şöyle konuştu: "Türkiye'de 1990'lı yıllarda rahmetli babamın ölümüyle başlayan ve karanlıkta kalan noktalar yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyor. Türkiye'nin eski bir Türkiye olmadığını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da açıkladı. Bunu iyi anlamak lazım. Ne varsa ortaya çıkacağı kanatindeyim. Bundan sonra gizli bir şey kalmayacak. Bunlar Türkiye için hayırlı işlerdir. Ergenekon meseleleri belki Türkiye'de insanlara acı veriyor, zor geliyor. Doğrudur ama bunların olması lazım ki Türkiye bir daha geri dönüp bakmasın. Bu defter kapansın, bitsin artık." Babasının vefatı üzerinden 19 yıl geçtiğini kaydeden Ahmet Özal, bu kadar zaman geçmesine rağmen insanların hala Özal'ı konuştuğunu belirtti. Özal, "Rahmetli babam sağlığında, 'ben öldükten 5 yada 10 yıl sonra beni daha iyi anlayacaklar' demişti. Demokrasi ve ekonomi gibi alanlara bugün baktığımızda bütün temeller o dönemde atılmıştı. Türkiye çok büyük bir ülke konumuna geldi." ifadelerini kullandı.
9. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, vefatının 19. yıl dönümü öncesinde anıldı. Oğul Ahmet Özal, babasının vefatına futbol tabiriyle bir benzetme yaptı
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konvoyu bugün Boğaziçi Köprüsü'ndeki bir intihar vakası ile karşılaştı. İntihar girişiminde olan kişiyi fark eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumaları araçtan inip, intihar etmek isteyen vatandaşa müdahale etti. Saat 12:30 civarında Boğaziçi Köprüsü'nde intihar girişiminde bulunan vatandaşın, o sırada köprüden geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konvoyu durarak, Erdoğan'ın devreye girmesiyle ikna edildiği öğrenildi. Şahsı fark eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumaları araçtan inip, intihar etmek isteyen V.Ç.'yi vazgeçirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorunla ilgilendiğini duyması üzerine bu kişi, köprüden aşağı atlama tehdidine son vererek Erdoğan'ın makam aracının yanına gitti. Siirtli olduğunu ve ailevi problemler nedeniyle bunalıma girdiğini belirten kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti. Ardından şahıs bir araca bindirilip götürüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, dinlediği vatandaşın sorunlarının çözümüne yardımcı olunması için yetkililere gerekli talimatları verdiği kaydedildi.
İSTANBUL Boğaziçi Köprüsü'nde intihar girişiminde bulunan bir kişiyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kurtardı. Erdoğan, intihar girişiminde bulunan kişiyi kararından vazgeçirdi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Beştepe İlhan Cavcav Tesislerinde gerçekleştirilen imza törenine Gençlerbirliği Yönetim Kurulu Üyesi Halil Erkman ve Sertaç Muratal katıldı. Transferde hareketli günler yaşandıklarını ifade eden Erkman, ''Önümüzdeki sezon alternatifi bol, seyirciye keyif veren bir takım oluşturmaya çalışıyoruz. Amacımıza uygun iki futbolcuyu daha kadromuza kattık. Oktay ve Haluk'un önümüzdeki sezon Gençlerbirliği'nde başarılı olacaklarına inanıyorum'' diye konuştu. Geçen sezon Samsunspor forması giyen 25 yaşındaki Oktay Delibalta da büyük bir camiaya geldiği için çok mutlu olduğunu belirterek ''Profesyonel olduğum 18 yaşından beri bütün basamakları tek tek çıkarak, hedefim hep buraya gelmekti. Bu formayı saha içinde ve dışında layıkıyla taşıyacağım'' dedi. Elazığspor'dan transfer olan 24 yaşındaki Haluk Ulaşoğlu ise ''Formayı giymek için sezonun bir an önce başlamasını istiyorum'' dedi. Daha sonra iki futbolcu da 3'er yıllık sözleşmeye imza attı.
Gençlerbirliği Samsunspor'dan Oktay Delibalta ve Elazığspor'dan Haluk Ulaşoğlu ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Yeni İhya Der Başkanı ve Hüda Par üyesi Aytaç Baran ile 3 kişinin öldürülmesi olayının ardından, sosyal medya hesapları üzerinde "eyleme çağrı" niteliğinde mesaj yayınlayan kullanıcılar hakkında soruşturma başlattı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, 9 Haziran'da Yenişehir ilçesi Şehitlik semtinde Yeni İhya Der Başkanı Baran ve 3 kişinin öldürülmesi, 11 kişinin yaralanması olayına ilişkin başlatılan soruşturma hatırlatıldı. Soruşturma kapsamında olaylar ile ilgili bazı sosyal medya hesapları üzerinde inceleme yapıldığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: "Yapılan inceleme sonucunda 'eyleme çağrı' niteliğindeki mesajlarla ilgili olarak mesajları yayınlayan kullanıcılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır. Yürütülen soruşturmanın safahatı ve sonucu hakkında kamuoyuna ayrıca bilgi verilecektir." Soruşturmada gözaltına alınan 22 şüpheliden 14'ü tutuklanmış, 3'ü adli kontrol hükümleriyle olmak üzere 8 kişi ise serbest bırakılmıştı.
Diyarbakır'da 3 kişinin öldürülmesi sonrası sosyal medya hesaplarından eylem çağrısı yapan kişiler hakkında soruşturma başlatıldı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Kar yağışı bekleyen İstanbul'da hava sıcaklığı düşerken, şehrin üstünü de kara bulutlar kapladı. Kar bekleyen İstanbul’da Kız Kulesi’nin ve boğazın üzeri kara bulutlarla kaplandı. Kent merkezinde özellikle sahil şeridi kara bulutların etkisiyle karanlığa büründü. Şehrin bulutlarla kaplı hali ürkütücü manzaralar ortaya çıkardı. İstanbul Boğazı'nda son olarak geçen temmuz ayında benzer bir manzara yaşanmıştı. Boğazı dakikalar içinde kaplayan kara bulutlar şiddetli bir dolu yağışı getirmişti. İlgili bakanlar afet yaşandığı yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Aşırı dolu yağışının ardından ise binlerce ev ve araç hasar görmüş, insanlar ve otomobiller bazı noktalarda mahsur kalmıştı. Kış mevsimi boyunca kar yağışı beklenmesine rağmen bir türlü karın düşmediği İstanbul'da benzer görüntülerin yaşanması kafalarda soru işareti bıraktı. Yine afet mi olacak soruları gündeme geldi.
İstanbul'da kar yağışı beklenirken Boğaz'ın üstünde oluşan simsiyah renkli bulutlar vatandaşları tedirgin etti. Bu görüntüler geçtiğimiz yaz yaşanan afeti akıllara getirdi. Temmuz ayındaki binlerce ev ve aracın büyük hasar gördüğü aşırı dolu yağışı öncesinde de aynı manzara yaşanmıştı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Washington'da temaslarda bulunan Saakaşvili'nin Sözcüsü Manana Mandjgaladze, Obama-Saakaşvili görüşmesiyle ilgili düzenlediği basın toplantısında, görüşmenin kendileri için verimli geçtiğini bildirdi. Obama ile Saakaşvili'nin siyasi ve ticari ilişkilerin yanı sıra savunma ve güvenlik ile ilgili konuları da kapsamı bir şekilde ele aldıklarını söyleyen Mandjgaladze, görüşmede ayrıca Gürcistan'ın NATO üyeliği ile ilgili konuların da ele alındığını kaydetti. Öte yandan, sözkonusu görüşmede Obama'nın Saakaşvili ile konuşmasında Gürcistan'ı Rusya ile karıştırması çok sayıda Gürcü ve Rus haber ajanslarında geniş olarak yer aldı. Beyaz Saray'daki görüşmede Obama, "İlk adımlarımdan biri, Rusya'da sivil toplum kuruluşlarının oluşturulması konusunda şükranlarımı sunmak olmuştu" şeklinde konuşurken, Gürcistan yerine Rusya dediğinin farkına vararak "Yani Gürcistan'da" yanlışını düzeltti. Haberlerde, görüşmenin video görüntüsünün Beyaz Saray'ın internet sitesinde de konduğu ve görüntülerde Obama'nın konuşmasının düzeltilmeden bu sitede yer aldığı kaydedildi.
Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, ABD Başkanı Barack Obama ile bir araya geldi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Akne sorunu kişiye göre de değişir, kimi çok hafif atlatırken kiminin ise ağızdan ilaçlar kullanması gerekebilir. Araştırmalar akne sorunu ile hormonların (özellikle testosteron hormonu)yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. Ergenlikte hormonların devreye girmesi ile tüm vücutta değişiklikler yaşandığı gibi yağ bezleri de testosteron hormonu tarafından uyarılıp büyüyor ve daha fazla yağ salgılamaya başlıyor. Bu da ciltte akne oluşumunu ve yağlanmayı kolaylaştırıyor. Sivilceye yol açan neden ise cildin yüzeyindeki yağ değil, kıl köklerinde birikip dışarıya atılamayan aşırı yağdır. Aknenin şiddetine bağlı olarak dermatoloji uzmanı uygun tedaviyi belirler. Hamilelik döneminde kloazma (veya hamilelik maskesi olarak da bilinir) adı verilen kahverengi ve sarımtırak yamaların yüzünüzün her yerinde görülebildiğini ifade eden Dr. Ertek açıklamalarda bulundu: “Daha çok alın, üst yanak, burun ve çenede görülür. Kloazma önlenemez fakat melanin üretimini daha fazla uyaran ultraviyole ışınlarına (güneş gibi) kalmayı sınırlayarak bu lekeli, siyah noktaların yoğunluğunu en aza indirebilirsiniz. Bu özel dönemde de akne problemlerine rastlanabilir. Artan hormon düzeyleri ciltte yağlanmayı da tetikler ve akne ortaya çıkabilir. Gebelik sonrası genellikle cilt tamamen eski haline yani normale döner” Bol su için Menopoz döneminde östrojen üretiminin düşmesi ile birlikte cildin yaşlanmasının hızlandığını kaydeden Dr. Ertek, “Ciltte, kaslarda ve kemiklerde bulunan, yeni hücrelerin oluşmasını sağlayan doğal bir protein olan kolajenin, menopoz döneminde azalmaya başlaması ile birlikte cilt incelir. Cilt inceldiği için yavaş yavaş elastikliğini kaybederek sarkmaya başlar. Cilt kuruluğu sırtta ve eklemler etrafında çok belirgindir ve rahatsız edici kaşıntılara sebep olabilir. Bu şikayetler kuru ortamlarda ve kış aylarında belirgin artış gösterir. Bu dönemde cilt sağlığınız için bol bol su için." Menopozdan itibaren cilt inceldiği için, güneşten korunma daha da önemlidir. Bu nedenle yüksek faktörlü güneşten koruyucu ürünleri seçin. Ayrıca cilt tipinize uygun bir nemlendiriciyi sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez kullanın. Bunların dışında ameliyatsız yüz germe, Botox uygulamaları, kırışıklıklar içine dolgu enjeksiyonu ve mezoterapi gibi diğer tedavi seçeneklerinden yararlanabilirsiniz” açıklamalarında bulundu.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, çzellikle ergenlik döneminde görülen akne problemi için uyardı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Karaciğerde meydana gelen yağlanmalar, tedavi edilemezse ilerleyen zamanlarda siroz hatta akciğer kanserine bile neden olabilen önemli bir sağlık sorunu. Bu nedenle bu sorunu görmezden gelmemeli karaciğerinizde meydana gelen yağlanmayı tedavi etmek gerek İşte Dr. Ender Saraç'ın tarifiyle karaciğeri temizlemek için mükemmel bir formül olan detoks kürü... Malzemeler: 5 adet enginarın çanak yaprağı 4/1 kahve kaşığı zerdeçal 1/2 litre su 5 damla limon 1 tatlı kaşığı bal 2 tatlı kaşığı hindiba Hazırlanışı: İlk olarak bir tencerede kereviz yapraklarını haşlayın. 1/2 litre su ile kaynatılan yaprakları 5-10 dakika dinlendirin. Ardından kerevizin yapraklarını sıkıp suyunu bıraktırın. Elde edilen kereviz yaprağı suyu ılıdıktan sonra, iki parçaya bölüp içine diğer malzemelerimizi katın. Bu karışımı sabah ve akşam 1 bardak olmak üzere günde 2 defa için. Kürünüze 40 gün süreyle devam edin.
Vücuttaki yağlanma ve kimyevi bir takım etkenler karaciğerin yağlanması neden oluyor. Karaciğerde yağlanma ileride daha büyük sorunlara neden olabilir. İşte doktor Ender Saraç'tan karaciğer yağlanmasını engelleyen kür tarifi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İstanbul’dan bir yakınlarının düğünü için Konya’ya geldikleri öğrenilen iki erkek kardeş, kimliği belirsiz kişiler tarafından sokak ortasında uğradıkları saldırı sonucu tüfek ve tabancayla vurularak öldürüldü. Olay, saat 22.30 sıralarında merkez Meram ilçesi Havzan Mahallesi Benekli Sokak içerisinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İstanbul’da beyaz eşya işiyle uğraştıkları öğrenilen 35 yaşındaki Mustafa Tezcan ile kardeşi 22 yaşındaki Arif Tezcan bir yakınlarının düğünleri için Konya’ya geldi. Düğün bittikten sonra kaldıkları akrabalarının evine doğru giden Mustafa Tezcan ve kardeşi Arif Tezcan sokağa girdiği sırada 42 DZP 91 plakalı araçtaki kimliği belirsiz kişiler tarafından tüfekli ve tabancalı saldırıya uğradı. Saldırı sonucu kimliği henüz belirlenemeyen şüpheliler olay yerinden kaçarak uzaklaşırken, vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralanan iki kardeş ise yere yatarak yardım bekledi. Silah seslerini duyarak olay yerine gelen vatandaşlar sağlık ve polis ekiplerini arayarak haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahale sonrası ağabey Mustafa Tezcan Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ne, kardeşi Arif Tezcan ise Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralı kardeşler hastanede yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay yerine giden polis ekipleri çevrede ve sokak girişlerinde güvenlik önlemi alarak incelemelerde bulundu. Yapılan incelemeler sonrası polis, şüphelileri belirlemek ve yakalamak için çalışma başlattı. (İHA)
İstanbul’dan bir yakınlarının düğünü için Konya’ya geldikleri öğrenilen iki erkek kardeş, kimliği belirsiz kişiler tarafından sokak ortasınd...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Bazı besinler içerdikleri maddeler nedeniyle metabolizmayı hızlandırmakta, tokluk hissi sağlamakta ve yağ yakımını kolay hale getirmektedir. Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aslıhan Altuntaş, sağlıklı bir diyette olması gereken ve kilo vermeyi kolaylaştıran besinler ile ilgili bilgi verdi. Kişiye uygun, yeterli ve dengeli bir diyet programı içerisinde tüketildiğinde yağ yakımını hızlandıran 5 besin şöyle sıralanmaktadır: Yağ yakan Zerdeçal : Bağırsak hareketlerini hızlandırarak sindirime yardımcı olurken, aynı zamanda yağların yakılmasına yardımcı olmaktadır. Ağız içinde bulunan bazı reseptörleri etkileyerek metabolizmayı hızlandırmakta, tatlı krizlerini önlemekte ve iştahı kesmektedir. Kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur ve vücutta yağ hücrelerinin birikmesini engeller. 1 çay kaşığı zerdeçalı 1 su bardağı sıcak suda bekletip limon ve az miktarda bal ekleyerek tüketmek tüm bu etkilerden faydalanmayı sağlar. Yoğurt : Yoğurt içerdiği yararlı bakteriler sayesinde sindirimin düzenlenmesine ve yağ yakımına destek olmaktadır. Yapılan bir çalışmada öğün aralarında yoğurt tüketen bireylerin öğün aralarında hiçbir şey tüketmeyenlere oranla daha fazla yağ kütlesi kaybı olduğunu göstermiştir. Yoğurt tüketimi özellikle de karın bölgesindeki yağların yakımını artırmıştır. İçerdiği vitamin, mineraller ve proteinler sayesinde de besin değeri yüksek olan çok kıymetli bir yiyecektir. Her gün bir kase yoğurt ikindi öğünü için güzel bir alternatif olacaktır. Hindistan cevizi yağı : Hindistan cevizi yağı, içerdiği MCT (orta zincirli yağ asitleri) içerir. Bu yağ çeşidinin metabolizması diğer yağlardan farklıdır. Bu sayede yağ yakımını destekler. Hindistan cevizi yağının dumanlanma noktası yüksek olduğundan ısıdan kolay etkilenmez. Kahve veya süt içerisine, 1 kaşık hindistancevizi yağı eklenerek yağ yakımı hızlandırılabilir. Kırmızı biber : Kırmızı biber içerdiği kapsaisin maddesi sayesinde yemeklerinize lezzet vermekten çok daha fazlasını yapar. Güçlü bir antioksidan olan kapsaisin tok hissini artırır ve aşırı yemek tüketimini engeller. Ayrıca vücut sıcaklığını da artırarak daha hızlı kalori yakımına yardımcı olur. Daha hızlı ve verimli kalori harcanması da yağ yakınını hızlandırır. Fıstık ezmesi : 1 yemek kaşığı şekersiz fıstık ezmesi tokluk sürecini uzatmakta, kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olarak yağ yakımını hızlandırmakta. Yağ içeriği ve kalorisi yüksek bir besin olmasına rağmen içerdiği sağlıklı yağlar, protein, vitamin ve mineraller sayesinde bir çok olumlu etkiye sahiptir. Metabolizmayı hızlandıran ara öğün tarifi: 200 ml yoğurt, 1 çay kaşığı zencefil, 1 çay kaşığı zerdeçal, 1 çay kaşığı kırmızı pul biber, 1 tatlı kaşığı keten tohumu, 1 çay kaşığı çörek otunu karıştırın. Sabah kahvaltısı ya da ikindi ara öğünü olarak tüketebilirsiniz.
Diyet yapıyor ama kilo veremiyorsanız sebebi metabolizma hızınızın yavaş olmasıdır. Peki metabolizmayı nasıl hızlandıracaksınız? Bunun formüle de yağ yakan yiyeceklerden geçiyor. Hızla zayıflamak ve diyetten sonuç almak istiyorsanız bu yiyecekleri bir kenara not edin;
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Survivor yarışmasındaki başarılı performansıyla gönüllerde taht kuran Turabi Çamkıran, paylaştığı video ile Survivor 2019 yarışmasına katılacağının sinyalini verdi. "KRAL GERİ Mİ DÖNÜYORSUN?" Instagram hesabından Survivor videosu paylaşan Turabi Çamkıran, paylaşıma, "ÇOK YAKINDA... Benimkisi fırtına öncesi sessizlik." notunu ekledi. Turabi'nin paylaşımına takipçileri de sessiz kalmadı. Turabi'nin bir takipçisi paylaşıma, "Kral geri mi dönüyorsun?" yorumunu yaptı. Başka bir takipçisi ise, "Turabi tekrardan Survivor'da vay be çok heyecanlı." yorumunu yaptı. ILICALI SÜRPRİZ BİR PAYLAŞIMA İMZA ATMIŞTI Sosyal medya hesabından Survivor ile ilgili paylaşımlarda bulunan Acun Ilıcalı, Survivor hayranları için sürpriz bir paylaşıma imza atmıştı. Acun Ilıcalı Survivor 2019'un çekileceği ye ve mekanın fotoğraflarını ile videosunu sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaşmıştı. "ORTAK YAYIN OLACAK" Geçtiğimiz günlerde TV8'de ekrana gelen 'Gel Konuşalım' programının canlı yayınına katılan Acun Ilıcalı, 'Survivor 2019' için şunları söylemişti: "Survivor'da konseptimiz bu sene Türkiye-Yunanistan olacak. Aynı anda iki ülkede yayın olacak ve aynı gece yayınlanacak, ortak yayın olmayacak. Programların montajları farklı olacak, onların programında hayatları daha çok ekrana gelecek. Ancak oyunlar aynı olacak. Bir adada Türkler, diğer adada Yunanlılar olacak ve kıyasıya bir mücadele yaşanacak.
Survivor yarışmasındaki performansıyla milyonlarca kişi tarafından beğeniyle takip edilen Turabi Çamkıran, sosyal medya hesabından paylaştığı videosuyla Survivor 2019 yarışmasına katılacağının sinyalini verdi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İDO'dan alınan bilgiye göre, Marmara Denizi'ndeki hava muhalefeti nedeniyle saat 12.00'deki Bostancı-Yenikapı/Bandırma, 13.00'teki Kadıköy-Yenikapı/Bursa ile saat 15.30'daki Bandırma/Yenikapı-Bostancı dış hat deniz otobüsü seferleri iptal edildi. Öte yandan, saat 09.30'da yapılması gereken Bursa-Yenikapı/Kadıköy, Pendik/Yalova ve Yalova/Pendik seferlerinin de iptal edildiğini belirten yetkililer, hava muhalefetinin sona ermesinin ardından seferlerin normale döneceği bildirdi.
İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş (İDO), Marmara Denizi'ndeki etkili karayel nedeniyle bazı deniz otobüsü seferlerini iptal etti.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs törenlerindeki değişiklikle ilgili tartışmalara noktayı koydu. Erdoğan, tartışmaların nedeni olan Milli Bayramlara ilişkin yönetmeliğin AK Parti hükümetinden önce hazırlandığını AK Parti'nin sadece yönetmeliği uygulamaya aldığını söyledi. CHP'nin Milli Bayramların kutlanışına ilişkin genelgeyi eleştirmesini anlamsız bulduğunu belirten Başbakan Erdoğan, CHP'ye bu sözlerle yüklendi: "Mustafa Kemal 13 Ekim 1923'te Ankara'nın başkent olmasını sağladı. Şimdi ben soruyorum onlara. Siz bunun üzerine ne kattınız. Gazi Mustafa Kemal'in emaneti başkent Ankara'ya siz ne kazandırdınız. 1940'larda tek parti idaresi altında hem Ankara'yı hem ülkeyi yönettiniz. Gazi'nin Ankara'sına ne kazandırdınız. Nerede bir eseriniz var. Gazi, buradan muasır medeniyet seviyesini hedef gösterdi. Siz ondan devraldığınız emaneti ne yaptınız. Nereden aldınız nereye taşıyorsunuz. Şimdi çıkmışlar bize 19 Mayıs törenleriyle ilgili bize hakaretlerle yükleniyorlar. 19 Mayıslarla, milli bayramlarla ilgili yönergeyi bizden önce yapmışlar, biz yönergeyi sadece uygulamaya alıyoruz. Bunu farklı yöneler çekmeni de anlamı yok. Vatan ve millet sevgisini de sizden öğrenecek değiliz. Bizim 81 vilayetteki eserlerimiz bu topraklara olan aşkımızın tezahürüdü"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milli bayramların kutlanmasına ilişkin değişiklik yaratan yönergeyle ilgili muhalefetin eleştirilerine ilk kez yanıt verdi
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Demokrat Parti'nin 12 Haziran'daki kurultayı öncesinde birbirlerini hayal görmekle suçlayan İzmir İl Başkanı Fatih Dalan ile DP İzmir İl eski Başkanı Turan Arınç arasındaki tartışma Arınç'ın, "Fatih Dalan mahallede meşe oynarken biz Cindoruk'la siyaset yapıyorduk. Hüsamettin Cindoruk benim 35 senelik siyaset arkadaşım. Kimse bana Cindoruk'un ne olduğunu anlatmaya çalışmasın" sözleriyle yeniden alevlendi. Yeni Asır gazetesinden Süleyman Sağat'ın haberine göre, tarafların birbirlerini 'hayal görmekle' suçlamasının ardından Dalan'ın İzmir kurultay delegelerinin Cindoruk'a tam destek vereceğini açıklamasına tepki gösteren Arınç şöyle konuştu: "Dalan, partide yaptığı yenileşmeden bahsediyor. Yönetim kuruluna 5 genç aldı, bu mu değişim? Neyi değiştirdi. Benim 30 ilçe başkanımın hepsi 30 senedir tanıdığım insanlar. Partide ne değişmiş. Bıraksın bizimle kavga etmeyi de ilçe başkanlarını toplasın ortak karar çıkarsın. Ondan sonra ben de sesimi keseyim" diye konuştu. KAOS İÇİNDE Hüsamettin Cindoruk'un genel başkan seçildikten sonra televizyonlara çıkarak misyonunun DP ile Anavatan'ın birleştirmek olduğunu söylediğini belirten Arınç, "Ancak bu birleşmeyi sıhhatli yapamadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anavatan Partisi'nin il yöneticilerinin DP il yönetimine girmesini bile kabul etmedi. Parti kaos içinde. Cindoruk partiyi bu kadar rezillik içine soktu. 8 aylık genel başkanım dedi, şimdi de başbakanlığa soyunuyor. Aradan aylar geçti bırakın ayrılmayı başbakan olmayı düşünüyor" dedi. Türkiye'de DP ve Anavatan camiasında hiç kimsenin Cindoruk'un peşine takılıp oy vereceğine inanmadığını söyleyen Arınç, "Cindoruk'a yakışan bu kongrede genç bir arkadaşı önerip onun yanında kalarak akıl verip partiyi bir adım öne çıkarmanın gayreti içine girmektir" dedi. 'Hayal görme' tartışmasıyla başladı Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Fatih Dalan geçen hafta yaptığı açıklamada Kurultay'da, İzmir delegelerinin Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk'a tam destek vereceğini, örgütte hiçbir şekilde çatlak olmadığını söylemişti. Bunun üzerine il eski Başkanı Turan Arınç da, "İl Başkanı Dalan hayal görüyor. Hüsamettin Cindoruk İzmir'in desteğini asla alamaz" demişti. Dalan ise asıl hayal görenin Arınç olduğunu öne sürerek, "İzmir il kongresinde yüzde 70'e yakın oy aldım. Arınç ise aynı kongre için oyların yüzde 70'ini alacağını söylemişti. Asıl hayal görenin kim olduğu belli oluyor" diye konuşmuştu. Demokrat Parti İzmir Teşkilatı'nda il başkanı olarak görev yapmış olan Turan Arınç, eski Genel Başkan Tansu Çiller'in yeniden partinin başına geçmesini istiyor. Arınç, Demokrat Parti'nin Tansu Çiller liderliğinde yeniden eski gücüne kavuşup, iktidar alternatifi olacağına inanıyor. Dalan: Tavana bakıp düşünsün DP İzmir İl Başkanı Fatih Dalan ise Arınç'ın DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk için söylediği sözlerin yakışıksız olduğunu ifade ederek, "Turan Bey Hüsamettin Cindoruk konusunda tutarsız sözler söylüyor. İzmir İl Kongresi'nde 'Kimse onunla benim arama giremez' demişti. Buna rağmen Cindoruk'un, yaptıklarını hala anlamıyor, anlamak istemiyor" dedi. Yönetime sadece 5 genç aldığı konusunda Arınç'ın yanlış bilgi sahibi olduğunu söyleyen Dalan, "Bilgisizce söylüyor. Yönetime 21 genç aldım. Bugüne kadar kendisi partide yönetime alacak bir tane yeni insan bulamadı. O Hüsamettin Bey ile siyaset yaparken ben meşe oynuyormuşum. 11 Ekim'deki İzmir İl Kongresi'nde herkes kimin daha çok meşe oynadığını gördü" dedi. TAM YETKİ VERİLDİ İlçe başkanlarıyla toplantı yaptığını ve 27 ilçe başkanının 12 Haziran'daki Kurultay'la ilgili tüm değerlendirme ve çalışmalarda kendisine tam yetki verdiğini ve bunu imza altına aldığını belirten Fatih Dalan, "Arınç madem ilçe başkanlarını 30 yıldır tanıyordu . İzmir İl Kongresi'nde ilçe başkanları ona neden oy vermedi. Bunu da gece yatağa yattığında tavana bakarken düşenmesi lazım. Bundan sonra ona yakışan yaşının ağırlığında kenarda oturup bize yol göstermesidir" diye konuştu.
Cindoruk'un, 35 yıllık siyaset arkadaşı olduğunu söyleyen DP İl eski Başkanı Arınç, kimsenin kendisine Cindoruk’un ne olduğunu anlatmaya çalışmamasını istedi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İNTERNETHABER CHP Lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasının ilk bölümünde sanki bir seçim konuşması yaptı. Önümüzdeki seçimde CHP iktidara gelince yapılacakları anlattı. İşçiye, emekliye, öğretmene müjde verdi. Konuşmasının ikinci bölümü ise daha hareretliydi. Balyoz darbesi iddialarına değindi. Arınç'a suikast iddiasıyla başlayan süreci "Aşk-ı Memnu" dizisine benzetti. "Her hafta millete bu defa nasıl bir senaryo sunalım?.. Hadi çocuklar çalışın, daha da heyacanlı bir senaryo yazalım, herkes bizi izlesin. Birileri yazıyor, birileri sahneye koyuyor, millet olarak izliyoruz" dedi. Baykal son olarak da Erdoğan'ın "Sivil dikta bizim değil CHP dönemindeydi" sözlerine cevap verdi. Baykal, "Başbakan açık açık konuşamıyor ama Atatürk'ü kast ediyor" dedi ve o dönemin bir savaş dönemi olduğunu hatırlattı: "Biz işgal edilmiş bir Türkiye bulduk. Bunu yapanlar ülkeyi kurtarmak için savaş meydanlarında savaşırken, Tayyip Erdoğan'ın zihniyetinde olanlar o işgale destek veriyorlardı" dedi. Baykal söyle konuştu. "Çiftçi esnaf ezilmiştir, öğrenciler işsiz bırakılmıştır. Millet yoksullaştırılmıştır. Bunun haklı bir nedeni yoktur. Türkiye tüm tarihi boyunca borçlandığından daha fazla borçlanmıştır. Türkiye’nin en itibarlı sanayicileri intihar eder hale gelmiştir. Ekonominin hali bu. Bu mağduriyetlere iktidarın çare aradığını söylemek zor. OY KAYBEDİYORLAR YAPAY GÜNDEM YARATIYORLAR Bu yüzden iktidar oy kaybediyor. O yüzden yapay gündemler yaratıldı. Durduk yerde tartışmalar yaratıldı. Devlet kurumları birbiriyle çatışır hale geldi. İktidar oy kaybediyor. Yapay ve ülkeye çok zarar verecek yaklaşımların içine giriyorlar. BU İKTİDAR BİTTİ Çare dürüstlüktür. Ekonomik sorunlara sahip çıkmaktır. Oysa Türkiye’nin gündemi hükümetin çabasıyla her an her şey olacakmış gibi bir noktaya sürükleniyor. 8 yılı bulan bu AKP iktidarının ülkeyi getirdiği noktada artık yeni bir arayışın kaçınılmaz hale geldiği yeni bir noktadayız. ARABAYI ATIN ARKASINA KOYMALIYIZ Yeni bir başlangıç mutlaka gerekiyor. Türkiye’de yarın seçimden sonra işbaşına bu hedeflerin önemini kavramış bir iktidar gelmelidir. Yeni bir ekonomi politikasına ihtiyaç var. Türkiye sadece dışarıdan kredi almayı en öncelikli politika tercihi olarak kabul eden bir ekonomi anlayışından çıkmalıdır. Anlayış borçlanmayı arttırmaya değil borçlanmayı azaltıp ekonomik büyümeyi arttırmaya, ihracatı arttırmaya yönelik daha kolay rekabet edecek tedbirleri her alanda uygulayarak makul bir süre içinde borca mahkum olmaktan çıkarıp kendi ayakları üzerinde durmak olmalıdır. Arabayı atın önünden alıp arkasına koymalıyız. Türkiye’nin en değerli iktisatçıları. Kriz döneminde deneyim kazanmış insanları bu doğrultuda Türkiye’ye yeni bir ekonomi politikasını kazandıracaklardır. TARIMA DESTEK İKİ KAT ARTMALI Bir diğer konu tarımdır. Tarımı bugünkü haliyle kaderine terk edemeyiz. Bugünkü desteğin iki katı destek olmadan tarımın sorunlarını düzeltemeyiz. Tarıma ve hayvancılığa yeni iktidar döneminde özel önem verilmesi zorunludur. Şu anda Türkiye’de çok temel sosyal sorunlar birikmiştir. CHP EMEKLİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRECEK Ele alınması gereken kesimlerin başında emekliler geliyor. Türkiye yeni iktidar döneminde emeklilerine görülmemiş bir anlayışla sahip çıkmak zorundadır. Türkiye bir aileler toplumudur. Bizim toplumumuzun atomu bireyin ötesinde ailedir. Ailelerin dertleri ortaktır. Ailede işini kaybeden birinin sorunu sadece o kişinin değil bütün ailenin sorunudur. Hiçbir emekli insan parasını sadece kendisi için harcamaz. Eğer işten atılmışsa oğlunun ve boynu bükük çocuğu için de harcar. Eğer emekliyi destekliyorsanız bilin ki o destek toplumun en temeline kadar gider. Emekliler konusu yeni iktidar döneminde büyük önem taşımaktadır. ÖĞRETMENLERE SAHİP ÇIKILMALIDIR Hiçbir unsur olmada da eğitimin yapılmasını sağlayan en temel unsur öğretmendir. O yüzden öğretmenlere çok ciddi sahip çıkmak gerekir. Sözleşmeli, yarım zamanlı gibi sorumsuzluklardan çıkaracak en etkili şekilde görev yapmasını sağlayacak bir eğitim politikasına ihtiyaç vardır. 4C SONA ERECEK Türkiye’de esnek çalışma şartları yaratacağız diye karmakarışık bir tablo yaratılmıştır. CHP iktidarında sürekli çalışan işçilerimizin hiçbiri 4C’ye mahkum edilmeyecektir. 4C uygulaması sona erecektir. Çünkü o sosyal devletin çalışma şartlarına yönelik şartların inkarı anlamına gelmektedir. Yoksulluk haritası çıkarılacaktır. Yardıma ihtiyaç duyulan aileler tespit edilecektir. Aileye yardım kadınlar üzerinden yapılacaktır. Kadınlar devletin yardımında işbirliği yapacağı unsur olacaktır. Her ailede mutlaka iş sahibi olmasını gerçekleştirmek için devlet her imkanı kullanmaya yönlendirilecektir. DOKUNULMAZLIKLAR KALDIRILACAKTIR Yolsuzluklarla mücadele yeni iktidarın temel hedeflerinden biri olacaktır. Bunun en temel adımı ise milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması olacaktır. Artık milletvekili olmak hukukun üzerinde olmak anlamına gelmeyecektir. Bunun üzerinde durmayı imtiyazlı olmayı övünmek için değil utanmak için bir gerekçe sayacağız. DARBE DEĞİL AŞK-I MEMNU DİZİSİ [PAGE] DARBE SİYASETİ YOK DARBE TİCARETİ VAR Bir süreden beri Türkiye’de bir darbe tartışması yaşanıyor. Herkes bunu konuşuyor. Dün Genelkurmay Başkanı neredeyse mahcubiyet içinde darbe kelimesini ağzına almak zorunda kaldı. Türkiye askeri müdahaleyi en son 12 Eylül 1980’de yaşadı. Son günlere kadar Türkiye’de bir darbe tartışması yaşanmadı. Bugünkü iktidar 8. yılını yaşıyor. Ortada bir darbe yok ama bir darbe söylemi var. Darbe kelimesi ortada bir darbe girişimi olduğu için mi yoksa başka hesaplar için mi gündeme geliyor? Gerçekte var mı böyle bir şey. Böyle bir şey olduğuna dair somut hiçbir şey ortaya çıkmadı. Darbe siyaseti yok da darbe ticareti var. İRTİCA EYLEM PLANI'NA NE OLDU? Önemini kaybetmiş siyasiler “Acaba darbeyle bana bir hayatiye zerk edilir mi” deniyor. İlk kez bu konuyu ne zaman ciddiye aldık Genelkurmay başkanlığı’nda bir irtica eylem planı hazırlandığına ilişkin somut iddiaları ağzına alıp konuşmaya başlayınca. Biz de ihtimalleri sıraladık bu olay Genelkurmay Başkanının bilgisi dışında mı bilgisi dahilinde mi. İkisi de vahim. Araştırıldı anlaşıldı ki belge fotokopi. Fotokopiyle bu iddia ispat edilmez dediler. 4.5 ay sonra biri mektup yazıp “orijinal belge bende” dedi. Bu belgeyi de postayla Ergenekon savcılarına gönderildi. Evet belge elimizde dediler. Önemli inceleyelim dedik. Adli Tıp’a sevk edildi. Böyle olması muhtemeldir dendi. O Adli Tıp ki kadrolaşma anlayışıyla oluşturulmuş. ALBAY BELGEYİ ELDİVENLE TUTTU Bu belgeyi altında imzası olan albaya verdiler incele diye adam dedi ki ben bunu tutmam çünkü tutarsam parmak izim olur. Eldivenle tuttu o belgeyi. Adli Tıp sabıkalı bir kurum. Üzmez olayından, Garipoğlu olayından biliyoruz. Ne oldu bu iş? Nerede o tanık. Niye çıkarmadınız. O CHP’yi de suçlamak istiyordu. Ortada bir iddia var. O iddia doğruysa çok önemli değilse daha da önemli. DURSUN ÇİÇEK'İN REYTİNGİ YOK, YENİSİ GELSİN Şimdi onu eskittik yenileri gelsin. Artık Dursun Çiçek’le reyting yok. Senin derdin reyting mi işin özüyle mi uğraşmak. Bir askerin komutanını vuracağı söyleniyor. Ne oldu adamı aldılar bıraktılar.ikinci bir kez alınması gündeme geldiğinde çekti vurdu onur intiharıyla. Ne oluyoruz kardeşim. Bu insan ölümün kapısındayken çok net bir şekilde maruz kaldığı haksızlığı tekrar ifade ediyor kızına diyor ki “iyi yetiş iyi oku benim başıma gelenlerin hesabını sor.” ARINÇ’A SUİKAST SANKİ AŞK-I MEMNU Başbakan yardımcısına suikast var dediler. Arkasından yeni bir heyecan daha. Sanki Aşk-ı Memnu dizisi. Her hafta millete nasıl bir senaryo sunalım. Haydi çocuklar çalışın daha da yüksek heyecan ve gerilim yaşatın deniyor. Her hafta yeni bir senaryo. Birileri bir yerde yazıyor. Başkaları başka bir yerde sahneye koyuyor Arkasından haydi kozmik odaya dediler, sokakta arabalar çevrildi, içinden patates çıktı. Arama tamamlandı. resmi açıklama "Yasa dışı hiçbir şey bulunamamıştır" ŞİMDİ DAHA GERİLİMLİ BİR PLAN ORTAYA ÇIKTI Şimdi ise daha gerilimli bir plan çıktı. Neymiş Fatih Camii bombalanacakmış Türk jetini düşürülecek Yunanlılar düşürdü denilerek savaş çıkarılacakmış. Efendim bu devletin resmi planıymış. TSK'nın resmi planlarının, tatbikatlarının içinde, tepeden tınağa herkesi ilzan eden bir olaya dönüşüyor... Bu plan ne zaman yapılmış 2003'ün martında. 7 yıl geçmiş. Bu sürede kaç tane komutan gelmiş geçmiş. O plan TSK'nın planı. Bunca komutan gelip geçiyor, kimse böyle bir plan yakalamıyor Bu plan 2003 yılında yapılmış, 7 yıl geçmiş... 7 yıl boyunca bir sürü komutan gelmiş geçmiş... Onların hiçbiri bunu görmemiş, sonra günün birinde böyle bir olay vardı diye ortaya çıkıyor. Dün genelkurmay başkanı kim yararlanıyor diye sordu. Kanıtsız bir şekilde başbakan düzeyinde, hükümet düzeyinde suçlamanın mazur görülebilir bir tarafı yoktur. DERHAL BAŞBUĞ'U GÖREVDEN AL Eğer böyle bir şey varsa, hükümetin ilk yapması gereken bunu söylenti olamktan çıkarıp gerçek olduğunu ortaya çıkarmaktır. Valla ben de bilmiyorum, bana geldi deyip ortalığa atıp tartıştırmak en büyük sorumsuzluktur. Senin görevin Türkiye'ye sahip çıkmaktır. Herkese sahip çıkacaksın... Dedikodu boşsa, fiyaskoysa ne olacak? Kendi camimizi, jetimizi bombalayacağız. Eğer sen bunu geçerli görüyorsan derhal Genelkurmay Başkanı'nı görevden almalısın. Böyle bir olay varsa Genelkurmay Başbanı'nın haberi olmadan olmaz. Derhal görevden al!.. Hayır almayacağım, dedikodusunu yaptıracağım... Bu devlet adamlığı mıdır, bu başbakanlık mıdır? Sen böyle yaparsan nasıl güven olacak? Kimi, neyle, hangi belgeyle itham ediyorsun? Sadece itham ediyorsun DAHA NELER ÇIKACAK SEN BİLİRSİN Halkın kendisine sırtını dönmeye başladığını görmüş, buralardan iş çıkar mı diye Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmaktan çekinmiyor. Başbakan 'kim bilir daha neler çıkacak' diyor... Sen bilirsin, sen bilirsin! DİLİNİN ALTINDAN BAKLAYI ÇIKAR! ATATÜRK DEMEK İSTİYORSUN [PAGE] CHP'YE SİVİL DİKTA SUÇLAMASI Başbakan şimdi sivil diktaya karşı çıkıyor. Kendisine destek veren gazetecilerin bu gidiş iyi gidiş değil, sivil vesayete gidiyor demeleri karşısında rahatsız oldu. Giderek tek partinin devlete egemenliğini, kurumlara egemenliğini götürmekte olduğnu görmüyor muyuz? Kadrolaşma bunun bir parçası... Geldiğimiz noktada başbakan üzerindeki bu vesayet iddiasını ortadan kaldırmak için diyor ki 'Dikta bizimle son buldu ve CHP diktayı gerçekleştiren partidir' diyor. Bunların tabii hangi ihtiyaçlardan kaynaklandığını, boş olduğunu biliyoruz. BİZ SAVAŞIRKEN ONLAR İŞGALE DESTEK VERİYORDU Yani 2002'ye kadar Türkiye'de dikta vardı. Yani bu dikta Ecevit'in diktası mıydı, hangi diktayı konuşuyor. CHP dikta dönemini gerçekleşitren partidir diyor. Dilinin altındaki baklayı çıkarması lazım. Neyi, kimi söylüyor? Kim o CHP? Türkiye'de askeri rejimi,diktayı kurdunuz diyen kişi kim? Türkiye ağzında gümüş kaşıkla doğmuş asilzade çocukları gibi doğmuş bir ülke değildir. Özgürlüğünü şerefiyle, kanıyla kazanmıştır. TC elbette savaş meydanlarında askeri meydanlarda kurulmuştur. Bizim arzumuz değil, bizim tercihimiz değil.. Biz işgal edilmiş bir Türkiye bulduk. Bunu yapanlar ülkeyi kurtarmak için savaş meydanlarında savaşırken, Tayyip Erdoğan'ın zihniyetinde olanlar o işgale destek veriyorlardı. Elbette kurulduğu zaman türiye'de asker iktidardaydı. Ama mustafa Kemal o zaman söylemişti. asker olan üniformasını giyecek, siyaset yapacak olan çıkarıp Meclis'e gelecek. DİLİNİN ALTINDAN BAKLAYI ÇIKAR! ATATÜRK DEMEK İSTİYORSUN Kimi itham ediyor, Mustafa Kemal'i itham ediyor. Açıkça söylemeye cesaret edemiyor. Ama kast ettiği o dönemdir. Fransız bilimadamı der ki "Türkiye bir dikta rejimi olarak kurulmadı, demokrasinin kapıları bilinçli olarak denendi. O yüzden de serbest fırka dönemi Atatürk'ün döneminde denendi. Denemelerden sonra 1950'de hepsi iftiharla milletin seçtiği partiye elleriyle teslim ettiler. O insanlar kendi ihtirasları uğruna hareket etmediler. Hepsi iktidarı teslim edip iş aradılar, ama bir tanesi bile hırsız çıkmadı. Basın özgürlüğünü onlar getirdi. Demokrasiyi getirmek için uğraştılar. Şimdi o demokratik ülkede başbakan gazetecileri dize getirmek için aklın almadığını yapıyor. 5 televizyon beni yazdı, gerisi nerede diye babalanıyor? TEKEL İŞÇİLERİ DEĞİL BAŞBAKAN DİRENİYOR TEKEL işçilerinin durumu sosyal bir sorun bir eylem olmaktan çıktı. Bir insanlık, bir vicdan sorunu haline geldi. Kızılay’da TEKEL işçileri değil Başbakan direniyor. TEKEL işçilerininki bir direniş değil kazandıkları haklara sahip çıkma. Hakkın elinden alınması direniş olabilir mi? Direniş gösteren Başbakandır. Suçlayıcı-kaba üslubu ile verdi veriştirdi. Bu sorunun arkasında Başbakanın acımasızlığı, pervasızlığı vardır.
Erdoğan "Sivil dikta CHP dönemindeydi" dedi. Baykal'ın cevabı sert oldu. 'Erdoğan baklayı çıkar' dedi ve onun kafasından geçenleri açıkladı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un yakışıksız davranışıyla ilgili olarak, "Bu yaşanan olay, diplomasi tarihi kitaplarına geçecek bir olaydır" dedi. Büyükelçi Çelikkol, THY uçağıyla geldiği Ankara'da Esenboğa havalimanında basın mensuplarına açıklamada bulundu. Tel Aviv Büyükelçisi Çelikkol, diplomatik krizin beklenen özür mektubunun gelmesiyle kapandığını, geliş nedeninin ise İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın Türkiye ziyareti olduğunu söyledi. Çelikkol, "Ben buraya bakanlığın talimatı üzerine İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın Türkiye ziyareti için geldim. Geliş nedenim bu" diye konuştu. Çelikkol, Ayalon'un İbranice sarfettiği sözlerin anlamını görüşmeden sonra İsrailli gazetecilerin kendisine açtığı telefonlarla öğrendiğini belirtti. Oturduğu koltuğun alçak olduğunu farketmediğini belirten Çelikkol, bu tarz görüşmelerde odada bir Türk bayrağı bulunması zorunluluğu olmadığına da dikkat çekti. Oğuz Çelikkol, "Yaşanan mizansenle ilgili beni uyandıracak herhangi bir şeyin farkına varmadım, varsaydım odayı terkederdim" dedi. Bir büyükelçinin bakanlığa çağrılabileceğini, hatta azarlanabileceğini belirten Çelikkol, "Ama beni en çok üzen görüşme sonrasında arkamdan olayın yansıtılış biçimi konusunda İsrail basınına talimat verilmesidir" dedi. TERCÜMAN OLSAYDI Büyükelçi Çelikkol, Türk basınının ve İsrail halkının kendisine verdiği destekten memnun olduğunu da ifade etti. Çelikkol, yanında İbranice bilen bir tercümün olması durumunda Ayalon’un o sözleri söyleyemeceğini ifade etti. Oğuz Çelikkol, yarın Türkiye'ye gelecek olan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın ziyaretiyle ilgili çalışmalarda bulunacak.
İsrail'de alçak koltuğa oturtulan Büyükelçi Oğuz Çeçikkol Esenboğa Havaalanı'nda açıklamalarda bulundu.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Youtuber Danla Bilic, açtı ağzını yumdu gözünü! Yılbaşı'nda Amsterdam'a giden Youtuber Danla Bilic, tramvayda karşılaştığı Türklerin sosyal medya hesabından kendisini yaptığı yorumları görünce, Instagram hesabından adeta küfür yağdırdı. İşte o görüntüler.. (Ulusal yayın yapan internethaber.com sanal ortamda haberciliğe başlayan ilk haber sitelerinden biridir. Türkiye'nin tanığı pek çok isim yazar kadrosunda yer almakta. Okur yorumlarının yanı sıra açık görüş köşesinden mesleki yazılara ve blog yazarlarına yer vermektedir. Açık görüşte 20'ye yakın uzman yazar olarak yer almaktadır. 60 kişilik bir haber kadrosuna sahip olan internethaber.com, 2000 yılında İnternethaber Yayın Grubu adı altında faaliyete başladı. İstanbul Beşiktaş'ta ofisi bulunan İnternethaber Yayın Grubu bünyesinde tematik özellikli 12 site yer almaktadır. 24 saat kesintisiz haber yayını yapan internethaber sitesinde güncel haberler ile birlikte, politika, sağlık, magazin, spor, memur ve eğitim ile son dakika haberleri yer alıyor.)
YouTube'da paylaşmış olduğu makyaj videoları ile dikkatleri çeken Danla Bilic, sinirlendiği herkese küfür yağdırdı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Ramazan ayı 27 Mayıs cumartesi günü ilk oruçla başlıyor. Bu akşam ilk teravih namazı için camiler dolacak, ilk sahura da gece kalkılmış olacak. Peki Tokat 2017 Ramazan İmsakiye'sine göre ilk sahur yani imsak vakti saat kaçta giriyor, ilk gün iftarı saat kaçta olacak? Diyanet İşleri Başkanlığı sitesinden İmsakiyeleri yayınladı. Tokat İmsakiyesi'ne göre bu yıl 17 saati aşkın süre oruç tutulacak. İlk oruçlar en uzunları olacak, 21 Haziran 2017 tarihinden sonra iftar daha erken saatte olmaya başlayacak. İmsakiye 2017 Tokat takvimine göre ilk sahura 26 Mayıs 2017 cumayı 27 Mayıs Cumartesi'ye bağlayan gece saat 03.10'de kalkmış olacak, ilk iftar vakti ise 27 Mayıs cumartesi günü saat 20.01'te olacak. Tokat 2017 İmsakiye'sine göre ilk haftanın sahur ve iftar saatleri şöyle; İmsakiye 2017 Diyanet takvimine göre bu yıl Ramazan ayında Türkiye'de orucunu en erken Hakkarililer, en geç ise Edirneliler açacak. Hakkari ile Edirne arasındaki oruç açma süresi farkı 80 dakika olacak. Bir anlamda Hakkari'deki vatandaşlar teravih namazını kılmaya hazırlanırken, Edirne'de yaşayanlar iftar sofrasına oturacak. Gurbetçilerin yaşadığı Avrupa ülkelerinde de oruç süresi 18 saati buluyor. Fransa, Belçika ve Hollanda'da yaşayan gurbetçiler, Türkiye'nin orucunu en geç açan ili Edirne'den bir saat sonra iftar yapacak. Soydaşların yaşadığı Sofya'da ilk iftar saat 20.59'da, Kırcaali'de 20.48'de, Dobruca'da 20.44'te, Filibe'de 20.52'de, Varna'da 20.43'te yapılacak. Batı Trakya'daki İskeçeli Müslümanlar, saat 20.48'de, Gümülcine'de ise 20.46'de oruç açacak.
TOKAT İmsakiye'sine göre ilk sahur saat kaçta, imsak vakti ne zaman giriyor? Tokat ilk teravih namazını bu akşam kılacak. Tokat 2017 yılı diyanet imsakiyesine göre sahur vakitleri, teravih namazı ve iftar saatleri.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Okmeydanı’nda PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H ile DHKP-C’nin birlikte düzenlemek istediği korsan gösteriye polis müdahale etti. Şark Kahvesi’nin alt sokaklarında bir araya gelen bölücü terör örgütü PKK’nın gençlik kolları YDG-H ile DHKP-C üyeleri ortak korsan gösteri düzenledi. Ortak eyleme müdahale eden çevik kuvvet ekipleri, taş ve sopalarla saldıran göstericileri TOMA aracından sıkılan tazyikli su ve biber gazıyla geri püskürttü. Müdahalenin ardından ara sokaklara dağılan yüzleri maskeli göstericiler, burada yol ortasına devirdikleri çöp konteynırları ve tahta parçalarını ateşe verdi. Grubun gösterileri sürerken, polis ara sokaklara girerek göstericileri dağıtmaya çalışıyor. Gerginliğin hakim olduğu bölgeye takviye polis ekipleri sevk edildi. Güvenlik güçlerinin merkezden yapılan telsiz anonslarıyla dikkatli olmaları konusunda sık sık uyarılar yapıldı. (İHA)
Okmeydanı’nda PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H ile DHKP-C’nin birlikte düzenlemek istediği korsan gösteriye polis müdahale etti. <br/>Şark ...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Saldırgan, cep telefonuyla konuşmakta olan kadını önce tekme atarak yere düşürdü. Ardından da aynı tekmeyi talihsiz kadının başına attı. Kadın baygınlık geçirirken, ayağından çıkan ayakkabısını alan saldırgansa eşi tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. (Ulusal yayın yapan internethaber.com sanal ortamda haberciliğe başlayan ilk haber sitelerinden biridir. Türkiye'nin tanığı pek çok isim yazar kadrosunda yer almakta. Okur yorumlarının yanı sıra açık görüş köşesinden mesleki yazılara ve blog yazarlarına yer vermektedir. Açık görüşte 20'ye yakın uzman yazar olarak yer almaktadır. 60 kişilik bir haber kadrosuna sahip olan internethaber.com, 2000 yılında İnternethaber Yayın Grubu adı altında faaliyete başladı. İstanbul Beşiktaş'ta ofisi bulunan İnternethaber Yayın Grubu bünyesinde tematik özellikli 12 site yer almaktadır. 24 saat kesintisiz haber yayını yapan internethaber sitesinde güncel haberler ile birlikte, politika, sağlık, magazin, spor, memur ve eğitim ile son dakika haberleri yer alıyor.)
Tayland'da bir adam sokak ortasında tartıştığı kadını feci şekilde darp etti. O anlar güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Kandil’den yapılan açıklamaya AK Parti’den ilk değerlendirme geldi. AK Parti Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, “Bundan sonra silahların değil, dost ellerinin, kardeş ellerinin birbirini tutması konuşulacaktır” dedi. Bahçekapılı, TBMM kulisinde gazetecilerin konuya ilişkin sorularına cevap verdi. Bahçekapılı, “Çözüm süreci içindeyiz, hassas bir dönemdeyiz. Herkesin konuşmasına, ağzından çıkan her şeye dikkat etmese gerekir. Çekilme de oluyorsa buna sevinmekten başka elimizden bir şey gelmez. Bundan sonra silahların değil, dost ellerinin, kardeş ellerinin birbirini tutması konuşulacaktır” diye konuştu. (İHA)
Kandil’den yapılan açıklamaya AK Parti’den ilk değerlendirme geldi. AK Parti Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, “Bundan sonra silahların...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Henüz 15 yaşında olan Keenan Cahill, internetteki video paylaşım sitesi Youtube'ta 80 günde 19 milyon 535 binden fazla kişi tarafından izlenirken, 'İnternet yıldızı' ünlü Fransız DJ ve prodüktör David Guetta ile yeniden kamera karşısına geçti. Henüz 15 yaşında olan Keenan Cahill, Youtube'ta açtığı kendi sayfasında videolarını yüklemeye başladı. '50 Cent' isimli parça 8 Kasım 2010'da yüklenirken, bu klibi geçen 80 günde 19 milyon 535 binden fazla kişi tıklayarak izledi. Bir anda bütün dünyanın tanıdığı isim haline gelen Cahill'in "Maroteaux-Lamy sendromlu" olduğu, fiziksel olarak gelişim bozukluğu bulunduğu hastalığının 8 yaşındayken kontrol altına alındığı bildirildi. Youtube'da söylediği şarkılar ile ünlenen Keenan Cahill, 50 Cent'ten sonra , 1980 ve 1990'larda Gum Productions'u kuran ilk albumü Just a Little More Love'ı çıkaran ünlü Fransız DJ ve prodüktör David Guetta ile yeni klip çekeceği bunun da yeni rekor kırabileceği iddia edildi. İŞTE KEENAN CAHİLL
İnternetin şimdiki yıldızı henüz 15 yaşındaki Keenan Cahill. İŞte onu kameralar karşısına geçiren ve milyonların tanımasına sebep olan klibi..
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin 4 yıl önce Yunanistan’dan alacağı 100 milyon dolar doğalgaz alacağıyla ilgili davayı, uluslararası mahkemede kazandığını açıkladı. Yıldız, "Yunanistan'ın bu zor durumunda kendilerine yardımcı olmak isterdik. Ama takdir edersiniz ki, vatandaşımızın, ülkemizin çıkarlarının ön planla olduğunu ve bizim görevlerimizin de bu çıkarları korumak adına yürütüldüğünü bir kere daha söylemem lazım" dedi. Taner Yıldız, Kayseri Valiliğince düzenlenen halk- memur bayramlaşmasına katıldı. Burada gazetecilere açıklama yapan Yıldız, Türkiye’nin Yunanistan’a karşı uluslararası mahkemede açtığı davayı kazandığını anlatı. Bakan Yıldız, şunları söyledi: "Bizim ülkemiz adına sevineceğimiz, ama Yunanistan adına da belki üzüleceğimiz bir haber vermek istiyorum. Bizim 4 yıl önce uluslararası Tahkim Mahkemesi'ne açtığımız bir tahkim davası vardı. Bizim BOTAŞ’la Yunanistan’ın milli şirketi DEPA arasındaydı. Dün Paris’te nihayet dava sonuçlandı ve karar Türkiye’nin lehine açıklandı. Bu şu demek, aramızda doğalgaz alımından kaynaklanan bir problem vardı. Biliyorsunuz biz Yunanistan’a doğalgaz ihraç ediyoruz. Kendi aramızdaki bu problem, uluslararası tahkime taşındı. Dört yıldan bu yana sürüyor idi. Bu dava Türkiye’nin lehine sonuçlandı. Bundan sonra BOTAŞ ve DEPA yetkilileri kendi arasında oturacaklar, diyalog kuracaklar ve hesap yapacaklar. Bu karar rakam olarak da açıklanacak. Bu rakamın 100 milyon dolarlar civarında olduğunu söylemem lazım. Yunanistan’ın bu zor durumunda kendilerine yardımcı olmak isterdik. Ama takdir edersiniz ki, vatandaşımızın, ülkemizin çıkarlarının ön planla olduğunu ve bizim görevlerimizin de bu çıkarları korumak adına yürütüldüğünü bir kere daha söylemem lazım. Rakamlar hesaplandıktan sonra durumu Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza arz edeceğiz ve ondan sonraki gelişmeleri hep beraber izleyeceğiz. Bunu da bayram öncesi ülkem adına sevindiğimiz bir konu olarak açıklamak istiyorum. " Bakan Taner Yıldız, gazetecilerin sorusu üzerine İzmir Aliağa ve Bursa Doğalgaz Santralleri’nin özelleştirileceğini, takvimin devam ettiğini sözlerine ekledi.
Türkiye’nin 4 yıl önce Yunanistan’dan alacağı 100 milyon dolar doğalgaz alacağıyla ilgili dava sonuçlandı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: BURSA'da internetten 350 liraya satın aldığı pompalı tüfeği denemek için kahvenin önüne gelip rastgele ateş açan 27 yaşındaki Sezai İsanç, 15 yaşındaki iki çocuğu vurdu. Yaralı çocuklardan Doğukan Avcı, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirirken, arkadaşı Mustafa Paşa'nın sağlık durumunun ağır olduğu bildirildi. Evinde yakalanan İsa İsanç’ı mahallelinin kovalaması, güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendi. Olay, dün saat 20.00 sıralarında merkez Osmangazi İlçesi Küçükbalıklı Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre 'uyuşturucu ticareti yapmak' ve 'adam yaralama' suçlarından kaydı bulunan Sezai İsanç, internetten 350 liraya satın aldığı pompalı tüfeği denemek için sokağa çıktı. Mahalle kırathanesinin önüne gelen İsanç, çuvaldan çıkardığı tüfekle çevreye rastgele ateş etmeye başladı. Bu sırada kırathanenin önünde çay içen Doğukan Avcı ve sınıf arkadaşı Mustafa Paşa, vücutlarına isabet eden saçmalarla ağır yaralandı. 2 çocuk, kahve çalışanları tarafından Dr. Ayten Bozkaya Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Sırtına ve karın boşluğuna isabet eden saçmalarla ağır yaralanan Doğukan Avcı, müdühaleye rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Sağlık durumu ağır olan Mustafa Paşa'nın ise yoğun bakımdaki tedavisi sürüyor. KOVALAMACA KAMERALARDA Ateş ettikten sonra Sezai İsanç, tüfeği çuvala koyarak kaçmaya başladı. Bu sırada durumu fark eden mahalle sakinleri elinde tüfek olan saldırganı kovalamaya başladı. Ara sokaklarda izini kaybettiren İsanç, gözden kayboldu. Bu sırada mahallede bulunan güvenlik kameraları, saldırganın kaçmasını ve mahalle sakinlerinin onu kovalamasını saniye saniye kaydetti. "DENEMEK İÇİN ATEŞ ETTİM, PİŞMANIM" Kısa süre içerisinde olay yerine gelen Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ile Gasp Büro Amirliği ekipleri, çevrede bulunan güvenlik kameralarını takibe alarak şüphelinin daha önceden 6 suç kaydı bulunan ve psikolojik sorunları olduğu iddia edilen Sezai İsanç olduğunu tespit etti. İsanç'ın evine operasyon düzenleyen ekipler, saldırganı gözaltına aldı. Evde yapılan aramalarda suç aleti de ele geçirildi. İfadesi alınmak üzere emniyete getirilen İsanç, "Tüfeği internetten beğenip 350 liraya aldım. Tüfek elime geçti ve denemek istedim. Evimden çıkarak sokağa indim. Burada rastgele ateş etmeye başladım. Çocukları yaraladığımı görünce korkup kaçtım. Evimde saklandım. Pişmanım" diye ifade verdi. İsanç, ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi.
Bursa'da bir kişi internetten aldığı pompalı tüfeği denerken 15 yaşındaki iki çocuğu vurdu. Çocuklardan biri hayatını kaybederken, diğeri ağır yaralandı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB), TEM Otoyolu Metris Kavşağı'ndaki çalışmalar sebebiyle iki şeridin dün geceden itibaren 30 gün boyunca kapalı olacağını duyurdu. İBB'den yapılan açıklamada, şöyle denildi: "Metris Kavşağı'nda trafik akışını rahatlatacak önemli bir soruna neşter vuruyor. TEM Otoyolu Metris Kavşağı Sultangazi yönünde oluşan trafik yoğunluğunu azaltmak amacıyla 4.5 kilometre yan yol ve köprü çalışması bu gece yarısı başlıyor. İnşaat süresince TEM otoyolu birer şerit daraltılacak. İBB Altyapı Hizmetleri Müdürlüğü tarafından yapılan Metris kavşağı 30 günde tamamlanması planlanıyor. Çalışmalar süresince işaret ve işaretçilere uyulması ve inşaat sahasında daha dikkatli araç sürülmesi önemle duyurulur."
İSTANBUL TEM Otoyolu Metris Kavşağı’nda yan yol köprü çalışması dün gece başladı. İki şerit 30 gün boyunca kapalı olacak.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Başbakanlık Basın Başmüşaviri Osman Sert'ten ABD'ye PYD tepkisi. Türkiye-ABD ilişkilerinin önemine dikkat çeken Sert, Ankara'daki saldırılara dikkat çekerek "ABD'nin PYD'nin terör örgütü olduğunu anlaması için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor" diye konuştu. Başbakanlık Basın Başmüşaviri Osman Sert, CNN International'a verdiği röportajda, ABD yönetiminin PYD ısrarını değerlendirdi. Yurt içinde terörün durdurulması için Türkiye'nin gereken adımları attığını söyleyen Sert, sınır dışındaki mücadele konusunda da müttefiklerin gereken adımları atması gerektiğini ifade etti. Sert, Suriye başta olmak üzere terör örgütleriyle gereken mücadelenin geçikmesi halinde, maliyetin de yüksek olacağını söyledi. İşte Sert'in açıklamalarından satır başları; "Hemen şu köşede PYD saldırısı sonrası 28 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Amerikalı dostlarımızın PYD'nin bir terör örgütü olduğunu anlamaları için daha kaç vatandaşımız YPG, PYD, PKK tarafından öldürülecek, merak ediyorum. "TERCİHLERİNİ YAPMAK ZORUNDALAR" Bakın, bu konudaki tercihlerini yapmaları gerek. Tabii ki Amerikalı dostlarımızla görüşmeye, tartışmaya devam edeceğiz ve gerçeği görmelerini bekliyoruz. YPG'nin DAEŞ ile bir savaş verdiğini söylüyorlar ve bu çok büyük bir yalan, bu bir yalan. Zaten Suriye'nin kuzey sınırında bir süredir top atışları gerçekleştiriliyor. "GEÇ KALIRSAK MALİYETİ O KADAR YÜKSEK OLUR" Türkiye, kendisinin ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için tüm meşru haklara sahiptir. Yurt içinde terör örgütünü durdurmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Ayrıca bazı sınır ötesi önlemler de alabiliriz. Ancak bu konuda Türkiye'nin neyi, nasıl, ne zaman, nerede yapacağı mahfuzdur. Biz bu konuda tek taraflı bir önlem almak istemiyoruz. Müttefiklerimizle gerekli önlemleri almak hakkında konuşuyoruz. Yıllardır uçuşa yasak bölge, emniyetli bölge, güvenli bölge diye bas bas bağırıyoruz. Bu adımları ne kadar geç atarsak maliyeti de herkes için o kadar yüksek olacaktır."
Başbakanlık Basın Başmüşaviri Osman Sert, Ankara'daki hain saldırıyı CNN International'a değerlendirdi. ABD ile olan ilişkilerin önemine değinen Sert, Beyaz Saray yönetiminin PYD konusunda karar vermesi gerektiğini söyledi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Cerattepe'de madencilik ile ilgili karar duruşmasının 19 Eylül'de yapılacağının açıklanması sonrasında Artvin Valiliği, dün gece internet sitesinde yayınladığı yazılı açıklama ile kentte bir ay boyunca eylem yasağı alındığını duyurdu. İnternet sitesinde yapılan açıklamada kararın, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 11'inci maddesi, 2911 sayılı kanunun 17'inci maddesi, 5442 sayılı kanunun 11'inci maddesi hükmü uyarınca İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü'nün 14/09/2016 tarihli ve 6291 sayılı yazısı gereği alındığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı: VALİLİKTEN AÇIKLAMA! "Mevcut huzur ortamının devamı, kamu düzeninin bozulmaması ile vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla her türlü yürüyüş, basın açıklaması, toplantı, miting, çadır kurma, oturma eylemi, stant açma, afiş, pankart, bildiri vb. türündeki tüm etkinlikler, bu etkinlikler öncesi, sırası ve sonrasında oluşabilecek şiddet hareketleri gerekçesi ile 19.09.2016- 19.10.2016 tarihleri arasında yasaklanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK ÇEVRE DAVASI Cerattepe Bölgesi'ndeki madencilik faaliyeti için daha önce Rize İdare Mahkemesi'nce 'ÇED olumlu' kararı iptal edilen maden şirketi, 2 Haziran 2015'te yeniden 'ÇED Olumlu' kararı aldı. Bu gelişme üzerine Yeşil Artvin Derneği öncülüğündeki 751 kişi ve 61 avukat, 8 Temmuz 2015'te Rize İdare Mahkemesi'nde, 'ÇED olumlu' raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Türkiye'nin en büyük çevre davasını açtı. MAHKEMEYE ULAŞAN RAPORDA İLGİNÇ AYRINTI 14 Mart'ta bölgede bilirkişi heyeti inceleme yaptı. Mahkemeye ulaşan bilirkişi raporunda, 'yıllık 500 bin ton çıkartılacağı öngörülen cevherin kapalı kabinli teleferikle taşınması halinde çevreye zararlarının azalacağı ve ara katlı üretim yöntemi ile heyelan riski oluşmayacağı' belirtildi. Rize İdare Mahkemesi, Cerattepe'deki madencilik faaliyetleri için tarafları son kez dinleyeceği karar duruşması için 19 Eylül tarihine gün verdi. RİZE'YE GİRİŞE İZİN YOK Bu arada Rize ve Artvin'de polisin, çevre kentlerden gönderilecek ekiplerle takviye edileceği ve duruşma için geniş güvenlik önlemleri alacağı belirtildi. Polis ekiplerinin, Cerattepe davasına müdahil olanların dışındaki kişi ya da grupların Rize'ye girişine izin vermeyeceği kaydedildi. Artvin'den kaldırılacak otobüslerle duruşmayı izlemek üzere Rize'ye gelecek grupların önünün de Rize il sınırında polis tarafından kesileceği ve davaya müdahil olmayan kişilerin geçişine izin verilmeyeceği belirtildi.
Artvin'de hareketli saatler yaşanıyor. Artvin Valiliği Cerattepe'de yapılacak olan madenciliğin iptali için açılan dava öncesinde kente giriş-çıkışları, açıklama ve eylemleri yasakladı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, "Özel bir hastanenin bayrağını indirip sonra Gaziosmanpaşa Emniyet Müdürlüğü'nün bayrağını indirmek isteyen kişi ayağından vurulup yakalandı. Mübarek günde hala provokasyon peşinde koşan ve şanlı bayrağımıza uzanan kirli eli şiddetle kınıyor, görevli personelimizi kutluyorum" dedi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Gaziosmanpaşa'daki bayrak indirme olayıyla ilgili açıklama yaptı. Twitter hesabından açıklama yapan Mutlu, "Özel bir hastanenin bayrağını indirip sonra Gaziosmanpaşa Emniyet Müdürlüğü'nün bayrağını indirmek isteyen kişi ayağından vurulup yakalandı. Mübarek günde hala provokasyon peşinde koşan ve şanlı bayrağımıza uzanan kirli eli şiddetle kınıyor, görevli personelimizi kutluyorum" dedi. İSTANBUL Gaziosmanpaşa'da bir hastane bahçesinde bulunan Türk bayrağını indiren kişiyi polis ayağından vurarak etkisiz hale getirildi. Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nda gönderdeki bayrağın indirilmesine tepkiler sürerken Gaziosmanpaşa’da Türk Bayrağı indirildi. ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ Özel Asya Hastanesi’nin önündeki direkte asılı olan bayrağı iplerini kesip indiren 28 yaşındaki Ali U. ‘Kürtlere özgürlük’ diye bağırıp ikinci bayrağı da indirmeye kalkıştı. Tam bu sırada olay yerine gelen polisler tarafından bacağından vuruldu. Bayrağı indirmeden önce "Kürtlere özgürlük" diye bağıran Ali U.'nun 15 gün önce Muş'tan İstanbul'a geldiği öğrenildi. TEDAVİ ALTINA ALINDI Zanlı Ali Ocgun, ambulansla Haseki Eğitim Ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Gaziosmanpaşa Emniyet Müdürlüğü'nün bayrağını indirmek isteyen kişinin vurulması ile ilgili konuştu.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Vajinismus, ilişkiye giremeyen çiftleri ifade eden bir tanımdır. Her bir vajinismus vakasının arka planı çok yoğun duygusal öykülerle doludur. Vajinismus sorununa sahip çiftler hastalıklarını kimselere söyleyemeyen, beyaz yalanlarla geçiştiren, üzüntülerini içlerine atıp, oluşturdukları mutluluk maskeleri ile toplum içinde yaşamaya çalışan ilişki mağduru ailelerdir. Birçok vajinismus terapisti sorunu mekanik olarak görür. Oysa vajinismus; “Duygusal, Zihinsel ve Fiziksel” bir hastalıktır. Kitabımız uzun yılların deneyimi olarak çok yönlü kaleme alınmıştır. 1- Vajinismus Tanımlar 2- Vajinismus Tedavisinde “Dr. Ulusoy Tekniği” ve Vajinismusa Katkıları 3- Psikolog ve Psikiyatristlere dönük Hipnoterapi destekli vajinismus tedavisi yapılandırması “5-BK Modeli – Dr. Ulusoy, 2014” 4- Dr. Ulusoy Tekniği ile Tedavi olanların Terapi Deneyimleri ve Hikayeleri 5- Hipnoz Endüksiyon, Derinleştirme ve Vajinismusta Klinik Hipnozun Kullanım Teknikleri 6- Vajinismus Tedavisinde Klasik Yaklaşım 7- Vajinismus Tedavi Günlükleri 8- Vajinismus Klasik Tedaviye Gidenlerin, Yahoo Grup üzerinden Çalışma Deneyimleri ve Hikayeleri Olmak üzere 8 basamakta yapılandırılmıştır. Birinci basamak hem hastalara hem terapistlere dönük yazılmıştır, 2 - 3 - 4 ve 5. basamaklar terapistlere dönük hazırlanmış olup 2 ve 4 ayrıca vajinismus hastalarını Dr. Ulusoy Tekniği hakkında bilgilendirme amaçlıdır. 6 - 7 - 8 ise klasik tedaviye giden veya evde kendi başına çözüm arayan hastalar olmak kaydı ile hasta gözü ile klasik tedaviyi anlattığından terapistlere de öğrenme ve geri bildirim içeren, aynı zamanda Dr. Ulusoy Tekniği ile klasik tedavinin karşılaştırılmasına olanak sağlayan basamaklardır. Hasta isimlerinin, bulunduğu şehirlerin gizlenerek, kişisel bilgilerin tanınmayacak hale getirilerek, izinleriyle hasta hikayelerine yer verilmesindeki ana amaç, hikayelerin öğretici özelliklerinin olmasıdır. Kitap bu hali ile oldukça akıcı olarak tasarlanmıştır. Vajinismus Tedavisinde Hipnoz/ Üç aşama ve bir buçuk günde çözüme giden yol/ Cinius yayınları/ Dr. Murat Ulusoy
Bilinçli zihniniz farkına bile varmadan, bilinç dışınız hikayeler ve uygulamalar içinde birçok önemli unsuru öğrenecektir.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Berat Kandili 'nin fazileti bu gecede amel defterine o yıl doğacak her çocuk ile öleceklerin ve herkesin rızkının yazılmasından ileri gelir. Bir çok hadis de Berat Kandili gecesinin faziletlerini anlatmaktadır. Günahların affolduğu rahmet gecesi olarak bilinen Berat Kandili en önemli 5 geceden biridir. Peygamberimiz Hazreti Muhammed Ramazan ayı dışında en çok orucu Berat Kandili 'nin olduğu bu ayda tutmuştur. Berat Kandili gecesinde ise kıldığı namaz ve yaptığı özel bir duası vardır. Sizler için Berat Kandili'nin önemi ve fazileti ile o gece yapılması gereken ibadetleri biraraya derledik. BERAT KANDİLİ GECESİNİN FAZİLETLERİ Berat Gecesi İslam alemi için en hayırlı gecelerden biridir. Zira bu gece amel defteri yazılır. Peygamberimiz Hazreti Muhammed Berat Gecesinin önemini şöyle anlatmıştır; -Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. -Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. -Bu gece herkesin rızkı tertip olunur. -Bu gece herkesin amelleri Allahü teâlâya arz olunur. BERAT GECESİ HADİSLERİ NELER? Berat Gecesi ve Şaban ayının mucizelerine dair hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir: *Berat gecesigöklerin kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler.[Nesai, Beyheki, A, Münziri] *Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib Gecesi, Berat Gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi. [İbni Asakir] *Allahü teâlâ, Şaban ayının 15. gecesinde rahmetiyle tecelli ederek, kendisine şirk koşan ve Müslüman kardeşine kin güdenler hariç, herkesi affeder. [İbni Mace] *Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa istesin, vereyim.” Bu hâl, sabaha kadar devam eder. [İbni Mace] *Şaban ayının 15. gecesi, rahmet-i ilahi dünyayı kaplar, herkes affolur. Ancak haksız yere müslümanlara düşmanlık besleyen ve Allahü teâlâya ortak koşan mağfiret olunmaz. [Beyheki] *Cebrail aleyhisselam gelip, “Kalk, namaz kıl ve dua et! Bu gece Şaban ayının 15. gecesidir” dedi. Bu geceyi ihya edenleri Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri, kinci, müşahin, içkici, faizci ve zaniyi affetmez.) [Taberani] *Allahü teâlâ Berat gecesinde, kâfirler hariç, müminleri mağfiret eder. Kindarları da, bu huylarını bırakıncaya kadar mağfiret etmez. [Taberani, Beyheki] *Allahü teâlâ, Şabanın 15. gecesinde müşrik ve müşahin hariç herkesi affeder.) [İbni Mace] *Allahü teâlâ, Şabanın yarısının [Berat] gecesinde, dünya semasına tecelli eder. Benikelb kabîlesinin koyunlarının kıllarından daha çok kimsenin günahlarını affeder. [İbni Mace, Tirmizi] BERAT KANDİLİ ORUCU Berat Kandili 'nin içinde olduğu ay olan Şaban ayını Peygamberimiz Hazreti Muhammed hep oruç ile geçirmiştir. Ramazan ayı dışında en çok oruç tutup namaz kıldığı ay bu aydır. Berat Kandili 'ni oruçlu geçirmek önemil bir ibadettir. Genellikle kandil günlerinden önce oruç tutulup kandil karşılanır. Ancak İslam alimleri Berat Kandili orucunun kandil gecesinin gündüzünde tutulmasını öneriyor. Yani 1 Haziran pazartesi günü Berat Kandili orucunuzu tutmanız tavsiye ediliyor. Berat Kandili gecesinde nafile namazı kılınmalıdır. Berat gecesinde kılınacak namaza Salat-ül-hayr yani Hayır Namazı denir. Bu namaz yüz rekâttır. Her rekâtta Fatiha sûresinden sonra on defa İhlâs sûresi okunarak kılınır. BERAT NE DEMEK? Berat (Berâet), Arapça'da temize çıkma anlamına gelir. Berat Kandili aynı zamanda Rahmet Gecesi gibi adlarla da anılır. Kur'ân-ı Kerim'de, suçsuzluk, kurtuluş belgesi (Kamer, 54/43) ve müşriklerle her türlü ilişkiyi kesme, onlardan uzak durma (Tevbe, 9/1) anlamlarında iki yerde berâet kelimesi geçmektedir. Hadislerde ise genellikle, günahtan kurtulma, bir iş veya zümreden uzak durma anlamlarında kullanılmıştır. BERAT KANDİLİ ÖNEMİ NEDİR? Berat Kandili 'nin önemi bu gecede amel defterinin yazılması ve edilen dualarla tüm günahların affolmasından gelmektedir. Her sene, Şaban ayının on beşinci Berat gecesinde, o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda yazılır. Resulullah efendimiz, bu gece, çok ibadet, çok dua ederdi. BERAT KANDİLİ PEYGAMBERİMİZİN DUASI Berat Kandili gecesini ganimet bilmeli, tevbe istigfar etmeli, kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, bilhassa ilim öğrenmeli. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Berat Gecesi'nde, (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve la şakiyyâ) duasını çok okurdu. Büyük zatlar, Berat gecesinde şöyle de dua ederlerdi: -Ya Rabbî, Kur’an-ı keriminde, “Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i mahfuz Onun katındadır” buyuruyorsun. Eğer benim ismim saidler [cennetlikler] defterinde ise, orada sabit kıl! İsmim şakiler [cehennemlikler] defterinde ise, ismimi oradan silip, saidler defterine yaz! Ey büyük Allah’ım, kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dininde sabit kıl, dininden döndürme, ayırma! Berat Gecesinin beş ayrı özelliği vardır. 1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması. 2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması. 3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması. 4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması. 5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması. BERAT KANDİLİ İBADETLERİ NELER? 1- Gece bir saat kadar ibadet etmekle, gece ihya edilmiş olursa da, vakti müsait olan, gece hiç uyumamalı. 2- Mümkünse din büyüklerimizin kabirlerini ziyaret edip feyizlerine kavuşmalı. 3- Kendimiz ve bütün müminler için, dua ve istiğfar etmeli. Namazdan sonra çok dua etmeli, özellikle hayırlı dua etmeli. Duada ısrar etmeli, yani duayı çok tekrarlamalı. Peygamber efendimizin Berat gecesinde okuduğu, (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen min-eş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen) duasını çok okumalı. 4- Aile efradıyla merhametli konuşmalı, onlara iyi davranmalı. 5- Kur’an-ı kerim okumalı, özellikle Rabbenâ âtinâ ve Âmenerresûlü’yü çok okumalı. 6- En önemlisi de, ilim öğrenmeli, bunun için de, Seadet-i Ebediyye ilmihâlini çok okumalı. 7- Kazası olmasa da, çok kaza namazı kılmalı. Namaz dışında secde ederek, secdede dua ve istiğfar etmeli, mümkünse toprağa secde etmeli, secdeyi çok yapmalı. 8- Güzel koku sürünmeli. 9- Allahü teâlâya hamd ve şükretmeli. 10- Oruçlu olarak kandili karşılamalı.Berat Kandili mesajları en güzelleri biraraya derledik, sevdiklerinize kısa sms olarak atabileceğiniz kandil mesajları ve kandil ibadetinin tüm ayrıntıları aşağıda yer alıyor. BERAT KANDİLİ DUASI Ünlü ilahiyatçi Nihat Hatipoğlu bu gecenin kıymetini 'Bu gece rahmet gecesi' diyerek Berat Kandili'nin önemini dualarla anlatıyor. Berat Kandili için 'bu gece kıblenin değiştiği gece" diyen Nihat Hatipoğlu, "Rahmetin bereketin coştuğu gece" diyerek kandilin önemini aktarıyor.
Berat Kandili 'nin fazileti amel defterinden ileri gelir. Peki 2015 yılında Berat Kandili ne zaman? Berat Kandili orucu , namazı ve duası ile ibadetleri neler?
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan'ın bugünkü "Bayburt'ta oldu!.." başlıklı köşe yazısında önemli bir iddia ortaya attı. IŞİD'in kanlı eylemler için 10 canlı bomba eylemcisini yola çıkardığını belirten Takan, nokta istihbarata dün ulaşıldığını belirtti. İşte Ahmet Takan'ın yazısındaki o bölüm "Kanlı terör örgütünün eylemleri sadece Kilis'e yönelik değil... Başkent Ankara'da devam eden olağanüstü güvenlik önlemlerine rağmen IŞİD'in yeni çok kanlı eylemler için 10 canlı bomba eylemcisini Gaziantep'ten yola çıkardığı nokta istihbaratına dün ulaşıldı. İstihbarat bilgisinde; IŞİD'in ABD Büyükelçiliğini ve irtibatlı birimlerini öncelikli hedef aldığı belirtiliyor. Bu arada IŞİD'in Cebeci semtinde bulunan askerlik şubelerine ve birimlerine de eylem hazırlığı içinde olduğu da kaydediliyor..." Ahmet Takan'ın paylaştığı bu istihbarat bilgisinin doğruluğu ve Ankara'da Başbakan Davutoğlu başkanlığında toplanan güvenlik zirvesinde gündeme gelip gelmediği henüz bilinmiyor.
Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, bugünkü köşesinde terör örgütü IŞİD'in yeni kanlı eylem için 10 canlı bombayı Gaziantep'ten yola çıkardığına dair istihbarat bilgisini paylaştı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, ‘Türk milliyetçiliğini ayağımızın altına alıyoruz’ sözleri nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu. Erçelebi, DSP’nin suç duyurusu hakkında savcı işlem yapılmayınca bu kez de Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na itiraz davası açtı. DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, 27 Şubat 2013’te, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız” sözleri nedeniyle, Türk milliyetçiliğini aşağıladığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Başbakan’ın 17 Şubat 2013’te Mardin Midyat’ta yaptığı konuşmada, “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç bölümünü ve 2. Maddedeki ‘Atatürk Milliyetçiliği’ ilkesini ihlal ettiğini belirten Erçelebi, “Sayın Başbakan, Türk Ceza Kanunu’nun 301/1. maddesine göre Türk milletini alenen aşağılayarak suç işlemiştir” demişti. Erçelebi’nin DSP adına verdiği şikayet dilekçesi hakkında DSP’ye gelen cevapta, bu konuda ‘soruşturma ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar’ iletildi. DSP’ye gelen yazıda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 100 ve TBMM İçtüzüğü’nün 107. Maddeleri’ne göre, Başbakan hakkında soruşturma yetkisinin TBMM’ye ait olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu sıfata sahip kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yetkisi bulunmadığı bildirildi. SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA YAPILMAMASI HUKUKA AYKIRI DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, gelen cevap üzerine Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na itiraz dilekçesi ile başvurdu. Erçelebi, DSP adına verdiği itiraz dilekçesinde, sözkonusu kararın gerekçesinin, Anayasa ve TBMM İçtüzük hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, bu konuda sadece Meclis denetim yollarının adres gösterilmesinin doğru olmadığını, bunların yargısal bir görev ve yetkisi bulunmadığını vurguladı. Erçelebi dilekçesinde Anayasa’nın 9. Maddesi’ne dikkat çekerek, “Anayasa’nın 9. maddesinde belirtildiği üzere, yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” dedi. Başbakan’ın şikayete konu olan sözlerinin, Bakanlar Kurulu siyasetiyle, göreviyle ilgili olmadığı belirtilen dilekçede, bunun ‘şahsi suç’ olduğu vurgulandı. Dilekçede, Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesinin 1. Fıkrasına göre Türk milletini alenen aşağılayan kişilerin ‘suç işlemiş’ olacağına işaret edildi ve Başbakan Erdoğan’ın sözlerinin, Türk milletini aşağılama anlamına geldiği ve ‘şahsi suç’ olarak değerlendirilmesi gerektiği bildirildi. Dilekçede, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma ve kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin kararı hukuka ve Anayasa’ya aykırıdır" denilerek bu kararın kaldırılması istendi. (İHA)
DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, ‘Türk milliyetçiliğini ayağımızın altına alıyoruz’ sözleri nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkı...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Malatya'da, yılın 7 ayı çalışan ve tüm ihtiyaçları köylüler tarafından karşılanan çobanlığa ilgi, bin 300 lira maaş verilmesine rağmen olmuyor. Çobanlığın da her meslek gibi bilgi isteyen, zor meslek gruplarından olduğunu dile getiren Malatya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların ''hayvan bekçisi'' diye önemsemediği ve küçümsediği çobanlığın, önemli geçim kaynaklarından biri olduğunu belirtti. Akın, çobanlık yapmanın ayrı bir meziyet istediğini, insanların mesleği küçümseyerek bu işi yapmamasına anlam veremediğini ifade ederek, işsizliğin çok fazla olduğu şu günlerde yetiştiricilerin hayvanlarına bakması için çoban bulamadığını söyledi. İhsan Akın, ''Hayvan yetiştiricilerimizin bir çoğuyla yaptığımız bire bir görüşmelerde, hayvanlarına bakması noktasında çoban bulamamaktan şikayetçi olduklarını görüyoruz. Son günlerde yetiştiricilerimizin birçoğu çoban arayışına girdi. Çobanlık her önüne gelenin yapamayacağı, meziyet isteyen bir meslektir. Buna rağmen yetiştiricilerimiz işsizliğin çok fazla olduğu şu günlerde bin 300 liraya bile çoban bulamıyor. İnsanlarımız çobanlık diye mesleği önemsemiyor ve küçümsüyor. Halbuki bu devirde çobanlık kazançlı bir meslek haline geldi'' görüşünü dile getirdi. ''ÇOBAN MAAŞIMLA EV ALDIM'' Malatya'nın Akçadaç ilçesine bağlı Göktarla köyünde çobanlık yapan 39 yaşındaki Faik Hamurcu ise, 12 yıldır inek çobanlığı yaptığını belirterek, mesleğinden memnun olduğunu söyledi. Yılın 7 ayı çalıştığını dile getiren Hamurcu, ''Mesleğim olmadığı için bu işi yapmak zorunda kaldım. Ancak, şu anda işimden çok memnunum. 12 yıldan beri bu işi yapıyorum. Ayda yaklaşık bin 150 lira kadar gelirim var. Aldığım ücret beni tatmin ediyor. İşsiz olsaydım, ya da kentte asgari ücretle bir yerde çalışmak zorunda kalsaydım kesinlikle bu kadar para kazanamazdım'' dedi. Hamurcu, kahve köşelerinde bir sürü işsizin olduğunu, ancak utandıkları için bu işi yapmak istemediklerini belirterek, çobanlığın çok eskiye dayanan köklü mesleklerden biri olduğunu vurguladı. Faik Hamurcu, ''Önemli bir iş yaptığımı düşünüyorum. Hem canlıları koruyorum, hem de onlara en iyi şekilde bakarak insanların güvenini kazanıyorum. Gittiği yere kadar bu işi yapacağım. Sağlığım açısından da yaptığım iş önemli. Bir çeşit sabah sporu yapıyorum. Tıpkı bir devlet memuru gibi sabah 09.00, akşam 17.00 esaslı çalışıyorum. Barınak ve gıda ihtiyacımı da köylüler karşılıyor. Hiçbir masrafım yok. Bugüne kadar biriktirdiğim çoban maaşımla ev aldım. Hayvanları da çok seviyorum. Her birine isim taktım. Zaman zaman onlarla dertleşiyor, tüm stresimi atıyorum. Her şeyden önemlisi dağların temiz havasını soluyorum'' diye konuştu.
İşsizliğin kol gezdiği ülkemizde çobanlık meslekten sayılmıyor. Yüksek ücretler bile çobanlığa ilgi için yeterli bulunmadı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: 53 yaşındaki Busty Guo Feng'in dünyanın en büyük göğüslü erkeği olduğu vurgulanırken, talihsiz adam neredeyse bütün parasını tedavi olmak amacıyla kullandığını ancak bir türlü sonuç alamadığını ifade etti. Tarım işçisi olan Feng göğüslerindeki genişlemeyi yaklaşık 10 yıl önce farkettiğini, ancak ağır bir iş yaptığı için bunun normal olduğunu düşündüğünü söyledi. Ancak daha sonra göğüslerinin her geçen yıl daha da büyüdüğünü farkeden Feng çareyi doktorlara başvurmakta buldu. Durumunun işini ciddi biçimde engellediğini kaydeden Feng, bazen doktorların kendilerine yardımcı olmak istemediğini düşündüğünü vurguluyor. Feng'in durumunun doktorları da çok şaşırttığı ve çözüm bulmakta zorlandıkları kaydedildi.
Çin'de yaşayan dünyanın en büyük göğüslü adamı, gömleğini çıkardığında doktorları şaşkına çevirdi..
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Ege Denizi'nde, Limni (Limnos) Adası yakınlarında Richter ölçeğine göre 4,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Selanik Aristotelyos Üniversitesi Jeofizik Bölümü'nden yapılan açıklamada, saat 10:50'de meydana gelen depremin merkez üssünün Limni Adası'nın 30 km kuzey batısında denizde olduğu bildirildi. Açıklamada ayrıca, daha önce Eğriboz (Eyvia) yarımadasında da, büyüklüğü 3,7 olarak ölçülen bir deprem meydana geldiği, saat 04:22'de meydana gelen depremin merkez üssünün Halkida kasabasının 7 km güneyinde bulunduğu belirtildi. Eğriboz yarımadası ile başkent Atina'nın da içinde bulunduğu Attiki bölgesinde hissedilen depremlerin yüzeysel olduğu ve herhangi bir endişe oluşturmadığı kaydedildi.
Ege Denizi'nde 4,4 ve 3,7 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremler Atina'da da hissedildi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Silivri Cezaevi'nden bugün sabaha karşı tahliye olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, öğle saatlerinde gazete binasına geldiler. Gazete önünde açıklama yapan Can DündarCan Dündar ''Murat'ın bir esprisi vardı onu söyleyeyim; diyordu ki ben genel yayın yönetmeni olduğum zaman, 'genel yayın yönetmeni ve Ankara temsilcisi günde iki kere falan haberleşmesi gerekir' demişti. Kendi aramızda böyle konuşmuştuk ama 24 saat birlikte yatmamız gerekmiyordu. Onun için Erdem'le bir bekar hayatı yaşadık. Çok mutluyuz, gazete ilişkileri açısından çok bağlayıcı oldu. Ben sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkür etmek istiyorum, bu birlikteliği yarattı. Bizi birbirimize yakınlaştırdı" dedi. Dündar'ın sözleri açıklamayı haber yapmaya gelen gazetecileri de kahkahaya boğdu.
MİT TIR'ları haberi nedeniyle 92 gün Silivri Cezaevi'nde tutsak edilen Erdem Gül ve Can Dündar dün tahliye edildi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan Türkkan, savcılık ifadesinde, "Ben paralel yapı üyesiyim." diyerek, Fetullah Gülen'e yıllarca gönüllü olarak hizmet ettiğini, bugüne kadar cemaatteki abilerine itaat ettiğini, onlar tarafından verilen emirlere bugüne kadar harfiyen riayet ettiğini itiraf etti. Türkkan'ın anlattığına göre 1990'dan sonra TSK'ya girenlerin yüzde 70'i Fethullah Gülenci... Cemaatte irtibat halinde olduğu kişilerin Murat, Selahattin ve Adil kod adlı şahıslar olduğunu aktaran Türkkan, şöyle devam etti: "Bunlardan Murat'ın evini biliyorum. Konya yolu civarındadır, gösterebilirim. Diğerlerinin ve tamamının ne iş yaptıklarını ayrıca adres ve açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Bu abilerle Murat'ın evinde ayda bir ya da iki ayda bir rutin görüşmelerimi yapıyordum. Ben bugüne kadar Fetullah Gülen cemaatinin vatan haini olduğuna hiçbir zaman inanmamıştım. Sadece onların Allah rızası için çalıştıklarını düşünüyordum. Ancak darbe teşebbüsü ve sonrasında ne olduklarını anladım. Bu yapı ve bu yapıya mensup olanlar için vatan haini tabiri az gelir. Artık biliyorum ki bu yapı mensupları cani ruhlu kişilerdir. Fetullah Gülen'i bizzat hiç görmedim ancak söylediklerim onun için de geçerlidir." "CEMAATİN EKMEĞİNE TUZ BİBER OLDU" Bursa Karacabey'den fakir bir çiftçi ailesinden geldiğini anlatan Türkkan, babasının yevmiye karşılığı çalıştığını, 5 kardeşin en küçüğü olduğunu söyledi. Fetullah Gülen cemaatiyle ilk defa ortaokul döneminde tanıştığını belirten Türkkan, şunları kaydetti: "O tarihlerde Bursa Cumhuriyet Lisesi Ortaokul kısmında okuyordum. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. O tarihte Serdar, Musa kod adlı üniversite öğrencisi abiler vardı. Ben lisenin resmi pansiyonunda kalıyordum. Bu abiler pansiyona gidip geliyorlardı. Ben ve benim gibilere namaz kıldırıyorlardı. Sonra beni kendi cemaat evlerine götürmeye başladılar. Ben 5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Ailem de beni bu şekilde kanalize ediyordu. Benim bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. Benim subay olmak istememe çok memnun oldular. 1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi'nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim, cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Elinde bilgisayar çıktısı şeklinde sorular vardı. Şıkların üzerine cevaplar işaretlenmişti. Zaten bildiğim şeylerdi. Okudum, ezberledim. Bursa merkezde bir cemaat evinde bana bu soruları verdiler. Soruları benden başkalarına da verdiklerini değerlendiriyorum. Ancak kime verdiklerini isim isim bilmiyorum. Yıllar sonra Serdar ve Musa abilerle irtibatım kalmadı. Aradan zaman geçtiği için onların kimliklerinin tespitine ilişkin bilgi de veremem. Fakat fotoğraflarını görsem tanıyabilirim. Bu şekilde askeri lise sınavlarını kazandım. Hatırladığım kadarıyla yüz küsuruncu olmuştum. Dereceye giremedim. Çünkü hatırladığım kadarıyla kasıtlı olarak soruların tamamını bana göstermemişlerdi. Işıklar Askeri Lisesi'ndeyken Serdar ve Musa abilerle görüşmeye devam ettim. Ayda bir kez görüşüyorduk. Genelde hafta sonu geliyorduk, namaz kılıyorduk, sohbet ediyorduk, Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyorduk. Abilerim bana deşifre olmamak için askeri lisede tuvalette abdest almayı ve ima ile namaz kılmayı öğretmişlerdi. İma ile namazı istediğimiz yerde kılıyorduk. Namazı zihnen düşünüp dualarını içimden okuyordum." Herhangi bir siyasi kanala yönlendirilmediğini, şu an itibarıyla da kemikleşmiş herhangi bir siyasi görüşünün bulunmadığını aktaran Türkkan, "Genelde AKP'ye oy verdim. Sandığın başına gittiğimde oyumu o dönemin koşullarına göre kullandım. Askeri lisedeyken önce iki yıl Serdar abi, sonrasında da Musa abi benimle ilgilenmişti. Askeri lise döneminde cemaatten abilerim bana herhangi bir görev vermediler. Ben de cemaat adına herhangi bir faaliyette bulunmadım. Tek göreviniz ifşa olmamak diye öğretiyorladı." ifadesini kullandı. CEMAATLE AYLIK GÖRÜŞMELER YAPTIM Türkkan, 1993 yılında askeri liseyi bitirince sınavsız doğrudan Kara Harp Okuluna kayıt yaptırdığını, bu şekilde Ankara'ya geldiğini, birinci sınıfta cemaatle arasında bir kopukluk olduğunu belirterek, "Açıkçası o tarihte bir müddet ben de kendimi sorguladım. O tarihte kız arkadaşlarım vardı. Bu duruma cemaatten abiler kızıyorlardı." diye konuştu. Kara Harp Okulunda cemaatle ilgili herhangi bir faaliyette bulunmadığını savunan Türkkan, İstanbul, Trabzon, Diyarbakır, Lefkoşa, Kızıltepe ve en son Ankara'da görev yaptığını, kıtalarda sürdürdüğü görevler sırasında cemaatle aylık görüşmeler yaptığını, bulunduğu yere göre cemaatte irtibatta olduğu ağabeylerinin sürekli değiştiğini anlattı. Bağlı bulunduğu ağabeylerinin asker olmadığını, hepsinin üniversite mezunu olduğunu ifade eden Türkkan, bu kişilerin mesleklerini hiçbir zaman sorgulamadıklarını belirterek, bu kişilerin, kendilerine "Bize sormayın, işinize bakın, dersinizi okuyun." dediklerini aktardı. Lise ve harp okulu dışında görev yaptığı yerlerdeki ağabeylerinin isimlerini hatırlamadığını, bu kişilerin kod adı kullandığını ancak gördüğünde bunları simalarından tanıyabileceğini dile getiren Türkkan, darbe girişi olayına kadar cemaati "Allah rızasını gözeten bir yapı" olarak gördüğünü, Fetullah Gülen'in de "ilahi bir kimliğinin bulunduğuna inandığını" ileri sürdü. GENELKURMAY BAŞKANI ÖZEL'İ SÜREKLİ DİNLİYORDUM Türkkan, 2011 yılında, şu anda emekli olan bir albayın, kendisini, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e, emir subayı yardımcılığı için önerdiğini belirterek, 2011-2015'te Genelkurmay Başkanı Özel'in emir subayı yardımcısı olarak çalıştığını, emir subayı emekli olunca kendisinin emir subayı olduğunu kaydetti. Genelkurmay'da emir subayı olduktan sonra cemaat yapılanması adına kendisine verilen örgütsel görevleri de yerine getirmeye başladığını anlatan Türkkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Genelkurmay Başkanı Necdet Özel paşayı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak ucu kadar radyo diye tabir edilen dinleme cihazını her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum. Kendi hafızası vardı. 10-15 saat ses kaydı alabilecek kapasitesi vardı. Murat abiden önceki ismini hatırlamadığım Türk Telekom'da çalışan abi cihazı bana verdi. Cihazı evinde vermişti. Evi İncek'te Alacaatlı tarafındaydı. Gitsem evini bulabilirim. Bana dinleme cihazını verip paşanın sesini kaydetmem talimatını verdi. Bana 'Sadece bilgi amaçlı dinleyeceğiz, bir şey olmayacak' dedi. Ben de sorgulamadım, cihazı aldım. Paşanın sesini her gün kaydettim. İki, üç cihaz vardı. Haftada bir dolan cihazı cemaat abime götürüp veriyordum. Boş olanları alıyordum. Ben hiçbir zaman kaydettiğim sesleri dinlemedim. Nitekim benim o cihazları bağlayıp dinleyeceğim teçhizatım da yoktu. Arada sırada Genelkurmay Başkanının odasında dinleme cihazı araması yapılıyordu. Doğal olarak ben bu aramanın ne zaman yapılacağını bildiğim için cihazı koymuyordum. Dinleme cihazıyla ilgili herhangi bir olumsuzluk yaşamadım. Bana verilen görevi harfiyen yaptım." Türkkan, "Necdet Özel paşa döneminde iki yıl Hulusi Akar paşa, iki yıl da Yaşar Güler paşa Genelkurmay 2. Başkanlığı görevini yürütmüşlerdi. Her ikisinin de emir subayı arkadaşım olan Binbaşı Mehmet Akkurt'tu. Mehmet Akkurt da Fetullah Gülen cemaatinin bir mensubudur. Ses kayıtlarını onunla birlikte yaptık. O da isimlerini belirttiğim Genelkurmay 2. Başkanlarının odasına dinleme cihazı yerleştiriyordu. Onun cemaat abisinin kim olduğunu bilmiyordum. Şu anda Mehmet Akkurt'un nerede olduğunu, gözaltında olup olmadığını bilmiyorum. Darbeye teşebbüs günü onun görevi Genelkurmay 2. Başkanını etkisiz hale getirmekti. Tahminen silahlı kuvvetlerde ne olup bittiğini bilmek için cemaat bu paşaları dinliyordu." dedi. "ORDUYA ALINAN SUBAYLARIN YÜZDE 60-70'İ CEMAATÇİDİR" Levent Türkkan, "Ben, Genelkurmay Başkanı değiştiğinde, Hulusi Akar'ın emir subayı olduğumda ses kaydı işini bıraktım. Murat abi bana emir subayı olduktan sonra 'Dinleme cihazını sen bırakmayacaksın' dedi. Birkaç ay sonra öğrendim ki aynı işi Serhat ve soyadını bilmediğim Şener isimli başçavuşlara yaptırmışlar. Serhat ve Şener başçavuşların ikisi de Hulusi Akar paşanın emir astsubaylarıydı." ifadesini kullandı. Türkkan, şöyle devam etti: "Cemaatte kesin bir şekilde gizlilik ve ketumiyet vardır. Herkes kendi abisini bilir, gider dersini yapar, namazını kılar, sohbetini yapar, kendi işiyle ilgili verilen görevleri yapar, fazlasını bilmez ve sormaz. Benim şahsi kanaatim 1990'lı yıllardan bu yana sınavla okullardan gelen ve orduya alınan subayların yüzde 60-70'i cemaatçidir. Genelde cemaatçi olan subaylar kurmay subaylardır. Bu benim cemaatçi olarak tahminim. Somut bir delilim yoktur. Kesin cemaatçi olduklarını bildiğim Binbaşı Mehmet Akkurt, başçavuşlar Serhat ve Şener, Yüzbaşı Serdar Tekin, konut astsubayı başçavuş Veysel Tokmak, korumalardan Başçavuş Ömer Gürsel Çetin, Abdullah Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel, diğer özel kalem Hüseyin Hakan Öcal, Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan, Cumhurbaşkanı başyaveri Albay Ali Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış, Genelkurmay 2. Başkanı eski koruması yüzbaşı Abdurrahim Aksoy, 2. Başkan Özel Kalem Müdürü Yarbay Bünyamin Tuner, onun yardımcısı binbaşı Recep, Personel Başkanlığında Şube Müdürü Albay Cemil, Korgeneral Mustafa Özsoy, Korgeneral Salih Ulusoy, Albay Muharrem Köse, personel dairesinde görevli Tuğgeneral Mehmet Partigöç adlı kişilerdir. Bunlar benim tahminime göre yüzde 99 cemaatçidir. Askerin içinde birini, diğerine abi olarak görevlendirmiyorlardı. Abilik, bizim gözümüzde cemaate bir üst görev değil, daha bilgili, kitap okuyan, dini bilgileri çok olan kişidir. Aynı zamanda görev verdiğini de gözardı etmemek gerekir. Örneğin ben, abilerin bana verdiği paşaları dinleme görevini yerine getirdim." DARBE YAPILACAĞINI PERŞEMBE ÖĞRENDİM Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Türkkan, savcılık ifadesinde, darbe yapılacağını 14 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 10.00-11.00 gibi öğrendiğini, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın kendisine darbe planlandığını söylediğini aktardı. Yıkılkan'ın, "Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve orgenerallerin tek tek alınacağını, sessiz sedasız işin biteceğini, işin 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece saat 03.00'te yapılacağını" belirttiğini anlatan Türkkan, ifadesinde şunları kaydetti: "Beni sigara içmek için dışarı çağırdı. İkimiz yalnızken bu bilgileri verdi. Ayrıca bana darbenin yapılacağı gün görevimin Hulusi Akar Paşa'yı etkisiz hale getirip işi kolaylaştırmak olduğunu söyledi. Yine söylediğine göre, Hulusi Akar Paşa'yı etkisiz hale getirdikten sonra özel kuvvetler gelip alacaktı. Orhan Yıkılkan'ın bana verdiği görevi sorgulamadan kabul ettim. O gece benden sorumlu olan Murat abimin Konya yolunda Opet'in arka tarafındaki evine gittim. Bu konuyu duyunca biraz da darbe haberini alınca neler olduğunu anlamak için merak üzerine gittim. Rutin görüşmemiz yoktu. Normal zamanda abinin evine haberleşerek gideriz, gitmemiz gerekir, ancak önemli bir durum olduğu için bu defa habersiz gittim. Orada daha önceden tanıdığım Adil ve Selahattin abiler vardı ev Murat abinin olmasına rağmen o yoktu. Selahattin abi Murat abinin bir üst sorumlusu, Adil abi ise Selahattin abinin bir üst birim sorumlusu olan kişilerdir. Bana niye geldiğimi sordular. Darbeyle ilgili herhangi bir bilgi vermediler. Ben onlara 'yarın akşam bir faaliyet olacak bilginiz var mı?' diye sordum. Sorunca bana kızdılar, 'sen nerden biliyorsun, bundan kime bahsettin, sana bunu kim söyledi' dediler. Ben de Albay Orhan Yıkılkan'ın söylediğini onlara bildirdim. Orhan Yıkılkan'ı tanıyorlardı. Nereden tanıdıklarını bilmiyorum. Bana sıkı sıkı tembih ettiler. 'Bu konuyla ilgili hiç kimseye, hiçbir yerde, hiçbir şey söylemeyeceksin, olay çok gizli şekilde devam edecek, deşifre olmayacak' dediler. Bana verilen görevle ilgili herhangi bir şey söylemediler. Bu şekilde oradan ayrıldım. Başka unuttuğum için ifade etmedim, Mehmet Akkurt da benimle Murat abinin evine gelmişti. Evde Adil abi, Selahattin abi ben ve Mehmet Akkurt olmak üzere 4 kişi vardık, başka kimse yoktu." Yaver Levent Türkkan, Orhan Yıkılkan'ın kendisine verdiği görev için ekibinde yer alan Serdar Tekin ve başçavuşlar Serhat Pahsa, Veysel Tokmak, Abdullah Erdoğan ve ismi Şener olan bir başka başçavuşun da cemaatçi olduğunu belirtti. Yıkılkan'ın kendisine tebliğ ettiği görevi, ekibindeki bu kişilere, perşembe günü peyderpey ve teker teker aktardığını, kimsenin itiraz etmediğini ifade eden Türkkan, Yıkılkan'ın ayrıca, Genelkurmay Başkanı Akar'ın korumalarından Başçavuş Ömer Gürsel Çetin'in, Binbaşı Mehmet Akkurt'un emrinde olacağını söylediğini aktardı. MEHMET DİŞLİ CEMAATÇİDİR Türkkan, 15 Temmuz günü öğleden sonra Albay Yıkılkan'ın kendisini aldığını, birlikte Tümgeneral Mehmet Dişli'nin odasına gittiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "O da cemaatçidir. Mehmet Dişli Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanıdır. Odada sadece üçümüz vardık. Girer girmez darbeye ilişkin mevzuyu konuşmaya başladık. Mehmet Dişli darbe teşebbüsü başladığında ilk önce Hulusi Akar Paşa'nın odasına tek başına gideceğini, onun kabul etmesi halinde darbe faaliyetinin başına geçirileceğini bize söyledi. Bunu söylerken bize 'Genelkurmay Başkanına, (Sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın) diye soracağım' şeklinde beyanda bulundu. Genelkurmay Başkanına darbeyi tebliğ ederken, kendisini sevdiğimizi, saydığımızı, kabul etmesi halinde darbeninin başına geçireceklerini söyleyeceğini bize bildirdi. Elinde bir not kağıdı vardı. Oraya Genelkurmay Başkanına söyleyeceklerini tek tek yazmıştı. Söylediğine göre Hulusi Akar darbe faaliyetinin başına geçmeyi kabul ederse, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Akın Öztürk olacaktı. Gece yarısı 03.00'te faaliyet başlayacağı için saat 02.30'da Genelkurmay Başkanının konutunda buluşacağımızı kararlaştırdık. Aramızdaki konuşmalara göre Hulusi Akar Paşa teklifi kabul etmezse ben ve ekibim etkisiz hale getirecektik. Bu konuda eski Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel ve yeni Özel Kalem Müdürü Yarbay Hakan Öcal'ın bana yardım edeceğini söylediler. Özel Kuvvetler'den gelen personel Hulusi Akar Paşa'yı alıp götürecekti." HULUSİ AKAR YAPILAN TEKLİFİ KABUL ETMEDİ Orhan Yıkılkan'ın, konudan Dişli'den daha çok bilgi sahibi olduğunu anladığını bildiren Türkkan, Hulusi Akar Paşa'ya yapılan teklifin, diğer kuvvet komutanları ve orgenerallere yapılmayacağını belirtti. Hulusi Akar'ın teklifi kabul edip, kuvvet komutanları ve diğer orgeneralleri darbe faaliyetinin içine çekeceğinin düşünüldüğünü anlatan Türkkan, "Hulusi Akar, kendisine yapılan teklifi kabul etmedi. O kabul etmeyince kuvvet komutanlarını da ikna edemediler. Bu durumdan hareketle bir noktada Hulusi Akar'ın kendisine yapılan teklifi kabul etmemekle darbe girişiminin başarısızlığının yolunu açtığını söyleyebiliriz." ifadesini kullandı. Darbenin gerçekleştirilmesi halinde kullanılması için hazırlanan listede, Genelkurmay Başkanının isminin karşısının boş bırakılmasının nedeni de sorulan Türkkan, Akar'ın vereceği cevap belli olmadığı için bunun yapılmış olabileceğini kaydetti. "Bildiğim kadarıyla Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı cemaatçi değildir." diyen Türkkan, söz konusu listede, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın atandığı görev kısmının neden boş bırakıldığını, Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi'nin atandığı görev kısmına "devam" ibaresinin neden yazıldığını bilemediğini belirtti. Listede, "darbeden sonra görevine devam" diye yazılanların güvendikleri kişiler olabileceğini ifade eden Türkkan, listeden haberi olmadığını savundu. OLAYLAR HIZLI GELİŞTİ Levent Türkkan, 15 Temmuz günü saat 20.00-21.00 arasında Genelkurmay Başkanı Akar'ın makamında olduğunu, kendisinin de orada bulunduğunu anlatarak, şunları kaydetti: "Olaylar çok hızlı gelişti. Genelkurmay Başkanı Akar, en son MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile 1 saatten fazla görüştü. Hakan bey zaten sürekli bize gelirdi, biz ona giderdik. Komutanla ikisi birbirlerini severlerdi. Bu görüşmede olağanüstü bir buluşma hissetmedim. Hakan Fidan makamdan ayrıldıktan çok kısa süre sonra özel kuvvetlerden 20 civarında tam teçhizatlı asker karargaha girdi. Orhan Yıkılkan da Mehmet Dişli de oradaydı. Mehmet Dişli Komutanın kapısını çalıp içeri girdi. Dişli Paşa içeride 5 dakika civarında kaldı. Aralarında ne konuştuklarını duymadık. Dışarı çıktığında 'ortada, girin' dedi. İçeriye ben, Yüzbaşı Serdar Tekin, Başçavuş Abdullah, Özel Kalem Müdürü Albay Ramazan, Orhan Yıkılkan ile girdik. Dişli Paşa da oradaydı. Hulusi Akar Paşa, Dişli Paşa ve bizlere hitaben 'Yanlış yapıyorsunuz, bu böyle olmaz' dedi. Benim elimde tabanca vardı. Hulusi Paşa makamının yanındaki masada sandalyede oturuyordu. Tabanca elimdeyken Hulusi Paşa'ya 'Komutanım sizi koltuklara alalım' dedim. O da herkes içeri girince panik yaptı ve 'Bana su getirin' dedi. Serdar Yüzbaşı su getirdi. Alıp içti. Ben 'Abdest alıp namaz kılacağım, üzerimi değiştireceğim' dedi. Arka taraftaki dinlenme odasına Serdar Yüzbaşı ve Abdullah Başçavuşla birlikte girdiler. Orada üzerini değiştirdi, namazını kıldı. Kıldığı namaz, vakit namazı mıydı, ne namazıydı açıkcası bilemiyorum. Arada kendisi bizlere hitaben, 'Yanlış yapıyorsunuz' diyordu. Ben Hulusi Paşa'ya 'Komutanım, yıllardır yanınızdayım. Hiç sizi üzdüm mü, size hainlik yaptım mı? Lütfen dediklerimizi yapın. Hiçbir sorun çıkmayacak' dediğimi hatırlıyorum. Karşılığında ne cevap verdiğini hatırlamıyorum. Namazı bittikten sonra montunu giydi. Özel Kuvvetlerden gelen görevliler koluna girip alıp götürdüler." OLAYLARI TELEVİZYONDAN İZLEDİK Hulusi Akar'a çıkışa kadar, koruma Abdullah Erdoğan'ın refakat etmiş olabileceğini belirten Türkkan, ifadesine şöyle devam etti: "Bindirildiği helikoptere o da binmiş olabilir. Bana 'sen gelmeyeceksin' dediler. Orada kaldım, makamı emniyete aldım. Komutanın şahsi malzemelerini topladık, çantasına yerleştirdik, çantasını oraya koyduk. Ben o gece hep makamdaydım. Herhangi bir gelen giden olmadı. Yanımda Serdar Yüzbaşı ve başçavuşlar Serhat ve Şener vardı. Birlikte oturduk, olayları televizyondan izledik. Bir şey konuşmadık, öylece bekledik. Komutanı götürdükten sonra Dişli Paşa beni telefonla aradı. Komutanın eşini aramam konusunda isteği olduğunu söyledi. Bunun üzerine hanımefendiyi askeri hattan aradım. 'Komutanımız iyi, hiç problem yok' gibi rahatlatmak adına bir şeyler söyledim. Konuşurken ağlıyordu. Ben 'o gece makama kimse gelmedi' dedim ama Albay Yıkılkan özel kalem müdürü odasındaydı, onun yanına girip çıkanın haddi hesabı yoktu. Orada bir noktada darbe faaliyeti kısmen organize ediliyordu, ancak ilerleyen zamanlarda konuşulanlardan televizyondaki haberlerden esas faaliyetin Akıncılar Üssü'nde organize edildiğini anladım. Benim bulunduğum bölümde karargahın içinde herhangi bir arbede, çatışma, yaralanma olmadı." Türkkan, Genelkurmay Başkanlığının etrafının "kıyamet günü gibi" olduğunu, vatandaşların toplandığını, polislerin geldiğini, zaman zaman silahların ateşlendiğini, F-16'ların alçak uçuş yaptığını anlattı. TBMM'nin bombalandığını televizyondan öğrendiğini belirten Türkkan, şunları kaydetti: "Bombaların patladığını, sivil halkın zarar gördüğünü öğrendikçe pişman olmaya başladım. Yapılanlar katliam gibiydi. Benim Allah rızası için çalıştığını düşündüğüm cemaatin girişimiyle bunlar yapılıyordu. Sabah saat 09.00 sıralarında karargahtaki koridor, darbeye iştirak edenlerle dolup taştı. Herkes aralarında 'başarısız olduk, teslim oluyoruz' diye konuşuyordu. Tuğgeneral Mehmet Partigöç olayı yönlendiriyordu. Teslim olmak için askeri savcı ve merkez komutanlığından personel istedi. İstenen kişiler gelince personel teslim oldu. Serdar Yüzbaşı ve ben o gruptan 10 dakika sonra teslim olduk. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa'yı cep telefonumdan aradım. Makama gelip gittiği için tanıyordum. Komutanım 'gelin makamı size teslim edeyim' dedim. Kabul etmedi, 'Diğerleriyle teslim ol' dedi. Bunun üzerine Serdar Yüzbaşı ile kapının önüne çıktık. Özel Kuvvetlere teslim olduk. Onlar da bizi polislere teslim ettiler. Bizi Başkent Spor Salonu'na götürdüler. Teslim olurken herhangi bir şekilde direnmedim. Samimi olarak pişmanım. Sadece darbeye iştirak etmekten değil, Fetullah Gülen cemaati mensubu olmaktan dolayı da çok pişmanım. Olayların içindeyim, bu yüzden sorumluluğum var, fakat ben vatan haini değilim. Polise, sivil vatandaşa kesinlikle silah sıkmam. Sıkmadım da. Darbe girişimi sırasında sivil vatandaşa, polise silah sıkılmasını, bomba atılmasını, tank sürülmesini kesinlikle tasvip etmem mümkün değil. Anlattıklarım, söylediklerim samimidir. Tüm bildiklerimi anlattım. Özellikle emniyetteki sorgu sırasında bu şeyleri söylemeye ikna edilmediğimi belirtmek istiyorum. Ben emniyette beklerken kağıt kalem isteyip kendi ifademi yazdım. Bu şekilde ifade vermem yönünde bir telkinde bulunan olmadı. Bu anlamda yasal olarak mümkünse lehime etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum."
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yaveri Levent Türkkan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturmada cemaat itirafında bulundu. Türkkan, "Paralel Yapı üyesiyim. Gülen cemaatindenim" dedi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Tekrar seçim ihtimali üzerine partilerin çalışmaları da başladı. AK Parti' de hazırlıkları süren seçim stratejisinde özellikle sosyal kesimleri ilgilendiren projeler ağırlık kazanıyor. Emekli, memur, işçi, işsiz gibi kesimlerle ilgili projelerde öne çıkıyor. Özellikle emeklileri sevindirecek bir çalışmanın yapıldığı öğrenildi. MEMURUN ZAMMI ARTACAK Henüz hazırlıkları süren çalışmada emeklilere özellikle Kurban Bayramları'nda ikramiye ödenmesi de gündemde. Emeklilere her Kurban Bayramı'nda 700 lirayı bulan yardım yapılması da tartışılan konular arasında bulunuyor. Ayrıca memur, işçi gibi kesimlere de önemli iyileştirmeler yapılması konuyuluyor. Bu noktada Toplu Sözleşme'deki zam teklifinin artırılabileceği belirtiliyor. Hükümet ilk etapta memurlar için yüzde 4+4 zam teklif etmişti. Bunun dışında yapılacak iyileştirmeler netleştikçe kamuoyuna açıklanacak.
Emeklilere bir müjde de AK Parti'den geldi. Seçim stratejileri arasında emeklilere Kurban bayramında 700 lira ödenmesi yer alıyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Kedilerin de köpekler gibi sahiplerinin seslerini ayırt edebildiği ancak bazen umursamamayı tercih ettikleri belirlendi. Tokyo Üniversitesinden bilim adamlarının kedilerle yaptığı araştırma, bu hayvanların sahiplerine "bilinçli olarak kulak asmadığını" ortaya koydu. Araştırmada, önce kedilerin tanımadığı 3 kişi, daha sonra da sahipleri hayvanları adlarıyla çağırdı. Bu sırada kedilerin baş, kulak, pati, kuyruk ve göz hareketleri kaydedildi. Araştırma sonunda kedilerin sahiplerinin sesini tanıdığı ancak onlara yönelmemeyi, hatta yerinden kalkmamayı bile seçtiği görüldü. Kedi ve sahibi arasındaki ilişkinin köpek ve sahibi arasındakinden farklı olduğunu belirten araştırmacılar bunun, köpeklerin binlerce yıl önce emirlere itaat etmeyi öğrenerek evcilleştirilmesinden, kedilerin ise insanların hayatında fareleri avlayarak yer almasından kaynaklanıyor olabileceğini vurguladı. Bilim adamları, insanlara hiçbir zaman itaat etmeyen kedilerin "kendi kendilerine evcilleştiğini" söylemenin daha doğru olabileceğini ifade etti. Araştırmanın sonuçları "Animal Cognition" dergisinde yayımlandı.
Kedilerin de sahiplerinin seslerini tanıdığı ancak "bazen umursamamayı seçtiği" belirlendi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Muhafazakar Halk Partisi (PP) geçen yıl iktidarı devraldığı Sosyalist Parti’nin kürtaj konusunda getirdiği serbestlikleri büyük ölçüde kaldıran bir yasa tasarısı hazırladı. Sosyalistlerin 2010’da yürürlüğe soktuğu yasaya göre gebeliğin ilk 14 haftasında mazerete gerek olmadan, ilk 22 haftasında annenin fizyolojik-psikolojik sağlığı tehlikedeyse veya anne karnında sakatlık tespit edilirse gebeliğe son verilebiliyor. Hükümetin geçen cuma duyurduğu yeni tasarı ise çocuğun sakat ya da engelli doğması durumlarının, gebeliğin sonlandırılması için neden oluşturmadığı ve yaşam hakkının her durumda korunması gerektiği yönünde. Adalet Bakanı Alberto Ruiz-Gallardon “engelli haklarını garanti eden tüm önlemlerin alınmasını” öngören BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ni dayanak aldıklarını söyledi. DİKTATÖRLÜĞE DÖNÜŞ MÜ İspanyol kadın hakları gruplarının oluşturduğu ortak girişimin dün düzenlenen protestoda yaptığı açıklamada “Reform bizi Franco diktatörlüğü dönemine döndürecek. Tasarı yasalaşırsa kadın hakları açısından İspanya diğer Avrupa ülkelerinden geriye düşecek” ifadesini kullandı. Mevcut kürtaj yasasının mimarı olan eski sosyalist sağlık bakanı Trinidad Jimenez, “Yasa tasarısı tam bir karşı reform. Bizi 35 yıl öncesine götürecek” dedi. 2010 reformundan önce İspanya’da kadınlar sadece ciddi sakatlık, annenin hayati tehlikesi ya da tecavüz halinde kürtaj yaptırabiliyordu. YASAK KÜRTAJI ARTTIRMIŞTI Koyu Katolik bir ülke olarak bilinen İspanya’da 1987 yılında yapılan kürtaj sayısı 16 bin iken, 2009’da yani kürtajı serbest bırakan yasa çıkmadan önce bu sayı 115 bini bulmuştu. Yani yasak kürtaj sayısını düşürmüyor, aksine katbekat artırıyordu. Ülkedeki kürtajların yüzde 97’si annenin psikolojik sağlığı gerekçe gösterilerek yapılıyordu. Devlet hastaneleri çok zorluk çıkardığı için de kürtajlar büyük oranda özel kliniklerde yapılıyordu. SLOGAN TÜRKİYE'YE BENZİYOR: BİZİM KARARIMIZ Madrid’in Tirso de Molina meydanında dün düzenlenen gösteride 100 kadar kadın “Biz doğuruyoruz, bizim kararımız” ve “Geri adım yok” diye slogan attı. Türkiye’de “Benim bedenim, benim kararım” sloganıyla eylemler yapılmıştı.
İspanya’da muhafazakâr hükümet kadınları öfkelendiren bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarı, ceninin “engelli ya da sakat” olduğu hallerde bile kürtajı yasadışı ilan ediyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Mısır'da ordunun gücünü artırmaya yönelik girişimlere karşı çıkan binlerce protestocunun gün boyu süren şiddet olayları sonrası başkent Kahire'deki Tahrir Meydanı'nda yeniden kontrolü sağladığı belirtiliyor. Polisin ve yüzlerce askerin meydandaki protestocuları çıkarmak amacıyla kalabalığa copla müdahalesi sonucu en az 11 kişi hayatını kaybetti. Ancak protestocular bir saatten kısa süre içerisinde meydanda yeniden toplandı. Çatışmaların meydanın çevresinde devam ettiği, yaralananlar olduğu belirtiliyor. Mısır'ın birçok kentinde, ülkede iktidarda bulunan Yüksek Askeri Konsey'in yönetimi sivillere devretmesi isteğiyle yapılan gösteriler üç gündür sürüyor. Protestolar, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i deviren halk ayaklanmasından bu yana ilk kez bu ay yapılacak parlamento seçimleri öncesine rastlıyor. Mısır, Mübarek'in Şubat ayında devrilmesinden bu yana askeri bir konsey tarafından yönetiliyor. Protestolarda askeri yetkililerin anayasada değişiklik önerilerinin geri çekilmesi talep ediliyor. Kabine, ordunun "anayasanın koruyucusu" olarak ilan edilmesini öneriyor. Bu öneriye karşı çıkanlar ise böyle bir maddenin, yeni cumhurbaşkanı göreve geldikten sonra da, ordunun son sözü söyleme yetkisini elinde bulundurmasına yol açabileceği yorumunu yapıyor. Mısır'da askeri yönetim, sivil bir hükümet oluşturmaya yönelik vaatlerde bulunmuştu. Olaylar ardından, Mısır Yüksek Askeri Konsey Üyesi General Muhsin El Fengeri, ülkedeki geçiş döneminin normal şekilde tamamlanması halinde, ordunun 2012 yılı sona ermeden kışlasına döneceğini ifade etti.
Kahire'deki eylemler sırasında binlerce protestocu, polis ve askerlerin kendilerini tahliye etmeye yönelik müdahalesi sonrası Tahrir Meydanı'nda yeniden kontrolü ele geçirdi. Olaylarda en az 11 kişi öldü.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: MHP'nin acı günü! Konya'da MHP il kongresine katılanları taşıyan midibüs kaza yaptı. Kamyonla çarpışan midibüsde bulunan Beyşehir Ülkü Ocakları Başkanı Serhat Turak ve şoför Süleyman Atay hayatını kaybederken kazada 1'si ağır 5 kişi yaralandı. Konya'dan Beyşehir ilçesine seyir halinde olan Süleyman Atay yönetiminde 42 GBJ 26 plakalı midibüs, buzlanma nedeniyle karayolunun 46. kilometresinde karşı yönden gelen Vakkas Çetinkaya idaresindeki 32 FC 793 plakalı kamyonla çarpıştı. Kazada, midibüs sürücüsü ile aynı araçtaki Beyşehir Ülkü Ocakları Başkanı Serhat Turak, Mahmut Küçük, Eren Çengel, Hüseyin Özel, Seyit Karakaya, Haydar Öz yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla Beyşehir ve Konya'daki çeşitli hastanelere kaldırıldı. Kaza sonrası ağır yaralı olarak Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan Turak ile Süleyman Atay tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. MHP Konya İl Kongresine katılmak üzere Beyşehir'den gelen Süleyman Atay yönetimindeki 42 GBJ 26 plakalı midibüs, Konya-Beyşehir karayolunun 46. kilometresinde, karşı yönden gelen Vakkas Çetinkaya idaresindeki 32 FC 793 plakalı kamyonla çarpışmış, kazada 7 kişi yaralanmıştı.
Konya'daki il kongresine katılan partilileri taşıyan araç kazada yaptı. Midibüste bulunan ocak başkanı hayatını kaybederken 5 kişi yaralandı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Son dönemde harfiyat kamyonları ve inşaat kazaları ile sık sık gündeme gelen İstanbul Kadıköy'de yine akıllara zarar kazada yaşlı bir kadın can verdi. Suadiye’de seyir halindeki kamyonda yüklü gaz betonlar, ağaca takılarak kaldırımda yürüyen kadının üzerine düştü. Kilolarca ağırlıktaki beton kalıplar altında kalan kadın feci şekilde can verdi. Edinilen bilgiye göre, Suadiye Kaptan Arif Sokak içerisinde kaldırımda yürüyen Ayşe Altın (50), yanından geçen Gökmen K.'nın kullandığı 41 UJ 560 plakalı kamyondan düşen beton kalıplarının altında kaldı. Altın, olay yerinde hayatını kaybetti. Olayın polise ihbar edilmesi ile birlikte sokakta güvenlik önlemi alan ekipler, inceleme yaptı. Kötü haberi alarak olay yerine gelen Ayşe Altın'ın yakınları ise sinir krizi geçirdi. Beton kalıplarının düşmesi sonucu hayatını kaybeden Ayşe Altın'ın cenazesi incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Öte yandan kazanın şoku ile olay yerinden uzaklaştığı belirtilen kamyon sürücüsü Gökmen K.'nın ise polis merkezine teslim olduğu öğrenildi.
İnşaat kazaları ile dikkat çeken Kadıköy'de yine akıllara zarar kaza yaşandı, yaşlı bir kadın can verdi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Sıkı bir Real Madrid taraftarı olması ile tanınan Paraguaylı model Mirtha Sosa, son yaptığı açıklama ile ülke basınında gündem oldu. Paraguaylı model Mirtha Sosa, Real Madrid'in Portekizli yıldızı Cristiano Ronaldo için "Onunla bir gece geçirmek için her şeyi vermeye hazırım." dedi. Güzel model, Paraguay basınına verdiği demeçte Real Madrid'e duyduğu hayranlığı dile getirirken, "Ronaldo'ya bayılıyorum. Onunla bir gece geçirmek için her şeyi vermeye hazırım. Onunla yatan kadınlar çok şanslı. O adeta futbolun tanrısı gibi ve beni kutsaması en büyük arzum." dedi.
Model-futbolcu aşklarını aşinayız ama bunlar biraz ipin ucunu kaçırmış gibi. Teklifler bu kez kadınlardan geliyor. İşte futbolculara ahlaksız tekliflerde bulunan o kadınlar.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu ticareti yapıldığı ihbarı üzerine bir eve baskın düzenledi. Operasyonda 46 kilo uyuşturucu ele geçirilirken, olayla ilgili yaşlı bir kişi gözaltına alındı. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, uyuşturucu satışı yapıldığı ihbarı üzerine harekete geçti. Akşam saatlerinde İstiklal Mahallesi Derya Beyi Sokak’ta bulunan bir eve operasyon düzenleyen ekipler, uyuşturucu ticareti yaptığı öne sürülen 60 yaşlarındaki Ergün V.’yi gözaltına aldı. Evde yapılan aramada 10 ayrı şeffaf poşet içerisinde 46 kilo 860 gram ot tabir edilen uyuşturucu madde ele geçirdi. Nefes kesen operasyon, polis kamerası tarafından da saniye saniye görüntülendi. (İHA)
Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu ticareti yapıldığı ihbarı üzerine bir eve baskın düzenledi. Operasyonda 46 kilo uyuşturu...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: ilano ve çevre kentlerdeki vatandaşlar bayram namazını DİTİP (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) Milano Diyanet Camii’nde kıldı. Dualar edilip kılınan namazdan sonra bayramlaşan vatandaşlara daha sonra baklava ve çay ikram edildi. Yaklaşık 1,5 sene önce faaliyete geçen DİTİP Milano Derneği içinde hizmet veren Milano Diyanet Camii’nin imamı İsmail Sofoğlu bütün Müslümanların bayramını kutladı ve “Bayramımız beklediğimizin üzerinde bir katılımla gerçekleşti. Milano’da bulunan kardeşlerimizin yanı sıra başka ülkelerden de kardeşlerimizin camimize gelmesi ve hep beraber bayramı kutlamamız bizim için çok daha anlamlı oldu” dedi. DİTİP Milano Derneği’nin cami işlevi dışında kültür faaliyetlerine de önem verdiğini belirten Sofoğlu, dernek binasında Ramazan ayından beri 25 Suriyeli mültecinin barınma ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılandığını ifade etti. Sofoğlu ayrıca, “Halen burada kalan Suriyeli kardeşlerimiz zaman zaman özellikle bir Türk camisinde kalmaktan duydukları memnuniyeti dile getiriyorlar. Bayramı da beraber kutladık, biz de bunun mutluluğu içerisindeyiz” dedi. Her türlü caminin hizmeti yanı sıra piknik, pazar kahvaltısı ve aile buluşmaları gibi etkinlikler de düzenlediklerinin altını çizen İsmail Sofoğlu, derneğe üye olan vatandaşlara cenaze hizmetleri ve hac organizasyonu yaptıklarını belirtti. Milano’da yapılacak Expo 2015 öncesi şehirde büyük bir cami olmaması konusuna da değinen Sofoğlu “Milano’da Expo’ya hazırlık olarak büyük bir cami projesi vardı. Ancak son gelinen aşamada Diyanet İşleri Ateşemizden aldığımız bilgiye göre Milano Belediyesi’nin 4 yere cami ve kültür merkezi için yer belirleyeceğini ve cami yapımına yardımcı olacağını öğrendik. Expo’yu ziyaret edecek misafirlerimiz için burada nezih, ferah, güzel ve geniş bir camiye ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Sizin de gördüğünüz gibi bayram namazında cemaatimiz bizim camimize sığmadı, bir kısmını alt ve üst katlara almak durumunda kaldık” dedi. (İHA)
ilano ve çevre kentlerdeki vatandaşlar bayram namazını DİTİP (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) Milano Diyanet Camii’nde kıldı. <br/>Dualar...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Silahlı çeteler, iki hafta içinde aynı noktada üç otomobili silah zoruyla gasp etti. Basına dağıtılan güvenlik kamerası görüntülerinde, önü ve arkası kesilerek manevra yapması engellenen otomobilin içindekiler zorla dışarı çıkarılıyor. Daha sonra otomobile binen çete üyeleri hızla olay yerinden uzaklaşıyor. Güvenlik şirketi Fasda'nın Genel Müdürü Matthew Brooks, çetelerin otomobilleri çalmaktan çok içindeki çanta, cüzdan ve değerli eşyaları aldıklarını belirtiyor. Emniyet ve asayişin zayıf olduğu Johannesburg'da bu tür olayların normal karşılandığını ifade eden Brooks, buna karşın son zamanlarda sbu tür saldırılardaki artışın endişe verici boyutlara ulaştığını söylüyor. Polis ise, otomobil gaspıyla ilgili olarak 4 zanlının tutuklandığını açıkladı.
Güney Afrika'nın ticari başkenti Johannesburg'da çeteler, güpegündüz cadde ortasında otomobilleri gasp ederek kayıplara karışıyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Emniyet Genel Müdürlüğü'nü karıştıran böcek skandalının, sonradan değiştirilen bir tutanakla kapatıldığı ortaya çıktı. Emniyet'in Dikmen'deki ana hizmet binasında yaşanan 'dinleme' skandalı ve sonrasında yaşananlar şöyle gelişti: - 17 Şubat 2011'de dönemin Deniz Limanları Şube Müdürü Mustafa Aral'ın eski odasındaki internet ve polnet hatlarının geçtiği kablo kutusunda bir pil bloku ile iki adet şüpheli cihaza rastlandı. İSTİHBARATÇILAR İNCELEDİ Şüpheli cihazlar, aynı gün saat 21.05'te düzenlenen 'teslim tutanağı' ile Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'ndan gelen iki görevliye teslim edildi. Akşam'ın haberine göre, bulunan cihazlara ilişkin tespitlerin yer aldığı tutanakta, şu ifadeler yer aldı: 'Daire başkanımız ve sıralı amirlerle yapılan telefon görüşmesi sonucu, Sayın Emniyet Genel Müdürümüzün şifahi talimatı olduğu söylenilerek söz konusu cihazın ve eklerinin Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'nda görevli personele teslim edilmesi istenmiştir. Saat 20.30 sıralarında İstihbarat Daire Başkanlığı'nca görevlendirildiğini söyleyen, isimlerini vermeyen teknik şubeden iki görevli, yaptıkları ön incelemede bataryaya bağlı entegre görünümündeki cihazın ses kayıt cihazı olduğunu, aldığı kayıtları 200 - 250 m uzağa taşıyabilen bir aktarıcı olduğunu, kesintisiz güç kaynağına bağlı diğer cihazın da ayrı bir ses kayıt cihazı olduğunu ifade etmiştir.' BEŞ POLİSİN İMZASI VAR Söz konusu teslim tesellüm tutanağına Mustafa Aral ve yaşananlara şahit beş polis imza attı. Ancak bu tutanağın daha sonra değiştirildiği ortaya çıktı. Aynı tarih ve saatle düzenlenen ikinci tutanakta, Emniyet Genel Müdürü'nün şifahi talimatını ve cihazları inceleyen istihbaratçıların tespitlerini içeren yukarıdaki cümlelere yer verilmedi. Sadece bulunan cihazlar tarif edildi ve şöyle denildi. 'Cihaz, gereği yapılmak üzere kesintisiz güç kaynağından sıralı amirlerin emirleri doğrultusunda sökülerek Bilgi İşlem teknik personeline teslim edilmiştir.' İkinci teslim tutanağından, Mustafa Aral dışında ilk tutanakta imzası bulunan beş polisin imzası yer aldı. BİLİRKİŞİ, ÜÇ RÜTBELİ POLİS Olayla ilgili başlatılan idari soruşturma dosyasına ilk değil, ikinci teslim tutanağı konuldu. Cihazların teknik incelemesi ise Adli Tıp Kurumu ya da Kriminal Jandarma Laboratuvarı yerine polis bilirkişilere yaptırıldı. Rütbeli üç polisten oluşan bilirkişi heyeti, '37 mm x 15 mm boyutlarındaki X cihazın kablosuz ses aktarabilecek aparat olduğu, 46 mm x 30 mm boyutundaki X cihazın cep telefonu şarj adaptörünün içi olduğu, bununla birlikte 4 adet şarjlı olmayan pillerden pil bloku oluşturulduğu, bahsi geçen X cihazı ve aparatlarının ses ve görüntü kaydı yapamayacağı, ortamdaki sesi 10 - 20 metre uzağa iletebileceği' yönünde rapor yazdı. MÜŞTEKİ DEĞİL İFADE SAHİBİ OLDU Savcı da 'suç işlendiğine ilişkin somut bir durum yok' dedi. Bu arada olayı soruşturan müfettiş, eski makam odasında böcek bulunan Emniyet Müdürü Mustafa Aral'ın ifadesini 'müşteki' değil 'ifade sahibi' sıfatıyla aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca hazırlanan soruşturma dosyası, 17 Mart 2011'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Başsavcılık da dosyayı 31 Mart 2011'de Memur Suçları Soruşturma Bürosu'na sevk etti. Dosya, memur suçlarına bakmakla görevli Savcı Abdullah Bulgen'e verildi. SAVCI 'KAYIT YOK' DEDİ Savcı Bulgen, kendisine ulaştıktan dört gün sonra, yani 4 Nisan 2011'de 'kovuşturmaya yer olmadığı'na karar vererek dosyayı kapattı. Kararda, şöyle denildi: 'Uzman bilirkişilerce yapılan incelemede, görüntü ve ses kaydetme özelliğinin olmadığı, pillerinin şarj edilebilir özelliği olmayan her yerden temini mümkün olan parçalardan meydana gelmiş kısa süreli en fazla 10 - 20 metre kadar bir mesafeye ses iletibilecek yapıda olduğu, binanın yapısı ve dışarıdan binaya sesin aktarılıp dinlenebilecek mesafede yer bulunmadığı, bu nedenle dışarıdan da bir dinlemenin mümkün olamayacağı, dinleme yapılıp yapılmadığı hususunda bir açıklığın da anlaşılmadığı, bulunan odanın kullanıcılarının bu süreç içinde devamlı değişip söz konusu hatlara bir müdahale edenin görülmediği, suç ve suç işlendiğine dair herhangi bir somut durumun elde edilmediği evrak kapsamından anlaşılmıştır.'
Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki böcek skandalının, sahte tutanakla örtbas edildiği ortaya çıktı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: RedHack’in sözcüsü olduğunu iddia eden ve sık sık basına röportajlar veren kişinin “polis muhbiri” olduğunu itiraf edip kamuoyundan özür dilemesiyle başlayan ve hafta sonu devam eden tartışmada son nokta dün akşam RedHack’ten geldi. Hacker grubundan yapılan açıklamada söz konusu kişiyle olan tüm irtibatın kesildiği belirtilerek bu tür şahıslara itibar edilmemesi için kamuoyu uyarıldı. Tweet’leri yazan kişi “sözcü” konumunu kendi çıkarı için kullandığını ve polis muhbirliği yaptığını itiraf ederek kamuoyundan özür diledi. Söz konusu hesaptan şu şekilde tweet'ler atıldı: cok kotu şeyler yaptım, hayatımda tek gram hack bilgisi olmadan bana yazılan metinleri ezberliyerek "sozcu rolune" giriştim.. yaptığım sadece bana redhack tarafından yazılan metinleri okumakken, solcephe'den bana yapılan teklife gore koltuk derdine düştüm ardından son yaptığım roportajdan dolayı bana ilgi duyan bircok kadını kandırdım, alcakca duygularla oynadım, insanları kandırdım ama tek gram hack bilgim olmama rağmen insanları kandırmaya çalışmam polisin ilgisini cekti.. beni kullandılar calıştığım polis beni satma telaşına düştü.. sessiz kaldım ama öldürülme tehditiyle başbaşa kaldım.. nihayetinde mecburen bunları acıklamak zorunda kalıyorum.. redhack uyanık davranmasaydı cemaat ve akp gucleri cok buyuk kazanımlar elde edecekti.. fakat redhack akıllı davrandı ve zamanında müdahale etti.. redhack'ten ozur diliyorum..redhack ve halk beni affetsin.. iki laf ezberlemek dahası sana yazılan seyleri anlatmak, birilerinin vasıtasıyla adam olmak vicdanen benı rahatsız etti. herkesten özür diliyorum. polis'te kusura bakmasın, redhack'i satamadım.. redhack hepinizden zeki, kusura bakmayın.. ;) cemaat beni redhack icinde kullanmaya calıstı ama redhack bunu ortaya cıkardı. sözcü olarak büyük özürlerimi sunuyorum. özellikle kadın olayına kendini kaptırmış, ondan bundan para isteyen, açık adresi bir ton adamda olan bir geri zekalı olarak.. kusura bakma redhack. hacklenme felan yok. şerefsizlik yaptım onun vicdanı muhasebesi var. redhack buna düşmedi fakat, yinede umarım siz ve redhack beni affeder. Ardından RedHack'in resmi Twitter hesabı @TheRedHack'ten dün sabah saatlerinde konuyla ilgili açıklama tweet'leri atıldı: Bizle baş edemeyenler, çeşitli ayak oyunlarına girmekte.. Buna karşı tepkimiz "orantısız" olur, bunu bilmeleri bu tiplerin yararına olur.+ ++Şu süreç zarfında TV vb programlara katılmayacağız, ana hesabın dışında yapılacak bu tür "ayak oyunu" hareketlerine karşı uyanık olunmalı+ ++Ve bilinmeli ki birçok sözcümüz var ama bizim yazdığımızı çizdiğimizi ezberleyip kadın+makam+popülerlik derdine düşenleri de barındırmayız SON AÇIKLAMA Son olarak dün akşam RedHack kendi resmi hesaplarıyla destek hesaplarını birer birer listeleyerek bunların dışında söylenenlere itibar edilmemesi için detaylı ve yazlı bir açıklama daha yaptı. Açıklamada @RedhackHaber isimli kullanıcının hacker grubunun sözcüsü sıfatıyla grubu temsil etmeyen faaliyetlerde bulunması nedeniyle kendisiyle irtibatın kesildiği belirtildi: "Daha önce RedHackHaber hesabını kullanan kişi yanlış hesaplar içine girmiş ve tüm çabalarımıza rağmen bundan vazgeçmemiştir. Bu yüzden kendisiyle tüm irtibatımız kesilmiştir ve bundan sonra söyleyeceği hiçbir şey Redhack'i bağlamaz. Yarın bir TV kanalında sohbete katılacağı yönünde bazı bilgiler yayılıyor. Kendisinin bizim hakkımızda vereceği bilgiler ve insanları deşifre edecek söylemleri sadece ve sadece mücadelemize zarar verir. Kendisine uyarımızdır. Eğer tek bir yoldaşımızın ya da destek verenin canına malına ya da güvenliğine yönelik bir söz söylenirse, bunun sorumlusu sözcünün kendisi ve birlikte hareket ettikleridir. Adaletimiz kimseyi yanıltmasın. Bu anlamda böyle bir karmaşaya sebep veren TV kanallarına da dostane uyarımızdır, bu faşist düzene karşı verdiğimiz mücadeleye iftiralar atılmasını istemiyorsanız mikrofonunuzu kime uzattığınıza dikkat edin. Veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yoktur, çünkü attığımız her adım halka ve mücadeleye hizmet etmiştir. Korkumuz da yok çünkü duruşumuzla her zaman cesaretimizi kanıtladık. Bu cesaretimizi sınayanlara özellikle hizipçilik çalışması yapanları yönlendiren devlet güdümündeki kişilere tekrar söylüyoruz, bizi bitirmek için şimdiye kadarki hiçbir oyununuz tutmadı bu da tutmayacak. RedHack hakkınız için hack’lemeyi, boş iddialara cevap vermeye tercih ediyor. Daha yapılacak çok iş, okunacak çok belge var. Halk kazanacak!” HESAP ASKIYA ALINDI Bir yanda bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da @RedHackHaber hesabı Twitter tarafından askıya alındı. Ancak bu adımın hangi nedenle atıldığına dair kamuoyuna bilgi verilmedi.
Her şey RedHack'in sözcüsü olarak kabul edilen @RedHackHaber hesabından birkaç gün önce atılan ilginç tweet'lerle başladı.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu, Aksaray’da sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcilerine çözüm sürecini anlattı. Bu sırada dışarıda toplanan bir grup vatandaş protesto gösterisi yaptı. Aksaray’da şehrin tüm aktif STK’ları heyeti dinlemek için Ağaçlı Tesislerine geldi. Salonda toplantı sürerken, dışarıda bir grup vatandaş Akil İnsanlar Heyeti’ni protesto etti. Tesis önünde toplanan grup, “Burası Aksaray, İmralı değil” şeklinde slogan attı. Ellerinde Türk bayraklarıyla slogan atan grup, zaman zaman güvenlik önlemi alan polisle karşı karşıya geldi. Polis, içeri girmeye çalışan protestocu grubu ikna etmeye çalıştı. Protestocu grup ise polis ve jandarmaya karşı koyanların içeri atıldığını iddia ederek karşılaştıkları manzarayı eleştirdi. Grup adına konuşan ve şehit yakını olduğunu söyleyen bir vatandaş, Türk milletinin çok ağır bir süreçten geçtiğini savundu. Bir tuzağın söz konusu olduğunu söyleyen şehit yakını, anlatımlarının yetersiz kaldığını söylediği akil insanların büyük vebal atında olduğunu, bu vebalin ömür boyu heyetin yanında olacağını iddia etti. (İHA)
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu, Aksaray’da sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcilerine çözüm sürecini anlattı. Bu sırada dışar...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: AK Parti’nin Meclis Başkan adayı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, TBMM Başkan adayı olması nedeniyle başlattığı liderler turu çerçevesinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmek üzere saat 14.00’de parti binasına geldi, ancak, MHP Genel Merkezi’ndeki bu ziyaret sadece 7 dakika sürdü. Hürriyet'in haberine göre, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay ve AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın ile giden Yılmaz'ı MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı karşıladı. Bahçeli’nin kabul ettiği Yılmaz’ın odaya girmesi ile çıkması neredeyse bir oldu. Yılmaz, 14.10 gibi genel merkezden ayrıldı. YILMAZ VE BAHÇELİ NE KONUŞTU? Yılmaz, görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. İşte Yılmaz'ın o açıklaması: 25. dönem milletvekili seçimine müteakip oluşan parlamentonun yasama döneminin birinci bölümüne ilişkin Başkan adaylığı için hiçbir parti tek başına çoğunluğu sağlayıp kendi adayını seçtirme durumunda değil. Dolayısıyla, bir başka partinin desteğine ilişkin var. Birinci ve ikinci turda 367, üçüncü turda 276, dördüncü turda da 276'yı alamazsa en çok oyu alan iki tane aday tekrar başkanlık yarışına girecek. Biz, bugün MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'den randevu talep etmiştik. Sağolsun onlar da kabul ettiler. Zor dönemlerde bu ülkenin birliğine, beraberliğine, bütünlüğüne kendilerinin çok hayırlı kararlar verdiğini aziz milletimiz de görmüştür. Biz de bu Türkiye'nin döneminde uzlaşmanın, seçim sonuçları bir uzlaşmayı ortaya çıkardı. Bu uzlaşmanın olacağı bir dönemde Sayın Genel Başkan'dan destek talep ettik. O da gelişen süreç içerisinde hayırlısını ve gelişen sürecin de sonuçları ortaya çıkaracağını söyledi. Şimdiden TBMM Başkanlığı seçimleri milletimize hayırlı uğurlu olsun diyorum. Yılmaz, açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplamadı.
AK Parti’nin Meclis Başkan adayı İsmet Yılmaz, Meclis Başkan adaylığı kapsamında gerçekleştirdiği görüşmede turları çerçevesinde MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüştü ancak Bahçeli ve Yılma'ın görüşmesi sadece 7 dakika sürdü.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: 2010-2011 öğretim döneminde ÖSYM sonuçlarına göre ilk defa bir yükseköğretim programına yerleştirilen öğrencilerin yurt, burs, öğrenim ve katkı kredisi için 16 Ağustos Pazartesi günü başlayan başvuru süresi yarın sona eriyor. 2010-2011 öğretim döneminde ÖSYM sonuçlarına göre ilk defa bir yükseköğretim programına yerleştirilen öğrencilerden YURTKUR yurtlarında barınmak, burs, öğrenim, katkı kredisi almak isteyenlerin başvurularını yarına kadar yapmaları gerekiyor. Başvurular YURTKUR'un ''www.kyk.gov.tr'' internet adresinden yapılacak. Yurt başvuru sonuçları 30 Ağustos'ta açıklanacak. Yurt kayıtları ise 31 Ağustos-17 Eylül tarihleri arasında alınacak. Yurtlar, 13 Eylü'de hizmete açılacak.
Öğrencilerin yurt, burs, öğrenim ve katkı kredisi için 16 Ağustos Pazartesi günü başlayan başvuru süresi yarın sona eriyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Muhteşem Yüzyıl'ın Mahidevran'ı Nur Fettahoğlu, 1 yıldır aşk yaşadığı Kurtlar Vadisi'nin Polat Alemdar'ı Necati Şaşmaz'dan ayrıldı. Ayrılık nedeni; Necati Şaşmaz'ın ilişkiyi sürekli saklaması, birlikte fotoğraf çektirmememis ve evlilikten kaçması. ÖZİLHAN AİLESİNE MİNİK EMİNE GELDİ HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN[PAGE] Geçen temmuz ayında Anadolu Holding'in veliahtı İzzet Özilhan ile evlenen "Doktorlar" dizisinin Ela'sı Yasemin Ergene (27), dün sabah anne oldu. Ergene "Doktorlar" dizisinin çekimlerinin de yapıldığı eşinin ailesine ait olan Gebze'deki Anadolu Sağlık Merkezi'nde sezeryanla bir kız bebeği dünyaya getirdi. Bir süre önce oyunculuğu bırakan Ergene, daha önce eşiyle kararlaştırdıkları gibi bebeklerine kayınvalidesi Emine Özilhan'ın ismini koydu. Hastaneye ziyarete gidenler Ergene'nin bebeğinin isminin konulduğu babaannesine çok benzediği söyledi. ERSİN'İN YERİ BELLİ OLDU HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN[PAGE] Uzun zamandır ortalarda görülmeyen Ersin Korkut'un nerede olduğu öğrenildi. Korkut, iddialara göre şu anda kardeşinin yanında... BKM Mutfak oyuncularının en sevilenlerinden Ersin Korkut'un uzun zamandır ortalarda görünmeyişi merak konusu oldu. Geçtiğimiz günlerde Eser Yenenler'in doğum gününde görülmeyen Korkut'un nerede olduğu soruldu. Korkut'un şehir dışında olduğu söylendi. Ancak iddialara göre Korkut şu anda Bulgaristan'da. Oraya gidiş nedeni ise kardeşinin orada üniversite eğitimi için bulunması. Gülfer Sarıgül ile yaşadığı polemiğin ardından Yılmaz Erdoğan'ın konuşma yasağı getirdiği iddia edilen Korkut, en son Çocuklar Duymasın dizisinde görülmüştü. Sonrasında Korkut'un önce Afyon'da sonra da Antalya'da olduğu öne sürülmüştü. 15 YAŞINDAKİ KIZ TELEVİZYONU AÇTI VE ŞOK OLDU HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN[PAGE] Almanya'da eş değiştirme programında görüntülenen çift, 15 yaşındaki kızlarının programı izlemesi nedeniyle TV şirketinden tazminat kazandı. Almanya'da bir çift, eş değiştirme kulübüne gitti. Ancak bir televizyon programı gece kulübünde yaşananları filme aldı. Daha sonra bu çekim televizyonda gösterildi. Ancak o programı izleyen bir genç kız, görüntülerde annesinin jartiyerli, babasının Batman gözlükleri ve elinde seks oyuncağı ile görünce şok oldu. Bu durum karşısında sinirlenen çift televizyon şirketini mahkemeye verdi. Mahkeme TV şirketini "hafif kusurlu" buldu ve 160 euro (368 TL) tazminat ödemesine karar verdi. TV yönetimi kendini "çiftin geceyi filme alınacağını bildiğini" iddia ederek savundu. Aile ise filme alınacağını bildiklerini ama TV'de gösterilirken yüzlerin kapatılacağını düşündüklerini söyledi.
Nur Fettahoğlu uzun süredir birlikte olduğu Necati Şaşmaz'dan ayrıldı. Sebebi ise..
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Nizip ilçesinde akşam saatlerinde karın ağrısı, kusma, yüksek ateş, mide bulantısı ve ishal nedeniyle Nizip Devlet Hastanesi ve ilçede faaliyet gösteren iki özel hastaneye giden çok sayıda vatandaşa serum tedavisi uygulandı. Çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan vatandaşlar, bir süre hastanede gözlem altında tutulduktan sonra taburcu edildi. Hastanelere başvuran 2 bin 400 vatandaşın içtikleri sudan etkilendikleri iddia edildi. Bu arada, yaşanan gelişmeler üzerine hastanede kriz masası oluşturuldu. KAYMAKAM: OLUMSUZLUK YOK Kaymakam Harun Sarıfakıoğulları, ilçe genelinde akut ishal vakalarının görüldüğünü, bu nedenle içme suyu şebekesinden örnekler alınarak incelemeye gönderildiğini söyledi. "Su numunelerinde yapılan ilk analizlerde olumsuz bir bulguya rastlanmadı" diyen Sarıfakıoğlulları, şöyle konuştu: 'Ciddi bir sağlık sorunlarının olmadığı tespit edilmiştir. Su numuneleri üzerinde ayrıntılı incelemeler devam ediyor. Ancak vatandaşlarımızın kullanmış oldukları şebeke sularını kaynatarak içmeleri ve hijyene çok dikkat etmeleri gerekmektedir. Yapmış olduğumuz görüşmeler sonucunda Hıfzısıhha Kurulu'nun kararı gereğince ilçedeki su depolarının rutin olarak klorlanması kararlaştırıldı. Nizip Devlet Hastanesi'nin yanı sıra ilçedeki aile sağlığı merkezlerinin de 4 gün boyunca 24 saat açık kalmasına karar verildi.'
Gaziantep'in Nizip ilçesinde içtikleri şebeke suyundan zehirlendikleri iddiasıyla 2 bin 400 kişi hastaneye başvurdu.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Güvenlik güçlerinden alınan bilgiye göre, dün saat 22.00 sıralarında Van ilinin Ormancık Köyü ile Pervari ilçesi arasında özel bir firmaya ait yol yapım şantiyesi, bir grup terörist tarafından basıldı. Teröristler, vardiya değişimi için gelen üç minibüsü ve işçilerin şantiyede yattığı barakaları yaktıktan sonra ormanlık alana kaçtı. Teröristlerin yakalanması için çalışma başlatıldı.
Siirt'te bir grup terör örgütü mensubu, yol yapım şantiyesini basarak üç minibüsü ve işçilerin kaldığı barakaları yaktı
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Mersin'in Mut ilçesinde düzenlediği mitingde çarpıcı vaatlerde bulundu. Atanamayan öğretmenler sorununa kesin çözüm getireceklerini savunan Kılıçdaroğlu, sözleşmeli öğretmenlerin hepsinin kadroya alınacağını, atanamayan öğretmenlerin de atanacağını söyledi. Kılıçdaroğlu "diyorlar ki öğrencilerimize kavuşmak istiyoruz. CHP iktidarında ben sizi öocuklarımızla buluşturacağım. Hepinizi... Atanamayan öğretmene kız yok, sizi evlendireceğim, sözüm söz sizi evlendireceğim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin'in Mut ilçesindeki mitingde halka hitap etti.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın makam aracının önüne atlayarak her fırsatta protesto gösterisi yapan Adnan Yıldırım (42), Başkent'te kan donduran bir cinayet işledi. Başbakan'a 'Tayyip'i vuracağım' şeklinde telefon mesajları gönderen Yıldırım, daha önce de 'tehdit ve hakaret'ten tutuklanmıştı. Ankara'da kaybolan özel güvenlik görevlisi Engin Saraçoğlu'nun cesedi çevre yolunun kenarındaki su kanalında, üzeri taşlarla örtülmüş olarak bulundu. 2 çocuk babası Saraçoğlu'nun, eşi Dilek Saraçoğlu ve gizli aşk yaşadığı Adnan Yıldırım tarafından öldürüldükten sonra yakılarak gömüldüğü ortaya çıktı. Kız Kulesi'ni izlerken yakalanan Saraçoğlu ve Yıldırım tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ankara Keçiören'de yaşayan ve bir özel güvenlik şirketinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Engin Saraçoğlu'nun (34) kardeşi, 10 Nisan'da polise başvurarak ağabeyinin kayıp olduğu bilgisini verdi. Ankara Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri evli ve 2 çocuk babası olan Saraçoğlu'nu aramaya başladı. Saraçoğlu'nun komşularının bilgisine başvuran ekipler, 9 Nisan'da bir kadın ve bir erkeğin, baygın şekildeki bir başka erkeği otomobile taşıdıklarını ve apartman merdivenlerinde gürültü duyulduğunu tespit etti. TAŞA GÖMMÜŞLER Saraçoğlu'nun eşi Dilek Saraçoğlu'nun (30) da bilgisine başvuran ekipler, Saraçoğlu'nun çelişkili tavırlar sergilemesinden şüphelenerek genç kadını takibe aldı. Cinayet bürosu dedektifleri, genç kadının, birçok suçtan sabıkası bulunan Adnan Yıldırım'la (42) yasak aşk yaşadığını tespit etti. Cinayetten şüphelenen ekipler, Yıldırım ve Saraçoğlu'nun cep telefonlarının son bir hafta içinde nerelerde sinyal verdiğini belirleyerek, bu bölgelerde geniş çaplı arama başlattı. Ekipler, 18 gündür kayıp olan Engin Saraçoğlu'nun büyük oranda yanmış haldeki cesedini, çevre yolunun Bağlum mevkiinde bir su kanalının yanında üzeri taşlarla örtülmüş halde buldu. Yıldırım ve Saraçoğlu, Üsküdar Salacak sahilinde, birlikte Kız Kulesi'ni izlerken gözaltına alındılar. Yıldırım ve Saraçoğlu tutuklanarak cezaevine gönderildi. DEHŞETİ ANLATTILAR Emniyette çapraz sorguya alınan Yıldırım ve Saraçoğlu'nun, cinayeti birlikte işlediklerini itiraf ettiği öğrenildi. Saraçoğlu'nun ifadesinde, "Kocam, Adnan'la ilişkim olduğunu öğrendi. Olay gecesi eve alkolü geldi. Kendisine bir uyku hapı verdim. Bir süre sonra uyumaya başladı. Ben de Adnan'ı aradım. Adnan onu uyandırdı, ardından aralarında kavga çıktı. Adnan yanında getirdiği levye ile Engin'in başına vurdu. Bayılan kocamı kucaklayarak Adnan'ın kiraladığı otomobile taşıdık ve Bağlum'a götürdük" dediği öğrenildi. Yıldırım'ın ise, "Engin'i Bağlum'daki boş araziye götürdüğümüzde hâlâ yaşıyordu. Orada başına taşla vurduk, öldüğünden emin olduktan sonra tanınmaması için üstündeki eşyaları ateşe verdik ve ardından cesedin üzerini taşlarla kapattık" dediği belirtildi. ERDOĞAN'I PROTESTO ETMİŞTİ Ankara'da ilişki yaşadığı 2 çocuk annesi Dilek Saraçoğlu ile bir olup, sevgilisinin eşi Engin Saraçoğlu'nu önce öldürüp sonra yakarak gömmek suçundan tutuklanan Adnan Yıldırım'ın sabıka dosyasının kabarık olduğu ortaya çıktı. Dolandırıcılık ve sahte evrek nedeniyle sabıka kaydı bulunan Yıldırım'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı 2 kez protesto etmekten, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı da tehdit etmek ceza aldığı ortaya çıktı.
Erdoğan'ın makam aracının önüne atlayarak her fırsatta protesto gösterisi yapan Adnan Yıldırım, kan donduracak bir cinayet işledi!
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, olaylarla ilgili detaylı açıklamayı yarın yapacaklarını söyledi. Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanan ve maçın 90+3. dakikasında taraftarların sahaya girmesi nedeniyle hakem Fırat Aydınus tarafından tatil edilen maçın ardından Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman ve yönetim kurulu üyeleri stattan ayrıldı. Çıkışta basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Fikret Orman, yarın detaylı açıklamayı yapacaklarını söyledi. Fikrat Orman, “Şu anda bir açıklama yapmak istemiyorum. Yarın yapacağımız yönetim kurulu toplantısının ardından detaylı açıklamayı yapacağız” dedi. (İHA)
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, olaylarla ilgili detaylı açıklamayı yarın yapacaklarını söyledi. <br/>Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oyna...
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Ayin buzlanma çalışmalarını aksatmamak için ertelendi Lincolnshire bölgesinde görev yapan rahip John Saxbee, buzlanma nedeniyle meydana gelen kazaların azalması için 2003'ten bu yana benzer ayinler düzenliyordu. Aslında, rahip Saxbee depolardaki buzlanmayla mücadele araçlarını 7 Aralık'ta yapılacak bir ayinle kutsayacaktı. Ancak, araçların tuzlama programının bozulmaması için ayin ertelendi. Şimdi rahip Saxbee söz konusu ayini gelecek hafta yapmayı umuyor. Saxbee, geçen yıllarda yapılan ayinlerin buzlanma nedeniyle yaşanan kazalardaki ölümleri azalttığını söyledi ve 'Bu belki de tesadüf değil' dedi. Bölgedeki tuzlama çalışmalarının sorumlusu David Davies, 'Tuzlama araçlarının kutsanması için yapılan ayinler, sürücülerin bu koşullarda çok dikkatli olması gereğine ve tuzlama ekiplerimizin yaptığı cesur çalışmalara dikkat çekiyor' diye konuştu. Ayinin tam olarak ne zaman yapılacağı hava koşullarına bağlı. Davies ise, 'Koşulların gelecek Pazertesi gününe kadar ayin yapılmasına izin vermesini umuyoruz. Ayin, tehlikeli koşullarda gece gündüz çalışan sürücülerimiz için de moral oluyor' diyor.
Zorlu kış koşullarıyla mücadele eden İngiltere'de bir rahip, buzlanmayla mücadele eden tuzlama araçlarını kutsama ayini yapacak.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Yeni Zelanda'nın güney adalarından Greymouth'taki bir kömür madeninde meydana gelen patlama sonucunda 27 madenci göçük altında kaldı. Henüz nedeni kesin bilinmeyen patlama, önceki gün yerel saatle 15.45'te (TSİ 04.45) meydana geldi. Polis, patlamadan kısa bir süre önce madende elektrik kesintisi yaşandığını belirtirken, maden güvenliği uzmanları, patlamanın gaz sızıntısından kaynaklanmış olabileceğini belirtti. Patlamanın ardından 5 işçi hafif yaralı halde yukarı çıkmayı başarırken, 27 işçiden haber alınamıyor. Şirket yetkilileri "Patlama yüzünden elektrik ve iletişim hatları kesildi. Madencilerle iletişim kuramadığımız için yaşayıp yaşamadıklarından emin değiliz" derken, madencilerin 30 dakika yetecek oksijen tüplerine sahip oldukları hatırlatıldı. Durumun ciddiyetine dikkat çeken Başbakan John Key ise "Hükümet olarak madencilerimizi kurtarmak için gereken her türlü desteği sağlayacağız" dedi. ŞİLİ'DEN DAHA DERİN Yerin bin 500 metre altında oldukları tahmin edilen işçilerin ailelerinin madenin başında toplanmaya başladıkları bildirildi. İşçi yakınları Şili'de yerin 700 metre altında 2 aydan uzun süre mahsur kaldıktan sonra kurtarılan 33 işçiyi hatırlatarak, yetkililere "Yakınlarımızı kurtarın" çağrısı yaptı.
Şili'den sonra şimdi de Yeni Zellanda'da 27 madenci göçükte kaldı. Madenciler önceki günden bu yana yerin altında..
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: 7 Haziran seçimlerinin ardından gündemden düşmeyen koalisyon tartışmalarının ateşini arttıracak çarpıcı bir iddia daha gündeme geldi. AK Parti'nin, koalisyon konusunda 'pazarlık payını en yüksek tutan parti' olarak anılan MHP ile bir araya geleceği, MHP'nin 'kırmızı çizgi'si olan çözüm sürecinin de bu uğurda dondurulacağı iddia edildi. "AK PARTİ-MHP ARASINDA 'GİZLİ' TRAFİK" İDDİASI Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün Ankara kulislerine dayandırdığı haberine göre, AK Parti'nin koalisyon konusunda MHP’ye doğru döndüğü yansıyan en kuvvetli iddialar arasında. Gül, AK Parti'nin MHP ile 'gayri resmi' bir mesaj trafiği yürüttüğünü, "çözüm süreci"nin mevcut haliyle bırakılarak dondurulmasını da ihtimaller dahilinde planladığını ileri sürdü. "ERDOĞAN ÇEKİLECEK" Ankara siyasetinin 'arka odaları'nda konuşulanlara göre; koalisyonda MHP’ye 6-8 bakanlıkla ekonomi olmasa da Dışişleri Bakanlığı’nın verilmesi beklenirken, 4 bakanın Yüce Divan konusu koalisyon içinde değil Meclis sürecinde çözülmeye çalışılması bekleniyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da artık 'ortaklı bir hükümet' yapısı nedeniyle geri çekilmesi de gündemde. İşte o kulisler ışığında, AK Parti-MHP koalisyonuna ilişkin detaylar: "ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSUNDA AKDOĞAN'IN DİLİ; MHP'YE SICAK MESAJ" AK Parti, seçim kampanyası süresince ‘Kürt sorunu yoktur’ açıklamasıyla kendini ifade eden bir şekilde çözüm sürecini durdurdu. Seçim sonrası da özellikle süreçten sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ağzından çözümü eleştiren ve HDP’yi ağır dille suçlayan açıklamalar sürdürüldü. AK Parti’deki bu tavır, MHP’ye sıcak mesaj olarak yorumlandı. "BAHÇELİ TABANINA SÜRECİ DURDUĞUNU ANLATACAK" MHP açısından AK Parti ile koalisyon ortaklığında en cazip konuyu çözüm süreci oluşturuyor. AK Parti’nin çözüm konusundaki mevcut tavrını sürdürmesi, donan çözümün bir daha gündeme getirilmemesi ve mevcut haliyle olduğu yerde bırakılması ve rafa kaldırıldığının ilan edilmesinin MHP açısından yeterli olacağı vurgulanıyor. MHP böylece kendi tabanına, “Türkiye’yi bölme” projesi olarak gördüğü çözüm sürecini durdurduğunu anlatacak. Bahçeli, ‘Biz koalisyon kurmasaydık AK Parti kiminle kurarsa kursun çözüm süreci devam edecekti’ tezini işleyecek. MHP '4 BAKAN' KARŞISINDA NE YAPACAK? Devlet Bahçeli, AK Parti’nin 17 Aralık’la ilgili 4 bakanı koalisyonun pazarlık konusu yapması beklenmiyor. Ancak bu konuda AK Parti ve MHP’nin elini rahatlatacak formül Ankara’da bir süredir seslendiriliyor. Buna göre 4 bakanla ilgili koalisyon formüllerinin tamamen dışında Meclis’te kendi doğasında bir süreç yürüyecek. O süreçte partilerin ve milletvekillerinin tutumuna göre 4 bakan dosyası yeniden açılıp Yüce Divan’a da gidebilir tersi de olabilir. Süreç kendi doğasında yürüyeceğinden koalisyona etkisi olmayacak. BAKANLIK PAZARLIĞI: MHP KAÇ BAKANLIK ALACAK? AK Parti’de, normal koşullarda MHP’ye seçimde aldığı oy oranı sayısında bakanlık verilmesi görüşü ağır basıyor. Ancak MHP’nin ‘AK Parti ile koalisyon ortaklığını kabul etmenin bedeli’ olarak daha fazla sayıda bakanlık isteyeceği bilgisi AK Parti yönetimine ulaşmış durumda. AK Parti, MHP’nin bu kez eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu da kadrosunda bulundurması nedeniyle ekonomi yönetimi ya da Dışişleri Bakanlığı’nı da isteyeceği bilgisine de sahip. AK PARTİ EKONOMİYİ MHP'YE VERMEK İSTEMİYOR AK Parti’de, ekonomi yönetiminin kesinlikle verilmemesi yönünde görüş birliği bulunuyor. Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’ndan gelmesi, Başbakan olarak bir numaralı sorumlu olması nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’nın MHP’ye verilebileceği görüşleri de seslendiriliyor. MHP'YE 6 İLA 8 BAKANLIK Ekonomi ve Dışişleri konusunda yapılacak pazarlığa da bağlı olarak AK Parti, MHP’ye 6 ila 8 bakanlık vermeyi hesaplıyor. Her iki partinin kendi içindeki hesapları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kendi planları nedenleriyle 4 yıl gitmeyeceği, en çok 1 ya da 2 yıllık bir sürede erken seçimle son bulacağı değerlendirmeleri de yapılıyor. PEKİ ERDOĞAN NE OLACAK? AK Parti’de koalisyon ortaklığının gerçeklik boyutu kazanmasıyla birlikte ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pozisyonu konusunda da değerlendirmeler yapılmaya başlandı. Davutoğlu’nun, ‘Erdoğan konusu bizim kırmızı çizgimiz. Kesinlikle koalisyon tartışmasının parçası yapmayız’ açıklamalarının ‘uygulamada farklı olacağına’ dikkat çekiliyor. ERDOĞAN'A İLETİLMEYECEK AMA UYGULAMADA... Davutoğlu’nun da içinde olduğu AK Partili bazı isimlerin bu kez, ‘Artık tek başımıza iktidar değiliz. Farklı Cumhurbaşkanı talebini seçmen kabul etmedi. Artık Erdoğan da bir ortağımız olduğu kabulüyle kendi genişlettiği sınırları daraltacaktır’ tezini savundukları öğrenildi. Hatta bu tez Davutoğlu’na yakın AK Partililerce, ‘Erdoğan’a bu söylem olarak iletilmeyecek. Koalisyon protokolüne de yazılmayacak ama uygulamada gerçekleşecek’ şeklinde ifade ediliyor.
AK Parti'nin koalisyon konusunda kendisine en yakın olasılık olarak adı zikredilen 'MHP' ile koalisyon kurarak, çözüm sürecini askıya alacağı iddia edildi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: KIRIKKALE Kurban Bayramı 2018 namaz vaktini Diyanet İşleri belirledi. İstanbul güneş doğduktan ortalama 45 dakika sonra bayram namazı kılacak. 2 rekat olan Kurban Bayramı namazının kılınışı ayrıntılı olarak internethaber.com sitesinde yer alıyor. Kurban Bayramı yarın başlıyor. Kırıkkale ile birlikte tüm yurtta yarın bayram namazı için halk camilere akın edecek. Diyanet bayram namaz saatlerini tüm iller için belirleyip resmi sitesinden yayınladı. 4 gün sürecek olan Kurban Bayramı 21 Ağustos salı günü başlayıp 24 Ağustos cuma günü bitecek. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı 2018 yılı bayram namazı listesine göre Kırıkkale için Kurban Bayramı namaz vakti şöyle: Kırıkkale Kurban Bayramı namaz saati : 06.44 Bayram Namazı farz mıdır? : Bayram namazı farz değil vaciptir. Cemaatle birlikte kılınan bayram namazında ezan okunmaz ve ikamet getirilmez. Bayram hutbesi sünnettir ve namazdan sonra okunur. Bayram Namazı 2 rekat olarak kılınır. Bayram namazına niyet ederken 'Niyet ettim vacip olan bayram namazını kılmaya, uydum hazır olan imama' denilir. Diğer namazlardan farklı olarak bayram namazlarının birinci ve ikinci rekatlarından fazladan toplamda altı tekbir alınır. Bunlara "Zevaid" tekbirleri denir. Diyanet bayram namazı saatleri-TÜM İLLER TIKLA Bayram namazı kılınışı: -İmam "Allahu Ekber" deyip ellerini yukarıya kaldırınca. Cemaat de "Allahu Ekber" diyerek ellerini yukarıya kaldırıp göbeği altına bağlar. Hem imam, hem de cemaat içinden "Sübhaneke"yi okur. Bundan sonra üç kere tekbir alınır. Tekbirlerin alınışı şöyledir: Birinci Tekbir: imam yüksek sesle, cemaat da onun peşinden gizlice "Allahu Ekber" diyerek ellerini yukarıya kaldırıp sonra aşağıya salıverirler. İkinci Tekbir: ikinci defa "Allahu Ekber" denilerek eller yukarıya kaldırılıp yine aşağıya salıverilir kısaca durulur. Üçüncü Tekbir: Sonra yine "Allahu Ekber" denilerek eller yukarıya kaldırılır ve aşağıya salıverilmeden bağlanır. Bundan sonra imam, içinden "Euzü Besmele", açıktan Fatiha ve bir sure okur .(Cemaat bir şey okumaz, imamı dinler) Rüku ve secdeler yapılarak ayağa (ikinci rek'ata) kalkılır ve eller bağlanır. İkinci rekatın kılınışı : -İmam içinden Besmele, açıktan da Fatiha ve bir sure okur. Sure bitince imam yüksek sesle, cemaat da içinden (birinci rek'atta oldugu gibi) üç kere daha tekbir alır, üçüncü tekbirden sonra eller bağlanmadan, dördüncü tekbir ile rükua varılır, sonra da secdeler yapılarak oturulur. Oturuşta İmam ve cemaat, Ettehiyyatü. Allahumme salli, Allahumme barik ve Rabbena duasını okuyarak önce sağa, sonra sola selam verip namazı bitirirler.
KIRIKKALE Kurban Bayramı 2018 namaz vaktini Diyanet İşleri belirledi. İstanbul güneş doğduktan ortalama 45 dakika sonra bayram namazı kılacak. 2 rekat olan Kurban Bayramı namazının kılınışı ayrıntılı olarak internethaber.com sitesinde yer alıyor.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: Van'ın Erciş ilçesine bağlı Yukarıçökek köyünden Balıkesir'in Edremit ilçesine yerleşen Şaban ve Sayıner ile Kul aileleri arasında 7 yıldır süregelen ve 1 kişinin öldürüldüğü, 1 kişinin de silahla yaralandığı kan davasının sona erdirilmesi için Edremit Belediye Başkanı Tuncay Kılıç aracı oldu. Tuncay Kılıç, aralarında akrabalık bağı bulunan kan davalı ailelerin büyükleri Şamil Şaban, Cafer Sayıner ve Kadir Kul ile diğer önde gelen aile fertleri ile bir araya geldi. Kılıç, aile kavgalarıyla ilgili hadislerden örnekler vererek, ailelere barış ve kardeşlik çağrısında bulundu. Aileler de artık kan dökülmesini istemediklerini belirterek, bundan sonra kardeşlik içinde yaşayacaklarını söylediler. Tuncay Kılıç'a teşekkür eden aile üyeleri, kan davası güden aileleri barış içinde yaşamaya davet ettiler. Konuşmaların ardından aile üyeleri birbirleriyle tokalaşıp, teker teker Kuran-ı Kerim'in altında geçerek barış için yemin etti.
Balıkesir'in Edremit ilçesinde üç aile arasındaki kan davası düzenlenen barış töreniyle sona erdi.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.
Sana bir metin vereceğim ve senden bu metnin bir özetini çıkarmanı istiyorum. Özeti çıkarırken olabildiğince metne sadık kal. Cevap olarak sadece özeti ver.
Metin: İzmit'te akrabalarıyla kavga eden Emre Ç. adlı vatandaş hırsını olay yerine gelen 112 Acil Ambulansı ile tedavi için götürüldüğü Kocaeli Devlet Hastanesi doktorundan çıkardı. Akçakoca Mahallesi Yumurta Camii yanında bir gurubun kavga ettiğini gören vatandaşlar polisi arayarak yardım istedi. Kısa süre içersinde olay yerine giden polis ekipleri şuanda issiz olduğu öğrenilen kimya mühendisi Emre Ç. ile kavga ettiği eniştesi Murat E. ve ablası Tuğba E.'yi güçlükle sakinleştirdi. Akrabaları tarafından darp edilen ve yaralanan Emre Ç.'nin hastaneye götürülmesi için polis ekipleri olay yerine 112 Acil Ambülans aracını çağırdı. DOKTORUN YÜZÜNE TÜKÜRDÜ Kavgada hırsını alamayan Emre Ç., 112 Acil Ambülansda görevli doktor ve hemşireye hakaret ederek saldırdı. Polis ekiplerince güçlükle ambülans aracına bindirilen Ç. tedavi edilmek üzere Kocaeli Devlet Hastanesi acil servisine getirildi. Burada kendisini tedavi etmek isteyen nöbetçi doktor pratisyen hekim Sırrı Yalçınöz'e de hakeret edip yüzüne tüküren Emre Ç. tedavisinin ardından ifadesi alınmak üzere İzmit İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. SAGLIK GÖREVLİLERİ ŞİKAYETÇİ OLDU 112 ekipleri ve Kocaeli Devlet Hastanesi doktoru Sırrı Yalçınöz kendilerine hakaret edip saldıran Emre Ç. hakkında şikayette bulundu. İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde alınan ifadesinin ardından Emre Ç., Kocaeli Adliyesi'ne sevk edildi.
İzmit'te akrabalarıyla kavga eden Emre Ç. adlı vatandaş, götürüldüğü hastanede doktorun yüzüne tükürdü.
0
Sen yardımsever bir yapay zeka asistanısın ve sana verilen talimatları dikkatlice takip edip en iyi cevabı üretmeye çalışacaksın.